Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü’nde toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda alınan kararla ilişkin basın toplantısı düzenledi. Konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Yıldırım, destek teşviklerinin toplam maliyetinin sorulması üzerine, “Teşviklerle tedbirleri birbirine karıştırmayalım yani şöyle 250 milyar liralık bir kredi hacmi oluşturuyoruz. Bu para zaten var piyasada, para var da verilmiyor. Niye verilmiyor, finans sektörü yeterli emniyet tedbiri görmek istiyor. Yani ben daha fazla açılır, dalgalandırmaya devam ederse zora girerim diye vermiyor. Biz diyoruz ki ver kardeşim, teminatı biziz yani Kredi Garanti Fonu veriyor. Biz teminat vermek için bir karşılık ayırmamız lazım 25 milyar TL. Diğer kalemlerde de daha az olmak üzere bir kısmı bütçe içindeki kalemlerden kaydırılacak, yani bunların yapılması için biz ilave borçlanma yapmayacağız. Onu yaparsan zaten kıymeti yok ki. İlave borçlanma yapmadan karşılık ayırma bu işin püf noktasıdır. Bunu da sağlayacağız. Belirli miktar 25 milyardır. Diğerleri için de 15-16 milyarlık bir kaynağı oluşturuyor. 3 yıllık kredi maliyeti için 17,5 milyarlık bir karşılık gerekiyor" diye konuştu.
Bir soru üzerine Yıldırım, "1 trilyon üzerinde kredi falan varda, işler yolunda gidiyor. Bu olası dalgalanmalardan olumsuz etkilenmeler olabilir diye biz devlet olarak 250 milyar lira sizin burada rezerviniz var, bunlarla ilgili teminatlar da bize ait diyoruz. Sorumlu kredilerin oranına baktığımız zaman bizim ayırdığımız miktarın çok altında, yüzde 3.5. 1 trilyon desek 35-40 milyar bir para. Ama biz diyoruz ki bugün değil gelecek zamanda da en kötü senaryoya göre hareket ediyoruz ve bu kaynağı ayırıyoruz. Dolayısıyla orada herhangi bir sıkıntılı durum yok. Son olarak da piyasalardaki dalgalanmalar bir kaç günde iniş trendindeydi, kurlarda, bu ufak tefek inişler çıkışlar küresel şartlardan dolayı olabiliyor. Bunlar geçici şeylerdir. bizim tedbirlerimiz ise orta ve uzun vadeli. Bu arada Merkez Bankamızın da eli kolu bağlı değil. Kendi kapasitesinde icap eden tedbirleri de alabilir. Bu bizim hükümetimizin aldığı tedbirler" şeklinde konuştu.
2017’de bu teşviklerin vergi olarak yansıyıp yansımayacağının sorulması üzerine Başbakan Yıldırım, "İlave vergi gelecek mi denildi? İlave vergiden kastınız ne? Böyle bir şey yok, vergi artışı falan yok. Artış olsa bunları niye konuşuyoruz, bir elinle ver iki elinle geri al. Derdimiz o değil ki, bir sıkıntıyı gidermek bu sıkıntıda hep veren taraf olacağız. Onlar işlerini düzeltecek, yoluna koyacak, tekrar hıza geçince zaten vergilerini verecekler. Harcamaları tabii kısacağız. Miktar veremem ama önemli olan bu konudaki kararlılığımızdır. Mecbur kalmadan kamuya personel almayacağız, yeni bina almayacağız, fuzuli masrafları yaptırmayacağız. Mükerrer işleri, aynı işi biri de yapıyor öbürü de yapıyor, kurumlarda bunun önüne geçeceğiz. Bunlar çok ciddi tedbirler, bunların detayları üzerinde arkadaşlarımız çalışıyorlar" diye konuştu.
Yıldırım, "Kamuya yeni bina ve araba alımında bazı kısıtlamalar konusunda havuz oluşturulması söz konusu olacak mı?" sorusuna, "Bir kere şuanda kamunun ihtiyaçları bize geliyor. Başbakanlığa geliyor, yeni araç alımı, yeni bina alımı, yeni personel alımı, zaten bir merkezden koordine ediliyor. Burada tabii, öğretmen ve güvenlik görevlileri, onlarla ilgili öğretmen ihtiyacı, jandarmaydı, polisti, korucuydu bunlarla ilgili belirlediğimiz bir şey var" cevabını verdi.
