Çeşitli programlara katılmak için Konya’ya gelen Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, partisinin Konya İl Başkanlığında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Abdülhamit Gül, hiç kimsenin yargıya talimat veremeyeceği ve telkinde bulunamayacağını vurgulayarak, "Oradaki konu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra soruşturmalarla ilgili savcıların görüşlerinin derlemesi, bu konudaki bir takım önerilerin, tavsiyelerin, görüşlerin derlemesiyle ilgilidir. Ve orada ne söyleniyor? Hakim, savcılarla ilgili soruşturmalar yapılırken Hakimler ve Savcılar Kurulu idari açıdan da soruşturma yapmaktadır. Yani bir hakim savcı FETÖ örgütüne ya da başka bir örgütle eğer irtibatı varsa bu konuda soruşturma yapan yer Hakimler Savcılar Kuruludur. Burada söylenen ve Hakimler Savcılar Kurulu da, bir kişinin FETÖ’yle irtibatlı, iltisaklıysa bunun delilleri vardır, ifadeler vardır, tutanaklar vardır. Ve bu tutanaklar adli soruşturmalarda savcılarımız için mahkemelerimiz için çok önemli deliller olabilir, bu niteliği taşıyabilir. Bu konuda da hakim savcılarla ilgili bir soruşturmada orada da bu belgelerden istifade edilsin, öyle önerilerin görüşlerin derlenmesine yöneliktir ve bu bir iddia makamına yönelik bir değerlendirmedir. Elbette ki savcı bunu talep eder ama karar verecek olan mahkemedir. Dolayısıyla bu konudaki görüşlerin sergilendiği değerlendirmenin not edilmesine yöneliktir. Asla bu konuda farklı bir tablo söz konusu değildir. Yani burada Kılıçdaroğlu’nun ne kadar güzel öneriler varmış diye teşekkür etmesi gerekirken, FETÖ örgütü mensubu bir kişi bile hakim savcı olarak kalmasın ne güzel bir öneri, Hakimler Savcılar Kurulunda bu bilgiler varsa bunları da savcılar marifetiyle paylaşılması mahkemede değerlendirilmesi çok güzel bir öneri olmuş, bu öneriyi destekliyoruz demesi gerekirken, bu titizliği 15 Temmuz’un o sıcak gündeminde terörle mücadele konusundaki hassasiyetin ifade edildiği görüşlerin değerlendirildiği bir görüştür, bir talimat şeklinde değildir. Bu hususun aydınlatılmasında elbette fayda vardır. Nitekim birçok uygulamada da Hakimler Savcılar Kurulunda meslektaşların bir takım vermiş olduğu bilgilerle hem idari hem adli açıdan birçok mesele açığa kavuşmuştur. Bunu en iyi kendi milletvekili İlhan Cihaner’e de sorduğunda kendisi cevabını alacaktır. Ona yönelik bu işleri yapan yargı mensuplarının FETÖ’cü olduğuna ilişkin bilgiler Hakimler Savcılar Kurulunda vardı. Mahkemenin bilmesinin imkanı olmayan bir takım bilgiler HSK tarafından verilince Cihaner’i o zaman yargılayan kişiler ihraç edilmiş ya da yargılamada bu deliller kullanılmıştır. Dolayısıyla sadece yargı mensuplarına leke atayım da yargıyı zedeleyeyim de ne olursa olsun düşüncesidir. Oysa şunu herkesin bilmesi lazım; yargı herkesin yargısıdır. Türk milleti adına karar vermektedir, oranın lekelenmesi herkese zarar verir. Yargı da kendi işini en doğru şekilde yapmaya çalışmaktadır. Bakın Türkiye’de 10 milyondan fazla dosya mahkemelerden geçmektedir. Birkaç dosya bazı dosyalardaki hatalardan dolayı bütün yargı camiasını suçlamak da elbette haksızlık olur" ifadelerini kullandı.
