Sidney Üniversitesi'nde astrofizikçi Profesör Peter Tuthill ve araştırma görevlisi Barnaby Norris, uzun süreden beri üzerinde çalıştıkları "bebek gezegenlerle" ilgili tarihi bir keşfe imza attı. İkili, Jüpiter benzeri bir gaz devinin" keşfinin nihayetinde gezegenlerin kökeniyle ilgili asırlık soruları yanıtlamaya yardımcı olabileceğine inanıyor. Norris, Salı günü Xinhua'ya, "Son derece heyecan vericiydi. Hala oluşmakta olan genç bir gezegeni yakalama ümidi içinde yıllardır böyle bir şey arıyorduk" dedi.
GÖRÜNTÜLERİ ÇOK DEĞERLİ
Araştırmacılar, Salı günü çevrimiçi bir bilim ve güncel olaylar sitesi olan Conversation'a, "nadir bebek (gezegen) görüntülerinin", güneş sisteminin ötesindeki kalın, dönen bir toz ve gaz halesinin içine gömülmüş, 2.000 santigrat derece kadar sıcak olduğu tahmin edilen parlayan bir oluşumu ortaya çıkardığını yazdı.
DEV GEZEGENLERİN OLUŞUMUNU ANLATABİLİR
Araştırmacılar bu bulguları, Hawaii'deki Subaru Teleskobu ve Hubble Uzay Teleskobu'ndan yapılan gözlemleri kullanarak elde etti. "Gezegen inanılmaz derecede belli belirsiz ve son derece uzakta olduğu için zorlandıklarını" ifade eden Norris, "Asıl soru, yalnızca yoğun bir toz yığını değil de oluşan bir gezegen gördüğümüzden nasıl emin olabiliriz oldu" dedi. Norris, "Önemli olan şu ki, hızlı, sert oluşum sürecinin enerjisi nedeniyle gezegen kıpkızıl parlıyor. Farklı renklerde çekilmiş bu farklı görüntüleri karşılaştırarak, onun uyaran parıltısını tespit edebildik" ifadelerini kullandı. Onların keşfi, Jüpiter ve Satürn gibi dev gaz gezegenlerinin nasıl oluştuğunu açıklayan "çekirdek akresyonu" olarak bilinen uzun süreli bir teoriye meydan okuyor.
BÜYÜK BİR GİZEM AYDINLANMIŞ OLACAK
Bu teori, gezegenlerin, toz taneciklerinin arka arkaya daha büyük taneler, ardından çakıllar, daha sonra kayaların bir bebek gezegenler ya da "gezegenimsi" oluşumlar "çağlayanı" halinde birlikte toplanmasıyla "ev sahibi" yıldızların yanında yaratılmış olmalarına dayanıyor. Bununla beraber son yıllarda gökbilimciler bazı eski gezegenlerin, Tuthill ve Norris'in tabiriyle "gezegen inşa etme işini yürüten" ev sahibi yıldızlarından çok uzaktaki bir yörüngede oldukları için bu süreci izlemediklerini fark ettiler. Bu gizeme ek olarak gökbilimciler, milyarlarca yaşında oldukları göz önüne alındığında bu tür gezegenlerin gerçekte nasıl oluştuğunu söyleyemiyorlar.
"HALA BİLİNMEYEN ÇOK ŞEY VAR"
Bununla birlikte bu yaş sorunu, AB Aurigae adlı ev sahibi yıldızından aynı şekilde uzakta olan en yeni gezegen için geçerli değil. Bir perspektife dayandırmak gerekirse, bu gezegen AB Aurigae'den, Dünya'nın Güneş'ten olduğundan yaklaşık 93 kat daha uzakta bulunuyor. Tuthill ve Norris bu nedenle, AB Aurigae b olarak adlandırılan gezegenin yeni ipuçları ve nihayetinde en azından bazı gezegenlerin kökenlerine ilişkin alternatif bir teori sağlayacağına inanıyor. Bununla birlikte bilim insanları birçok bilinmeyenin öyle kalmaya devam edeceğini kabul ediyorlar. Norris, "Gezegen oluşumunu anlamak söz konusu olduğunda, bu buzdağının sadece görünen kısmı" diyor ve ekliyor: "Gezegenlerin ve bizimki gibi güneş sistemlerinin nasıl oluştuğu hakkında bilinmeyen çok fazla şey var."