Aynı soruya Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Bütçe kanununda açıktan atama kontenjan olarak 5 bini belirledik ama zaten güvenlik, yargı alanında alınacak personel dahil 60 bin personel belirlendi yargı ve güvenlik personeli daha çok var" dedi.
Bunlar dışında diğer acil ihtiyaçlar için belirlenen rakamın 5 bin olduğunu belirten Yıldırım, "Bunun üzerinde istihdam söz konusu olmayacak, bütün bunlar başbakanlık tarafından koordine edilecek takibini de yapacağız. Eldeki mevcut personelin ihtiyaç fazlalarını ihtiyaç olan yerlere kaydırmak suretiyle ihtiyaç açığını kapatmış olacağız" şeklinde konuştu.
Kobilere ilişkin soru üzerine Yıldırım, "İmalat sektörü yani bizim gerçek sektör dediğimiz imalat sektörü kobilerde desteklenecek. Yurt dışındaki tasarruflar yani yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın tasarruflarını buraya çekme yönünde mi- evet- böyle bir çağrı var. Varlık barışı var mesela. Bunun en güzel sonucu bu. dışarıda paranız varsa, zaten rahat bırakmıyorlar bazı ülkeler ha babam nereden geldi nereye gitti üzerine yatmak için her türlü numarayı çekiyorlar. onlar biraz daha sıkıştıracak, vatandaşlar gelsin burada emin ellerde vatanında vergi mergi de yok getirip burada yatırsınlar. Alın teriyle elde ettikleri kaynakları memleketimizde işe aşa istihdama Türkiye’nin büyümesine dönüşsün. Bu sadece bir çağrıdır, bunu zorlayacak bir şey yok. Cumhurbaşkanımızın döviz ve altında vatandaşlarımıza yaptığı çağrı gibidir. İnşallah bunun da vatandaşlarımız arasında olumlu yankı bulacağını düşünüyoruz. Bu, şu anlama gelmiyor, ne varsa getirin sıkıntımız var anlamına gelmiyor, bu memleketimizin vatandaşımızın buradaki duyarlılığıdır, buna minnettarız, şükranlarımızı sunuyoruz. Vatandaş ne zaman ihtiyaç olduğunda en önce durumdan vazife çıkaran kesim oluyor. 15 Temmuz’da meydanlara inen vatandaştı, ekonomide ihtiyaç duyulduğunda yine meydanlara vatandaşlar iniyor. Allah razı olsun iyi ki vatandaşlarımız var, böyle aziz bir millet var" dedi.
Başbakanı Yardımcısı Mehmet Şimşek, KOBİ’lere verilecek olan 17 milyar liranın neyin toplamı olduğunun sorulması üzerine, "Açıklanan paketin en önemli bileşeni reel sektöre kredi desteği. yani krediye erişim desteği. Zaten şuan takibe düşen çok düşük sistemde. Biz Hazinenin riskini yüzde ile sınırladık, diyelim ki önümüzdeki bir kaç yıl içinde belki yıl başına düşecek maliyet 4, 4.5 milyar lira ya da daha az olur. Ama biz 17 buçuk milyar teorik bir şey 3 yıl içinde gelebilecek, batık krediler. Çünkü bankalar krediyi verecek biz kefil olacağız. Kefaletin sınırları var ama batık olması halinde hazinenin üstleneceği üst limit, toplam kredilerin yüzde 7’sidir. Kredi garanti portföy sistemi oluşturuyoruz. Kümülatif bir kaç yıllık bu rakamlar. Yıllık belki 4.5 -5 milyar lira civarında bir yükü ilave bütçe açığına gitmeden yönetmemiz mümkün" dedi.
Yıldırım, bunun bütçenin binde biri olduğunu belirterek, en kötü duruma göre hesabı yaptıklarını ifade etti.
Kredi kullandırılması konusunda esnek bir düzenleme olup olmadığına ilişkin soru üzerine Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, "Çalışıyoruz size arz edeceğiz, siz talimat vermiştiniz bize bankalarla da görüşüyoruz sistemi bozmadan sizin talimatlarınız doğrultusunda kamuoyuyla paylaşacağız" dedi.
Başbakan Yıldırım, "Bunu bahane edip ilave kredi verilmemesi gibi bir duruma meydan verilmeyecek. Aslında orada bankalar vereceğiz de kardeşim sonu ne olacak, para gelecek mi gelmeyecek mi, batar mı düşüncesinden zaten kurtarıyoruz. kredi garanti fonunu devreye sokarak. bu sorun asgari bir seviyeye inmiş olacak" şeklinde konuştu.
(İHA)