Pensilvanya'ya gidip FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'le görüÅŸüp ondan getirdiÄŸi mektupla Türkiye gündemini alt üst eden gazeteci, yazar Fehmi Koru, yıllar sonra yine çok konuÅŸulacak bir yazıya imza attı. Koru, Sedat Peker'i konuÅŸturan sırrı ışık tuttu.
fehmikoru.com sitesinde suç örgütü lideri olduÄŸu iddiasıyla ilgili hakkında soruÅŸturma baÅŸlatılan Sedat Peker ve onun açıklamalarıyla ilgili uzun bir analiz yapan Koru, "Herkes nefesini tutmuÅŸ yarın sabah YouTube'a konulacağı 'müjdesi' bizzat Sedat Peker tarafından verilmiÅŸ yeni videoyu bekliyor; videoda gözleri faltaşı gibi açmaya yarayacak yeni bilgiler bulunması umuduyla…" diyerek ÅŸöyle devam etti:
"Uğur Mumcu'nun uğursuz bir cinayete kurban gitmesi ardından meydana gelen siyasetteki kaymalara yakından bakıldığında caninin suretinin belirdiğini fark edebiliriz.
Nitekim, UÄŸur Mumcu'nun eÅŸi Güldal Mumcu 2012 yılında yayımlanan 'Ä°çimden Geçen Zaman' adlı anı kitabında, kendilerine "Ä°ÅŸte caniler bunlar" diye sunulan senaryolara inanmadığını belli ediyor. Åžu bölümü Cumhuriyet'te tefrika edildiÄŸi biçimde aktarayım:
GERÇEKLER AÇIÄžA ÇIKSIN
"Galiba Kurban Bayramı'ydı. Bayram için o aralar çok ziyarete gelen olmuÅŸtu. Hem taziye, hem bayram kutlaması yapıyorlardı. Biraz tedirgin olmakla birlikte 'Bakalım kimmiÅŸ' dedim.
Açtık sokak kapısını. Biri kız, biri erkek üç dört yaÅŸlarında iki çocuÄŸun ellerinden tutmuÅŸ bir adam bizim kapının önüne geldi. Sakallı, benim boyumda, biraz ince, lacivert bir ceket ve gri bir pantolon, ceket özensiz, pantolon ütüsüz, hafif eskimiÅŸ… Böyle bir kılık. Hızlı bir ÅŸekilde, birbiri ardına, adeta nefes almadan konuÅŸmaya baÅŸladı. Biraz aksanlı: 'Sokaktaki caminin adının 'ti camii' olarak deÄŸiÅŸtirilmesi gerekir. Bunu sizin saÄŸlamanızı istiyorum.'
Salonda karşılıklı ayakta duruyoruz. Yüzüne baktım, 'Yanlış yere gelmiÅŸsiniz. Burası camilere isim veren veya isimlerini deÄŸiÅŸtiren bir yer deÄŸil. Benim yapacağım bir ÅŸey yok. Bunun için size yardımcı olamam' dedim.
Daha sonra, artık çıkması gerektiÄŸini hissettirecek ÅŸekilde kapıya doÄŸru yürüdüm. Salondan çıktık. Adam durdu, bana döndü. Sesi düzelmiÅŸti. Son derece normal, son derece düzgün bir Türkçeyle 'Olayın failini bulsak, sizin için yeterli olur mu?' dedi.
'Ben gerçeÄŸi istiyorum' dedim. 'Olayı yapanı bulsak, sonra etrafından da birkaç kiÅŸi bulunsa yeter mi? Çünkü siz ne isterseniz o olacak…' Ben yine 'Ben gerçeÄŸi istiyorum' dedim.
Adam bunun üzerine; 'Haa, anladım. Siz hepsini istiyorsunuz' dedi. Üçüncü kez yineledim:
'Ben gerçeÄŸi istiyorum.' 'Siz hepsini istiyorsunuz. O zaman üç tane gül alacağım. Birini BaÅŸbakanlığa, birini Çeçenistan'a, birini de UÄŸur Bey'in öldürüldüÄŸü yere koyacağım' dedi. Kapıyı açtım.
