AB üyelik müzakereleri kapsamında bugün 33. faslın açıldığı Türkiye-AB Hükümetler Arası 12. Katılım Konferansının ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu soruları yanıtladı. Bakan Çavuşoğlu, vize serbestisi için terörle mücadelede değişiklik yapılmasına dair soruya “Türkiye son 14 yıldır yaptığı reformlarla adeta sessiz devrim yaşamıştır ve dönüşümü sağlamıştır. Terörle ilgili, ceza kanunu ile ilgili birçok reformu da AB’nin tavsiye ve önerileri, açtığımız fasılların gerekliliği, Avrupa Konseyi’nin YİNE tavsiyeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını dikkate alarak yapmıştır. Bu anlamda çıkardığımız yasalar ve mevcut yasalardaki yaptığımız değişiklikler ortadadır. Türkiye şu anda terörün her türlüsüyle mücadele ederken, terör örgütlerini cesaretlendirecek yeni taleplerin Türkiye’ye yönelik gelmesini doğru bulmuyoruz. Bu anlamda da çok açık, net şekilde AB’den muhataplarımıza şu aşamada terörle mücadele ile ilgili kanunlarımızda herhangi bir değişiklik yapamayacağımızı, ileride iklim müsait olduğu zaman, terör bittiği zaman bu konularda adım atabileceğimizi net bir şekilde söylüyoruz” dedi.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA DA MAALESEF ÇİFTE STANDARTI GÖRÜYORUZ”
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin bugüne kadar terörle mücadelesini hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını dikkate alarak yaptığını belirterek, “Özellikle de terörle mücadelede sivil insanların zarar görmemesi için de dikkatli operasyonlarını yürütmüştür. Son zamanlarda bir çok şehirde, sokağa çıkma yasağı ilan etmemizin de sebebi budur. Oradaki sivilleri maalesef terör örgütleri canlı kalkan olarak kullanmaktadır. Terör ve ifade özgürlüğü bunlar farklı şeylerdir. İfade özgürlüğüne sonuna kadar inanıyoruz, destekliyoruz. Fakat ifade özgürlüğü konusunda, terör örgütleri ile ilgili ifade özgürlüğü konusunda da çifte standarttan uzak durmak lazım. Bugün Avrupa Parlamentosunda DAEŞ’in paçavralarına izin verilmiyorsa, PKK’nın paçavralarına da izin verilmemelidir. Bugün Avrupa sokaklarında DAEŞ’in propagandasına izin veriliyor mu? Verilmiyor, verilmemelidir de ama PKK’nın propagandasına da, para zorla toplamasına da müsaade edilmemelidir. Bugün DAEŞ’in Avrupa içinde uyuşturucu kaçakçılığı insan kaçakçılığı gibi faaliyetlerine nasıl izin verilmiyorsa PKK’nın bu tür faaliyetlerine göz yumulmamalıdır. Dolayısıyla ifade özgürlüğü konusunda da maalesef çifte standarttı görüyoruz. Bu konuda da net ve ilkeli olmamız lazım” ifadelerini kullandı.
“ÇOK BÜYÜK GÜVENLİK RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik ise, “Demin de söylediğim gibi bin 295 kilometrelik sınırımızın öbür tarafında bir otorite yok. Çok büyük güvenlik riski ile karşı karşıyayız. Esasında bizim güvenlik güçlerimiz, Türkiye’nin güvenliğini ve Türkiye’nin demokrasisini, hukuk devletini korurken aynı zamanda Avrupa demokrasisinin, hukuk devletinin de güvenliğini korumaktadır. Dolayısıyla buradaki kilit kavram şudur. Herhangi bir şekilde terörle mücadele kapasitemizi zayıflatacak bir adım atamayız. Bunun dışındaki konuları zaten konuşuyoruz. Fakat Türkiye’nin terörle mücadele kapasitesini zayıflatacak bir adım artması demek bizim demokrasimizle parçası olduğumuz Avrupa demokrasimizin, hukuk devletimizle Avrupa’daki hukuk devleti sisteminin de tehdit altında olması demektir” dedi.
Bakan Çelik bu ayrımın iyi yapılması gerektiğini belirterek, “Bu mücadele konusunda Türkiye ile tam bir dayanışma içinde olunması lazım. Diğer dikkat çekici husus şudur. Önemli olan bu tip işlerde, büyük resimlerde özgürlük-güvenlik dengesinin korunmasıdır. Avrupa’da bazı yerlerde terör saldırı olduğu zaman Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin bazı maddelerini askıya aldılar. Olağanüstü hal ilan ettiler, sınırları kapattılar. Biz o tip olaylarla son 5-6 ay içinde defalarca karşılaştık. Fakat sınırları kapatmadık, olağanüstü hal ilan etmedik, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin bazı maddelerini askıya alacak şekilde bir tutum sergilemedik. Düşünün ki bütün dünyayı sarsan İstanbul’da terör eylemi gerçekleşti. Bu terörle mücadele edeceğiz ama aynı zamanda da biz burada 3 Türkiye Cumhuriyeti Bakanı yeni bir faslın açılması için buradayız. Medya özgürlüğünü, hukuk devletini, ifade özgürlüğünü doğrudan ilgilendiren 23. ve 24. fasılları da Slovakya Dönem Başkanlığı’nda açılmasını teklif ediyoruz. Yani başka bir ülkedeki gibi bu kadar yoğun terör saldırısı altındayken reformlardan ya da AB’ye katılım müzakerelerinden ya da özgürlük ve demokratikleşme konusundaki reformlardan vazgeçmiş değiliz. Ülkemiz terör saldırı altındayken, güney sınırlarımızda mücadele ederken, İstanbul’da terör saldırısı olmuşken bile Türkiye Cumhuriyetinin 3 Bakanının burada reformları devam ettirme iradesi teyit etmesi bütün dünyanın Türkiye’de özgürlük-güvenlik dengesine ne kadar önem verilmesi bakımından çarpıcıdır” ifadelerini kullandı.
(İHA)