Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Gündeme hakim olmanın yanında gelişmeleri hakşinas bir olgunlukla, hakkaniyete saygılı bir üslupla ele almak bizim için önemli ve önceliklidir. Hiçbir zaman gölün kenarına kuyu kazmadık. Siyasetin doğruluğu kadar zamanın da doğruluğu da bu değerlendirmelerde saklıdır. İrademizden şaşmadık, tutarlığımızdan caymadık. Birileri gibi ülkü ve ülke sevdamızı bahis konusu yapmadık.
Siyasi muhitler arası göçenler ile çıkarlarıyla yön değiştirenlerle ne ilgilimiz ne ilişkimiz olacaktır. Biz kazanmaya yemin ettik. 2023 yılında, 1923 yılının ilkellerini kesintiye uğratmayacağız, 2023 yılında 1923 yılının ruh ve mirasını yağmalatmayacağız. 2023 yılında, 1923 yılının eser ve emanetlerini yıktırmayacağız. Zillet tayfasına Türkiye'yi bırakmayacağız.
MUHALEFETİN CUMHURBAŞKANI ADAYI
Aşağı yukarı 1,5 yıldır zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayının hüviyeti üzerinde papatya falları açılıp çekilişler yapılıyor. Aday o mu olacak, bu mu olacak sorusuna yanıt aranıyor. Sistematik bir propaganda sürekli tedavülde tutuluyor. Ismarlama anketler yayınlanıyor, isimler parlatılıyor.
Televizyona baktığımızda üç beş sabit fikirli sözde uzman yorumcu bağıra çağıra zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayı üzerinde toto oynuyorlar. Öyle isimler ortaya atılıyor ki bu girişimin bir tertip olduğu belli oluyor. Cumhur İttifakı'nın adayı bellidir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bilgisi, birikimiyle gündeme taşınan isimlerle mukayese izahın ayaklar altına alınmasıdır.
Ankara'yı yavaşlatması yetmiyormuş gibi Türkiye'nin hızını da yavaşlatmak için pusuya yatanların umut olarak takdimi hangi akla, hangi mantığa hizmettir?
İstanbul'u mahveden aciz, arızalı, başarısız şahsın devamlı ön plana çıkarılması kimin telkinidir?
'Kadından imam olmaz, ben başbakan olacağım' diyenin malum siyasetçinin doğrudan değil de yancıları aracılığıyla cumhurbaşkanı adaylığı için kulisleri kaynatması fırsatçılık değil midir? Bunların hangisi Türkiye Cumhurbaşkanlığı'na layık olabilir?
Bu klasik bir FETÖ yöntemidir. Bunun diğer adı da yenemeyeceksen yıprat taktiğidir.
TTB'Yİ HEDEF ALDI
Terörle mücadelemizi kundaklamak isteyenler yalan ve iftirayla bezenmiş iddialarla karşımıza çıkmaktadır. Kimyasal silah kullanıldığına inanan kimse yoktur. Türkiye'den Irak, Suriye çıkarma peşinde olanlar sömürge piyonlarıdır. CHP'li vekilden HDP'lilere, terörist Demirtaş'tan TTB Başkanı'na kadar terörün değirmenine su taşıyanlar alçaktır. İP Başkanı'nın TTB'ye övgüleri hala hafızalarımızda olup, son dehşet verici sözlerine ne yorum getireceği merak konusudur.
Türk askerine düşmanlık, düşmana askerliktir. 23 Ekim'de Köln'de husumet oluşumu tarafından düzenlenen konferansta yeminli Türkiye düşmanları sahneye çıkmıştır. TTB Başkanı da terör örgütleriyle iltisaklı olduğu gerekçesiyle hapis cezası olanların hak ihlaline uğradığını söylemiştir. Şerefli Türk hekimleri hariç, TTB Başkan ve yöneticileri en ağır cezalar tatbik edilerek kapısına kilit vurulmasını tarihi önemde addediyorum. Türk düşmanı birliğin isminin başına Türk yazılamaz. TTB'nin tıpla, hekimlikle uzaktan yakından ilgisi kalmamıştır.
Türk askerlerini hain ve zalimlerin ağzıyla kimyasal silah çamuru atanları, mesela Türk Tabipleri Birliği Başkanı'yla diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, vatansız ve ülkesiz olmaya mahkum edilmesi akla en yakın yolllardan birisidir.
MAHİR ÜNAL'A SERT YANIT
Cumhuriyet'in Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler talihsiz, tarifsiz ve temelsiz yanlışın pençesindedirler.