Bir dizi ziyarette bulunmak için Bursa’ya gelen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Destici’ye, partisinin il teşkilatı ev sahipliğinde gerçekleşen basın toplantısında, BBP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı, BBP İl Başkanı Eyüp Eken’in yanı sıra parti ilçe başkanları ve üyeleri de eşlik etti. Gündeme dair açıklamalarda bulunan Destici, kadın ve çocuk cinayetlerine değinerek idam çağrısını yineledi. Destici, “Artık bunlar toplumumuzu ciddi şekilde rahatsız etmeye başladı. Biz Büyük Birlik Partisi olarak, yıllardır şunu dile getiriyoruz. Eğer bir suç önlenemiyorsa, orada ilk bakılması gereken noktalardan bir tanesi de o suça ait olan cezalar. Demek ki cezalar bir caydırıcılık meydana getirmiyor. O halde o cezaları değiştirmek gerekiyor. Ve işte böyle Şirin kızımıza kıyan gibi, Narin kızımıza kıyanlar gibi, Sıla bebeğe kıyanlar gibi, hem ırz düşmanı hem cani sapıkların, mutlaka ama mutlaka idam edilmesi gerekiyor. İdam cezasının geri gelmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘ASGARİ ÜCRET 25 BİN LİRANIN ALTINDA OLMAMALIDIR’
Konuşmasında asgari ücret zammına da değinen Destici, yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte beklentilerin arttığını belirtti. Asgari ücretin 25 bin TL’nin altında olmaması gerektiğini vurgulayan Destici, şöyle konuştu:
“Bir kere temmuzda bizim çok ısrarımıza rağmen, asgari ücreti ara zam verilmedi. Memura verildi, memur emeklisine verildi, tüm SGK, Bağ-Kur emeklilerine verildi. Ama asgari ücretliye verilmedi. Dolayısıyla da asgari ücret, en az yıl sonundaki enflasyon oranında artırılmalıdır. 40’mı gerçekleşti, yüzde 40 en az. 45 mi gerçekleşti, 45-50 mi gerçekleşti, yani bu oran mutlaka ama mutlaka asgari ücrete artış olarak verilmelidir. Ve bize göre de asgari ücret 25 bin liranın altında olmamalıdır. Emeklilerimize de Temmuz 2023’te bir haksızlık yapıldı. En son Temmuz 2024 zammıyla en düşük emekli maaşı 12 bin 500 değil mi. Halbuki o Temmuz 2023’te, o zaman kök maaşa değil de 7 bin 500’ün üstüne verilseydi ve öyle gelseydi bu artışlar, şu anda en düşük emekli maaşı 17 bin liraydı. Yani oradaki bir hak kaybı, bak 4 bin 500, 5 bin lira gibi bir rakamı, bir senedir alamıyor emekliler. Onun için biz diyoruz ki Büyük Birlik Partisi olarak, bir enflasyon oranı gerçekleşecek. Bu enflasyonun ilk 6 aylığı verildi emeklilere. Şimdi ikinci 6 aylık gerçekleşirse, 20-25 arası bu zam olarak verilecek. Ama bu yetmez. İşte oradaki o 4 bin 500, 5 bin, hak mağduriyetinin giderilmesi için de her emeklimize, en az 5 bin lira da bir refah payı verilmeli ve en düşük emekli maaşı da 20 bin TL olmalıdır”
‘YENİ BİR MÜZAKERE YA DA ÇÖZÜM SÜRECİNİ DOĞRU BULMUYORUZ’
Destici, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis’teki grup toplantısında teröristbaşı Abdullah Öcalan çıkışına da değindi. Yeni bir güvensizlik ortamı oluşturulmaması gerektiğini söyleyen Destici, “Açık ve net terörle müzakere olmaz. Teröristle müzakere olmaz, mücadele edilir. Ve terör bitirilir. Bizim fikrimiz, düşüncemiz net bu. Sayın Cumhurbaşkanımız son grup toplantısında şunu ifade etti. Dedi ki; ‘Biz ne sınırın dışındaki terör liderleriyle ne içeridekiyle’, hatta DEM Parti’ye de gönderme yaptı biliyorsunuz, ‘Bunlarla değil, çözümü Kürt kardeşlerimizle bulacağız. Onlara elimizi uzatacağız’ dedi. Biz başından beri, hatta önceki çözüm sürecini de biliyorsunuz, en şiddetli muhalefet eden parti bizdik. 