"BİR ÇOCUĞUMUZA DAHİ BU KİŞİLER ASLA ZARAR VERMEYECEK BİR TABLO NASIL OLUŞTURURUZ ÇALIŞILIYOR"
Çocuk istismarıyla ilgili yapılan düzenlemeler hakkındaki soruyu yanıtlayan Bakan Gül, çocuk istismarı ile ilgili suçlarda ağırlaştırıcı cezalar verildiğini belirterek, "Özellikle son zamanlarda hiçbirimizin tasvip edemeyeceği kabul edemeyeceği, insan olarak kabul edemeyeceği bazı olaylar üzerine Cumhurbaşkanımızın talimatıyla komisyon çalışmaya başladı. Elbette hükümetimiz zamanında suçlarla ilgili çok ağırlaştırıcı cezalar verildi. Ama buna rağmen bir çocuğumuza dahi, bu kişiler asla zarar vermeyecek bir tablo nasıl oluştururuz çalışılıyor. Çünkü bütün çocuklar hepimize emanettir. Çocukların bu tür istismara tabi tutulması hepimizi üzer. Biz bu vakaları mümkünse hiç olmayacak şekilde daha minimize nasıl yapılır bunun üzerine çalışılıyor. Elbette bir konu yargıya geldiyse yargı bir sonuçtur. Bu vakalara gidecek yolları kapatmak daha önemlidir. Bu da bilinçli eğitim bilinçli bireyler, bilinçli toplum, aileden alınan yine eğitimdir. Bilinçlenmeyle olacak bir takım tedbirler de vardır ama hükümet olarak hem Milli Eğitim, hem Sağlık Bakanlığı hem Aile Bakanlığı ortak bir şekilde 6 bakanlığımızın da katılımıyla gerçekleşmektedir. Yani Devlet Memurları Kanununda bu tür kişilerin memur olamayacağı, bu tür konularla yine yargı önüne gelmiş kişilerin belli suçlar, belli bir takım suçlamalara maruz kalmış kişilerin bazı işlerde çalıştırılmaması, çocuklardan uzak tutulması ve bunların test yapılarak çocuklara temas edecek meslek gruplarının yine bazı testlerle tabi tutulduktan sonra orada çalıştırılması gibi sabıka kaydında bu tür kişilerin bu suçlarının gözükmesi gibi bir takım tedbirler infaz kanununda. Bu tür suçları işleyen sanıklarla ilgili faillerle ilgili bir takım tedbirlerin arttırılmasına yönelik de çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bir kimyasal kastrasyon dediğimiz tedbiri de bütün bu işin kökten çözecek bir mesele olarak tedbir olarak değil ama hakimin sağlık hekimleriyle Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile istişaresi sonucunda her vakaya özgü dosyanın kişiselleştirilerek, o kişiye eğer bu tedbir uygulanırsa faydalı olacak bir durum varsa bu tedbirin uygulanacağı bir düzenlenmeyi de tartışıyoruz" şeklinde konuştu.
KONYA’YA İSTİNAF MAHKEMESİ KURULMASI
Bakan Gül, Konya’da İstinaf Mahkemesi kurulmasıyla ilgili soruya ise, "Çok önemli bir reform olarak hükümetimizin bir reformu, bir derece mahkemesi daha Yargıtay’dan önce İstinaf Mahkemeleri kuruldu ve bu Yargıtay’a giden dosya sayısının daha azalması ve Yargıtay’ın bir içtihat mahkemesi olması açısından da çok önemli bir reformdu. Elbette Konya’mızda da İstinaf Mahkemesi hükümetimiz planlamıştır. Bakanlığımızın da gündeminde, HSK’nın da gündeminde" dedi.
“MEHMETÇİĞİMİZ AFRİN’İ GÖRMEYE BAŞLADI”
Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Mehmetçiğin Afrin’e yaklaştığını belirten Bakan Gül, "Mehmetçiğimiz Afrin’i görmeye başladı. Türkiye’yi tehdit eden, vatandaşlarımızı Kürdüyle Türküyle tehdit eden terör unsurlarına karşı mücadelemiz devam edecektir. Bu mücadele teröre karşı sürdürülen mücadeledir. Uluslararası hukuktan kaynaklı bir meşru müdafaa hakkını Türkiye kullanmaktadır. Oradaki sivillere hiçbir zarar vermeden orada yaşayan Kürtleri de, Arapları da, Türkmenleri de korumaya matuf bir operasyondur. Operasyon hukuk çerçevesinde sürmektedir ve kararlılıkla devam etmektedir. Gördüğünüz gibi oradaki terör örgütlerinin yaşayan Kürt halka nasıl eziyet ettiği kamera kayıtlarıyla ortadadır. İşte oradaki yaşayan halkın da bu anlamda özgürleştiği ve özgürleşeceği, oradan Türkiye’ye tehdit olan bütün terör unsurlarının ortadan kalkacağı bir operasyon terör unsurları ortadan kalkıncaya kadar devam edecektir" diye konuştu.
"1990’DAN SONRAKİ MİRASÇILIK BELGELERİ VERİLMEYE BAŞLANDI"
E-Devlet bünyesinde mirasçılık belgelerinin verilmeye başlamasıyla ilgili konuşan Bakan Gül, "Son olarak e-Devlet bünyesinde mirasçılık belgelerini verilmesi uygulaması gerçekten çok önemli bir hizmet olarak vatandaşlarımızın hizmetine sunuldu. 1990’dan sonraki mirasçılık belgeleri verilmeye başlandı ama yakın zamanda 1926’dan bugüne kadar bütün mirasçılık belgelerini e-Devlet üzerinde vatandaşlarımızın görebileceği, vasiyetnamelerin görebileceği bir hizmet sunmak için bakanlık ve ilgili birimlerimiz yoğun bir şekilde çalışıyor. Ve böylece de mahkemelere giden yükün daha azalmasına, vatandaşlarımızın mahkemeye gitmeden bu hizmeti almasına vesile olacak" şeklinde konuştu.
(Mustafa Beşer - Davut Has/İHA)