USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

"Bizde dava sayısı 200 bin, Fransa’da 27 bin"

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Türkiye’deki yargının 5 ana kara deliği vardır. Birinci kara delik artan iş yükümüz. Yargıtayımıza geçtiğimiz yıl gelen dava sayısı 200 bindir. Dünyada bizden sonra gelen Fransız yargıtayıdır ve 27 bin dosya gelmiştir" dedi.

11-10-2018 16:17
Google News

Bu yıl 150’nci kuruluş yıl dönümünü kutlayan Yargıtay Başkanlığının ev sahipliğinde İstanbul CVK Bosphorus Otel’de Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi düzenlendi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Ofisi (UNDP) ile yapılan işbirliği çerçevesinde bugün başlayan ve yarın da devam edecek olan zirveye 5 kıtadan 30 ülkenin yüksek mahkeme başkanları, uluslararası uzmanlar ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların en üst düzey temsilcileri katılıyor. Yargıda şeffaflığa ilişkin İstanbul Bildirgesi’nin ele alındığı toplantıda katılımcılar, farklı ülkelerin hukuk sistemleri hakkında etik, şeffaf ve güven konularını tartışacak.
Toplantı öncesinde basın mensuplarına açıklama yapan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, “Yargıtayımız bu yıl 150’inci yıl dönümünü kutluyor. Bir taraftan geleneğine ve tarihine bağlı olan Yargıtayımız, bir taraftan da çağdaş teknolojik imkanlardan yararlanmak suretiyle adına görev yaptığı Türk milleti için yargı görevini yerine getiriyor ve adaleti tesis etmeye çalışıyor. Bu yıl 150’inci kuruluş yıl dönümünü kutladığımız Yargıtayımız, bir başka başarıyı da dünyada yargıda şeffaflık ile ilgili İstanbul Bildirgesi’ni Birleşmiş Milletler Kalkınma Ofisi ile birlikte hazırlayarak tüm dünyanın tanıtımına sundu. Şu ana kadar 40 ülke ile yapmış olduğumuz birlikte çalışmalar bugün de 30 ülke yargıtayından gelen Yargıtay başkanları ile birlikte çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Yargıdaki şeffaflık ki bu dünyada tek ve ilk bir modeldir, yargıda şeffaflık ile ilgili İstanbul Bildirgesi’ni tüm dünyaya sunmak suretiyle referans bir dergi haline getireceğiz. Aynı Bangalovya Yargı Etiği İlkeleri, Budapeşte Savcı Etiği İlkeleri gibi yargıda şeffaflık ile ilgili İstanbul Bildirgesi’ni tüm dünyanın tanıtımına sunduk ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Ofisi ile birlikte bunu tüm dünyaya tanıtacağız” dedi.

“İSTANBUL BİLDİRGESİ ŞEFFAFLIK ALANINDA İLK VE TEK BİLDİRGEDİR”
Yargıda şeffaflık alanında yapılan bu çalışmada Türkiye’nin öncü ve lider olduğuna dikkat çeken Cirit, “Yargıda dürüstlük küresel ağı kapsamında yapılan çalışmalara da davet edilerek aktif katkı sağlayan Yargıtay, şeffaflık konusunda yapısal yenilikleri hızla gerçekleştiriyor. Yargıda şeffaflığa ilişkin İstanbul Bildirgesi’nin en somut ve en iyi uygulama örneklerini Türkiye’de gerçekleştiren Yargıtay, bildirgenin uluslararası alanda tanınması için de çalışmaktadır. İstanbul Bildirgesi şeffaflık alanında ilk ve tek bildirgedir. Tüm dünyada bakir bir alanda ilk defa düzenlenen bir metindir. Bu konuda da Türk Yargıtayının öncülük yapmış olmasından ayrıca kıvanç duyuyoruz. Yargıda şeffaflığa ilişkin İstanbul Bildirgesi yargının topluma karşı hesap verilebilirliği bakımından da önemli bir kilometre taşıdır” açıklamasında bulundu.
Davaların elektronik ortamdan takibine ilişkin soru üzerine Cirit, “Yargıtayımız geçtiğimiz yıl 650 bin karar verdi. Ondan önceki yıl yine 650 bin karar verdi. Ondan önceki yıl 900 bin karar verdi. Biz 3 yıl önce tüm Yargıtay’ın kararlarını kişisel verileri temizlemek üzere yani kişi isimleri, soyisimleri, yer imgeleri, bunları temizlemek suretiyle tüm kararlarımızı kamuoyunun erişimine açtık. Şu ana kadar yaklaşık Yargıtay sitemizde 40 dairemizin 4 milyondan fazla kararı bulunmaktadır. Her insanımız buna rahatlıkla ulaşabilir” şeklinde konuştu.
Yargıda artan iş yükü problemine yönelik çalışmalara değinen Yargıtay Başkanı Cirit, ”İcra dosyaları ve infaz dosyaları ile baktığımızda yaklaşık ilk derece yargılar hakim ve savcılarımız yaklaşık 10 milyon dosya ile uğraşmaktadırlar. Bu aşırı bir iş yüküdür. İş davalarında dava şartı olarak arabuluculuğun getirilmiş olması, uzlaştırma sayısı geçtiğimiz yıl 228 bin davanın uzlaştırma ile sonuçlandırılmış olması önemli olmakla birlikte Türkiye için iş yükü sorunun çözülmesi noktasında çok fazla bir ilerleme kaydetmediğimizi göstermektedir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ile biz bu meseleleri çözebiliriz ve uzlaştırma her zaman için arabuluculuk, uzlaştırma, tahkim daha basit daha masrafsız daha sonuç alıcı bir yöntemdir. Bunların getirilmesi ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir” ifadelerini kullandı.

