Özcan Deniz senaryosunu ve yönetmenliğini üstlendiği ‘İkinci Şans’ filminde rol aldığı Nurgül Yeşilçay için ise “O hem mükemmel bir oyuncu, hem de en çok uyum sağladığım partner” dedi.
‘Bodrum Türk Filmleri Haftası’na ‘Sevimli Tehlikeli’ filmiyle katılan Özcan Deniz, program kapsamında Yunanistan’ın Kos adasına geçerek Yunan hayranlarıyla bir araya geldi. Başrollerini Nurgül Yeşilçay’la üstlendikleri ‘İkinci Şans’ filminin fragmanını da ilk kez seyirciyle birlikte izleyen Deniz’le keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
‘İkinci Şans’ filminin hikayesini anlatır mısınız?
Bizim neslin hikayesini anlatan bir film. Filmin isim annesi Nurgül Yeşilçay oldu. Ben daha başka bir isim düşünmüştüm ama şimdi söylemek doğru olmaz. Nurgül’ün kararlarına saygı duyuyorum. 18 Kasım’da vizyonda olacağız. Muhteşem bir aşk hikayesini anlatıyor. Hem güldürüp, hem ağlatacağız.
15 yılı aşkın süredir Nurgül Yeşilçay’la çalışıyorsunuz. Kim kime ‘İkinci Şans’ı verdi?
Sinema bize ikinci şansı verdi desek daha doğru olur. Ayrıca birinci şansı berbat etmiş değiliz. Türk televizyonlarında en fazla izleyiciye ulaşmış ‘Asmalı Konak’ dizisine sahibiz. Bizim tek eksiğimiz sinema filmini daha önce çekmemiş olmamız. Bizim kimyalarımız uyuşuyor. Yönetmen tarafımla konuşmak gerekirse Nurgül, mükemmel bir oyuncu. Ne dediğini, kafandan geçenleri hemen anlıyor. En çok uyum sağladığım partner diyebilirim. Her şeyden önce canım arkadaşım tabii.
Filmde bir gurmeyi canlandırıyorsunuz. Mutfakla aranız nasıl?
Karşında şu an bir gurme oturuyor. Hamur açmak dışında mutfakta yapamayacağım iş yok.
Filmde türkü de söylüyorsunuz...
Diyarbakır türküsü o. Spontane gerçekleşti. Çekimlerde Nurgül’ün şaşkın bakışlarını hatırladıkça hala gülüyorum. İlerleyen zamanlarda kafamdaki işleri rayına soktuktan sonra müzikle ilgili bir şeyler yapmayı da planlıyorum.
Ulusoy hepimizi duvara çakar
Birçok ankette Türkiye’nin en yakışıklı ve en seksi erkekleri arasında gösteriliyorsunuz. Siz kendinizi böyle görüyor musunuz?
Yapmayın lütfen, ben o kadar yakışıklı biri değilim. Çağatay Ulusoy mesela. Yakışıklılıkta alır hepimizi duvardan duvara çakar. Benim artı basan tarafımın bilgi birikimim olduğunu düşüyorum. Yakışıklılık en son olan faktör benim için.
‘En keyif aldığım iş yönetmenlik’
Yazmak, oynamak veya yönetmek hangisi sizin için daha zor?
Oyuncu olduğunuzda sadece kendi performansınızla, kendi sahnelerinizle sorumlusunuz. Yazar olduğunuz da hikayeyle sorumlusunuz ama yönetmen olduğunuzda seyirciyle buluştuğu ana kadar her şeyinden sorumlusunuz. Yönetmenlik zor ama bence en keyif alarak yaptığım da bu.
Oyunculuğu bırakıp tam anlamıyla yönetmenliğe yönelmeyi düşünüyor musunuz?
Bir aktör olarak önümde kısa bir süre var. Malum insan zamanla yaşlanıyor. Yönetmen tarafım senelerce sürebilir ama daha talep varken, birçok filmde oynayıp bu süreyi iyi değerlendirmek istiyorum.
Birçok yönetmen mükemmelliyetçi olur. Sizde böyle bir şey var mı?
Evet var. Bu durum beni de çok yoruyor. Ama başka türlü olmuyor. Türk sinemasında aşılması gereken en büyük engellerden birisi de bu. Çeşitlilik yok, iki türün arasına sıkıştık kaldık. Komedi ve dram. İkincisi çok çabuk elden çıkmış filmlerle dolu şu an piyasa. Ha deyince çekilen filmler var. Ortaya üçüncü sınıf televizyon filmi çıkıyor ve böylelikle seyirci kandırılıyor. Ben böyle bir şey yapmıyorum. Filmimiz hâlâ stüdyoda, ince eleyip sık dokuyoruz.
Ağırlıklı olarak aşk filmleri çekiyorsunuz. Sizin kalbinizde kimse yok?
Aşk kimya işi. Gördüm, beğendim işi değil. Şu ana kadar karşıma çıkmadı. Çıktığında böyle ahtapot gibi onu saracağım, alacağım biliyorum ama nerede ve ne zaman olur, onu Allah bilir. Belki de daha güzel filmler yapmak için aşkın karşıma çıkmaması gerekiyor.
(MİLLİYET)