Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, medyanın Ankara temsilcileri ve eğitim muhabirleriyle Ankara Palas’ta kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıda yaptığı konuşmada Selçuk, torunu olduğu gün Milli Eğitim Bakanı olduğunu belirterek, "Bu sıradan bir görevlendirme değil. Mesuliyeti çok daha yüksek. Farkındalık gerektiren bir sorumluluk. Türk eğitim sistemine küçücük bir tuğla koyan herkese sadece teşekkür borçluyuz. O yüzden şartlar şöyledir, eksikler, sorunlar böyledir bunun üzerinden bir söylem ortaya koymak işlevsel gelmiyor bana. Benim 2005-2006’larda hayal olarak gördüğüm derslik meselesi, öğretmen meselesinde inanılmaz mesafeler alındı. O gün keşke dediğim şeylerin bugün fiili olarak karşımızda bulunduğunu görüyorum. Bugün işler o günden daha kolay. Temel bazı meseleler büyük ölçüde halledilmiş. Zaman nitelik zamanı. Biz nitelikle ilgilenmek durumundayız. Kaliteyi nitelik belirler. Bir şey yapılamamışsa zamanı gelmemiştir. Zamanın ruhunu okuyarak, meselenin gerçekliğini sürdürmek anlamında bir çabamız olacağı açık” ifadelerini kullandı.
"BİZ ASLINDA İLKESEL OLARAK BİLİMİ, AKLI, SANATI, SPORU, AHLAKI KONUŞACAĞIZ"
Eğitimde yeni bir dil inşa etmeye çalıştıklarını kaydeden Selçuk, "Eğitim çok istismar edilen, Türkiye’nin eğitim sisteminin kilitlenmeye çalışıldığı bir dönem. Türkiye özellikle 15 Temmuz üzerinden de bu sınav temelli yapının Türk eğitim sistemini nasıl kilitlediğini ve çözülmesinin aslında sadece eğitimsel bir mesele olmadığını bir siyasal dilde gerektiğini, toplumsal anlayışta gerektiğini rahatlıkla ifade edebiliriz. Biz aslında ilkesel olarak bilimi, aklı, sanatı, sporu, ahlakı konuşacağız. Ahlak üzerine inşa edilmemiş eğitim sisteminin insanı bütünleyen ve beşerden insana doğru giden yolun tamamlanmasına müsaade etmeyeceği açıktır. Eğitim öncelikle evrensel seviyede kurulur” açıklamasında bulundu.
“ÇOK ENDİŞE ETMEMİZ GEREKEN BİR DÖNEMDE YAŞIYORUZ"
Bakan Selçuk, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çok endişe etmemiz gereken bir dönemde yaşıyoruz. Dünya 4’üncü büyük kırılmayı yaşayacak önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde. Buna tekillik çağ deniliyor. Tekillik çağ, fiziksel, biyolojik ve dijital olanın birleştiği bir çağ. Bu dünya farklılık oluşturacak bir dünya. Ay’a füze gönderiyoruz. Ay tam karşımızda. Füzeyi oraya gönderirken istikamet belirleniyor. Eğer Ay orada diye füzeyi oraya gönderirsek, füze oraya ulaştığında Ay orada olmayacak. Biz çocuklarımızı geleceğe fırlatıyoruz. Çocuklarımızı oraya ulaştığında Ay orada değilse siz bize nasıl eğitim verdiniz diyecekler. Bir çocuğun hayatına dokunmanın vebali çok çok derinden hissedilmedikçe öğretmenlik mesleğinin yapılabilmesi asla mümkün değil.”
“BİZ ASLA SÜPERMEN DEĞİLİZ”
Türkiye’de doğan her çocuğun kaybedilmeyecek kadar değerli olduğunu vurgulayan Selçuk, “Bu meseleyi bürokratik bir meseleden çıkartıp, bunu bir uluslararası dava olarak algılayıp topyekun bir mesele olarak düşünmemiz icap ediyor diye düşünüyoruz. Bizim bunun için ekibimiz hazır. Uzun yıllardır çalışıyoruz. Bize Türkiye’nin birikimi lazım. Benim arkadaşlarım lazım değil. Bizim en iyi 11’imiz hazır. En iyi 100’ümüz, en iyi 1000’imiz hazır. Çünkü buna Türkiye hazır. Ben görüyorum meseleyi ve etrafa baktığımda, sosyal medyaya baktığımda nasıl bir talep olduğunu, heyecan olduğunu görüyorum. Bu beklentinin oluşturduğu riskin de farkındayım. Biz asla Süperman değiliz. Bizim bu konudaki Süpermanliğimiz, bu meseleye el koyan herkesin işbirliği ile yapmamız gereken bir iş. Biz sorumluluğumuzun farkındayız. Ama bu sorumluluğun paylaşılması gerektiği konusunda bir idrak ihtiyacımız da var. Biz bir masadaki tuzluğun yerini değiştirerek sistem değiştirdiğimizi söylemeyeceğiz. Masanın tümünü değiştirmekle ilgili olduğumuzu paylaşacağız. Masayı yeniden inşa etmeyi, bir bakan olarak bir görevli olarak bunu yapmayacağız, bunu bu ülkenin bir evladı olarak yapacağız. Eğitimin uzun soluklu bir iş olduğu konusunda mutabakatımız var. Ama eğitim kısa sürede zarar gören bir kurum, uzun sürede inşa edilen ama kısa sürede zarar gören bir kurum. Bu biraz sabır gerektiriyor. Bir milli eğitim bakanı kendi dönemi için bir şey yapmaz, gelecek için bir şey yapar” şeklinde konuştu.
“EN GEÇ 2 AY İÇİNDE 3 YILLIK BİR PROGRAM AÇIKLAYACAĞIZ”
“En geç 2 ay içerisinde 3 yıllık bir program açıklayacağız” diyen Bakan Selçuk, şunları kaydetti:
“Hangi ay, hangi sene ne yapmak istediğimiz konusunda bir paylaşımda bulunacağız. 3 yılın sonunda nereye gelmek istediğimiz konusundaki hayalimizi, arzularımızı paylaşma fırsatımız olacak. Hiçbir öğrencimiz, hiçbir velimiz sürprizle karşılaşmayacak. Oyunun ortasında asla kural değişmeyecek. Elbette hatamız, beceremeyeceğimiz, başaramayacağımız şeyler olacak. Bizim temel kavramımız adalet olacak. Ben bakan olmaya çalışmayacağım, gören olmaya çalışacağım. Aklımla, kalbimle görmeye çalışacağım. Bunu yaparken adaleti şiar edinmek tekrar tekrar vurgulamak istediğim şey. Bizim önceliklerimiz olacak. Dezavantajlı çocuklar, öğretmenler önceliklerimiz olacak."
(Pelin Üzek Kılıç/İHA)