“EN BÜYÜK PROBLEMİMİZ İŞ YÜKÜ PROBLEMİDİR”
Türkiye’deki yargıda bulunan sorunlara değinen Cirit, “Türkiye’deki yargının 5 ana kara deliği vardır. Birinci kara delik artan iş yükümüz. Çok fazla iş yükümüz var. Yargıtayımıza geçtiğimiz yıl gelen dava sayısı 200 bindir. Dünyada bizden sonra gelen Fransız yargıtayıdır ve 27 bin dosya gelmiştir. Amerika yüksek mahkemesine gelen 10 bin dava dosyasının ancak 80’i karara varmaktadır. En büyük problemimiz iş yükü problemidir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri tahkim, arabulucuk ve uzlaştırma ile bunları çözebiliriz. İkinci olarak sık sık yapılan mevzuat değişiklikleri hukukta bir belirsizlik meydana getirmektedir. Üçüncü olarak hukuki eğitimin yetersiz olması. Yüze yakın hukuk fakültesinin lisans eğitimi veriyor olması ve buradan çıkan öğrencilerin temel eğitimdeki eksikliklerini de daha sonraki hukuk eğitimi eksiklikleri ile birlikte iyi bir hukukçu yetiştirme noktasında çok iyi hukuk fakültelerimiz de var ama çok da iyi olmayan hukuk fakültelerimiz var. Bunların olması gibi bir takım kara deliklerimiz var. Biz bu sorunları ve giderme yollarını da biliyoruz. Bunu ancak çok fazla çalışarak, yapısal reformlar yaparak ki bununla ilgili çalışmalarımız zaten vardır çünkü ne kadar hakim getirirseniz getirin ne kadar çok daire kurarsanız kurun ne kadar çok mahkeme kurarsanız kurun artan iş yüküne bunlar engel olmayacaktır. Önemli olan bunun gelişini engellemektir. Bu konuda çalışmalarımız devam etmektedir” diye konuştu.

“HALKIN GÜVENİNİN KORUNMASI VE GÜÇLENDİRİLMESİ YARGI ORGANININ SORUMLULUĞUNDADIR”
Yargıtay Başkanı Cirit yargıdaki şeffaflığın sağlanması konusundan bahsederek, “Halkın yargı sistemine güveni, yargının ahlaki otoritesi ve doğruluğu modern ve demokratik bir toplumun teminatıdır. Bağımsız tarafsız güvenilir dürüst bir hukuk ve yargı sistemi tüm gerçek ve tüzel kişilerin en doğal hakkıdır. Bu anayasal bir haktır. Ancak bireylerin yalnızca haklarını bilmeleri yeterli olmayıp bu hakların güvence altında olduklarını da bilmeleri gerekmektedir. Yargıda şeffaflığa ilişkin İstanbul Bildirgesi’ndeki standartlar gayet açık ve nettir. Halkın adalet sistemine duyduğu güvenin korunması ve güçlendirilmesi yargı organının sorumluluğundadır. Yargı bir yandan etik, şeffaflık iş süreçlerinin verimli olması gibi yapısal meselelere özen ve önem gösterirken, diğer yandan bu çalışmaların topluma doğru şekilde anlatılması büyük önem taşımaktadır” dedi.

“ŞU ANDA DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİNİ YAŞIYORUZ”
Dijital çağın gerekliliklerine vurgu yapan Yargıtay Başkanı, “Şu anda dördüncü sanayi devrimini yaşıyoruz. Yapay zeka, robotik taşıtlar, 3D yazıcılar, nano teknoloji gibi saymakla bitmeyen yenilikler içinde bulunduğumuz çağı anlamak için çok ciddi zaman ve emek harcamamızı gerektirmektedir. Günümüzde hem uzmanlığa duyulan ihtiyaç artmış hem de uzmanlık alanları da hızla çeşitlenmeye başlamıştır. Teknolojik gelişmeler bilgi toplumuna geçişi hızlandırarak bireyleri olaylar karşısında daha duyarlı hale getirmiştir. Yargı organı anayasal sorumluluklarını yerine getirirken bu çağın gerektirdiği koşulları dikkate almaktadır. Geleceğin düşünmeyen kurumlarının bir geleceğinin olmaması ve kuruluş amacını gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bu bağlamda yargı organlarının da İstanbul Bildirgesi’nde belirtildiği üzere iletişim çağının gereklerine bağlı olarak iletişim stratejisi oluşturması ve buna uygun çalışmalarla toplumun algısında ve vicdanında hak ettiği yeri almaya özen göstermesi gerekir” şeklinde konuştu.
(İHA)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
Bursa Gazete Manşetleri
PUAN DURUMU TÜMÜ