30 ilde biz panel yaptık o zaman. Çözüm değil, çözülme süreci. Neticede bizim dediğimiz noktaya gelindi ve çok büyük kayıplar yaşadı Türkiye o çözüm sürecinde. Sadece tabii en büyük kaybımız, bine yaklaşan şehit sayımız. Ama onun dışında o bölge insanının önemli bir kısmını da maalesef Türkiye kaybetti ve terör örgütünü ve onun siyasi partisinin kucağına itti. O ana kadar 5’lerde, 6’larda olan terör örgütünün partisinin oyu yüzde 10’ların üzerine çıktı. Ve bunları hep birlikte gördük ve yaşadık. Daha da önemlisi ben bölgeye sık sık giden bir siyasi parti genel başkanıyım. Bölge halkında bir güvensizlik ortamı oluştu. Acaba yine bir çözüm sürecine dönülürse, acaba yine buralarda yetki, salahiyet, güç bu terör örgütüne ve onun siyasi uzantılarına geçerse, bizim halimiz nice olur diye böyle bir endişe var. Dolayısıyla, bu endişeyi oradaki vatandaşlarımıza yaşatmamak gerektiğini düşünüyoruz. Ve biz terörle, teröristle müzakere değil mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu mücadeleyi de zaten şu anda devletimiz, silahlı kuvvetlerimiz, güvenlik güçlerimiz çok başarılı bir şekilde yürütüyorlar. Hemen hemen teröristin kalmadığı, terör eyleminin son TUSAŞ saldırısını bir kenarda tutarsak, terör eyleminin yapılamadığı bir süreci yaşıyoruz. Dolayısıyla da böyle bir süreçte yeni bir müzakere ya da çözüm sürecini biz Büyük Birlik Partisi olarak doğru bulmuyoruz. Bu görüşümüzü de çok açık ve net bir şekilde ifade ettik. Bu görüşümüzde biz, böyle kaya gibi durduğumuz noktada duruyoruz” ifadelerini kullandı.
‘CUMHUR İTTİFAKI ONUN BLÖFLERİNE DÜŞMEZ’
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in erken seçim açıklamalarına da değinen BBP Genel Başkanı, şunları söyledi:
“Erken seçimin olması için biliyorsunuz Türkiye'de, daha doğrusu, Meclis’in 360 milletvekilinin erken seçime el kaldırması gerekiyor. Şu anda ne Cumhur İttifakımızın böyle bir milletvekili sayısı var Meclis’te ne de Cumhur İttifakı karşısındaki partilerin toplamının da böyle bir sayısı yok. Onlar daha aşağıda biliyorsunuz. Onlar 300’ün de altında. Şimdi dolayısıyla da bir uzlaşma olmadan, erken seçim kararı çıkmaz. Sayın Özgür Özel açıklama yaptı. Dedi ki; ‘2025 yılı sonuna kadar eğer bir erken seçim kararını meclise getirirse Cumhur İttifakı ya da AK Parti. Biz buna evet deriz. Ancak 2025’ten sonra gelecek erken seçim çağrılarına evet demeyeceğiz. Dolayısıyla da seçimi zamanında yaptıracağız’ dedi. Ben de ona dedim ki cevaben, bir muhalefet düşünün, iktidar diyelim ki 2025 sonu değil de 2026’nın sonunda geldi. Daha seçime 2 sene var, 1,5 sene var. Erken seçim derse, siz erken seçime evet demeyecek misiniz? Yani böyle bir şansı var mı muhalefetin? Yani dünyadaki demokrasilerde ya da Türkiye'mizde geçmişinde, Cumhuriyet tarihimizde iktidarın seçim deyip de muhalefetin kaçtığı hiç görülmüş mü? Onun için, ‘Sayın Özgür Özel burada blöf yapıyor’ dedim. Yani daha erken seçime götürebilmek için Türkiye'yi. Ama tabii karşısında çok tecrübeli bir Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı var. Onun bu blöflerine düşecek ya da tekliflerine evet diyecek durumda değil Cumhur İttifakı. Benim öngörümü sorarsanız, ne zaman Türkiye'de seçim olur. İki yolu var. Bir anayasa değişikliği, eğer Türkiye anayasa değişikliğini başarabilirse o zaman farklı bir şey konuşulur. Ama yok anayasa değişikliği olmazsa ya da yapılan anayasa değişikliğinde siyasal yöntemle ve seçimlerle, siyasi partilerle ilgili bir düzenleme yapılmazsa, o zaman benim öngörüm erken seçimlerin 2027 ilk baharında yani mayıs, haziranda olacağını düşünüyorum.”