Adam çıktı çocuklarla birlikte. Kapıyı kapatmamızdan sonra birkaç dakika geçmemiÅŸti ki, apartman içinden bağırmalar duyduk. 'Olayların hepsi açığa çıksın! Bütün gerçekler açığa çıksın! Artık yeter! Buraya gerçek adımı da yazıyorum. Gerçek adım Mahmut Yıldırım. Buraya yazıyorum.
Gerçekler açığa çıksın!' Merak etmiÅŸtik, yukarı çıktık. Taziyeye gelenler için koyduÄŸumuz masa ve defter hâlâ duruyordu. 'Buraya yazıyorum' dediÄŸi için merakla deftere baktık; hakikaten söylediklerini yazmıştı. Defteri yerine koyup eve geçtik. Ertesi sabah 'Defteri alıp saklamam gerekir' diye düÅŸünerek çıkıp baktım; ama artık defter yoktu."
SÄ°YASÄ° CÄ°NAYETLERÄ°N FAÄ°LÄ°
(Güldal Mumcu kitabında, bu kiÅŸinin YeÅŸil kod adlı Mahmut Yıldırım olduÄŸunu nasıl fark ettiÄŸini, YeÅŸil'in "ti"den kastının "hedef" anlamına geldiÄŸini ayrıntısıyla anlatıyor.)
Asıl adının Mahmut Yıldırım olduÄŸunu söylemiÅŸ -kod adı 'YeÅŸil' olan- o kiÅŸi kim mi? 'Susurluk olayı' olarak bilinen kaza sonrasında uzun uzadıya tartışılan ülkemizin üzeri örtülü tutulmak istenen faili meçhul siyasi cinayetler döneminin ismi en fazla telaffuz edilen tetikçisi… Faili meçhul bilinen sayısız cinayetin faili. Tek deÄŸil bu alanda, onun gibi pek çok 'fail' var, ancak en ünlüsü o…
Adı Kıbrıs'ta iÅŸlenen Kutlu Adalı cinayetinde de geçiyor. O cinayetin faili YeÅŸil olmasa da, Adalı cinayetinde kullanılan silahla iÅŸlenmiÅŸ baÅŸka siyasi cinayetlerin faili o. Kaç cinayetin? Hangi cinayeti, bombalama olayını YeÅŸil yaptı? Aslında bu soruların cevabını devlette bilmesi gereken herkes 1995 yılından beri biliyor.
BANA SAHÄ°P ÇIKTIÄžI AN DEVLET YANAR
GeçmiÅŸte deÄŸiÅŸik vesilelerle birkaç kez yazdığım bir olayı yeniden hatırlatayım. 1995 yılı Ramazan ayında Ankara'da birbiri ardına patlayan bombalar Emniyet'i YeÅŸil'e ulaÅŸtırır. Bir gece kulübünde derdest edilip Emniyet'te misafir edilir YeÅŸil ve orada onu ayrıntılı ifade vermeye mecbur ederler.
Polisler kendisini sabaha karşı MÄ°T'in Yenimahalle'deki merkezinin kapısına bırakır ve ifadesinde irtibatlı olduÄŸunu anlattığı MÄ°T mensubuna bulunduÄŸu yer bildirilir. O gün bir de MÄ°T'te ifadesi alınır.
Daha sonra Diyarbakır savcılığına gönderilen MÄ°T ifadesinde, YeÅŸil'in "Bana sahip çıktığı an devlet yanar" gibi cümleler sarf ettiÄŸi yazılıdır. MÄ°T'e, "Esas Emniyet'teki sorgumu araÅŸtırın" da dediÄŸi bilinir. Emniyet'te alınan o ifade hiç ortaya çıkmadı.
YeÅŸil ne oldu? Ona ne olduÄŸu da bilinmiyor.
Peki ya Sedat Peker, onu videolarla meydan okumaya sevk eden ne? Sedat Peker'i konuÅŸturan saik onca karanlık iÅŸten sonra YeÅŸil'in başına gelene uÄŸramaktan kaçınma arzusu olabilir mi?"