Kene ısırmaları ile birlikte görülmeye başlayan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ne (KKKA) karşı uyarılarda bulunan Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Baykam, kene ile mücadelede en etkili yöntemin tedbir, erken tanı ve tedavi olduğunu söyledi.
Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Türkiye’de de KKKA’nın endemik bir hastalık haline geldiğine dikkat çeken uzmanlar, vatandaşları uyarıyor. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Baykam, KKKA vakalarının görülmesinin beklendiğini belirterek hastalıktan korunma yolları ile ilgili bilgi verdi.
KKKA hastalığının yönetiminde üç önemli noktanın bulunduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Baykam, “Birincisi insan vücuduna yapışan keneler aracılığıyla bulaşan virüsün bulaşını önlemek. İkincisi hastalığın erken tanınması ile ilgili hem halkın hem sağlık çalışanlarının duyarlılığını artırmak. Üçüncüsü de tanı veya ön tanı konan hastalara gerekli tıbbi müdahaleyi yapmak” dedi.
Nisan ayında başlayan kene vakalarının Eylül ayına kadar devam edebildiğini belirten Baykam, bu dönemde özellikle hayvancılıkla uğraşan, tarla ve bahçeye giden insanların kenelerin vücutla temasının olmayacağı şekilde tedbir almaları için çağrıda bulundu. Kenelerin uçmadığını, yürüyerek insan vücuduna çıktıklarını anlatan Baykam, insanların korunmak için pantolonlarının paçalarını çoraplarının içerisine sokarak kenenin vücuda yapışmasını önleyebileceğini ifade etti.
"Vücutta ne kadar kısa tutunursa virüsün geçişi de o kadar azalır"
Tarlada veya bahçede çalışanların evlerine dönüşlerinde vücutlarına kene yapışıp yapışmadığını kontrol etmeleri için çağrıda bulunan Baykam, “Çünkü keneler vücutta ne kadar kısa tutunursa virüsün geçişi de o kadar azalır. Kenenin vücuttan hemen uzaklaştırılması gerekiyor. Ayrıca keneye çıplak elle dokunulmamalı. Elimizde bir eldiven ya da kumaş parçası olmalı. Onunla tutarak vücuttan uzaklaştırmalıyız. Kenenin vücuttan uzaklaştırılmasında en ideal yöntem ise pens. Ama öyle durumlar oluyor ki kene sıkı tutunduğunda bazen çıkaramayabiliyoruz. O zaman da bir sağlık kuruluşuna giderek ivedilikle keneyi çıkarttırmalıyız” diye konuştu.
"Kırsala olan rağbet nedeniyle vakalarda artış var”
2002-2003 yılından itibaren Türkiye’de bu hastalığın vakalarının takip edilerek tanısının konduğunu anlatan Prof. Dr. Nurcan Baykam, “Vaka sayıları yıllar içerisinde önce artış gösterdi. Sonra bilincin artması, toplumun eğitimi, bakanlığın aldığı önlemler ve hayvanların ilaçlanması derken vaka sayılarında bir düşüş sağlandı. Ama son dönemde pandeminin etkisiyle yerleşim noktasında kırsala olan rağbet nedeniyle vakalarda biraz artış var” şeklinde konuştu.
"Bu bilinç değişikliği pandemi ile birlikte geldi"
Pandeminin toplumda vakalara karşı bir bilinç artışı sağladığını kaydeden Baykam, şunları kaydetti:
“Artık tüm dünya bir salgın hastalığa karşı daha duyarlı hale geldi. Bir enfeksiyon hastalığından korunmaya yönelik alınan tedbirlerin ne kadar önemli olduğunu gördü. Bunların pozitif olarak yansıyacağını düşünüyoruz. İnsanlar pandemi döneminde korona virüse gösterdiği hassasiyeti bir KKKA için kene ile temas noktasında benzer önlemleri almakta da aynı hassasiyeti gösterecek. Bu bilinç değişikliği pandemi ile birlikte geldi. Umarız vaka sayıları daha da azalacak. Hem kene temasını en aza indirmek, hemde keneyi hızla vücuttan uzaklaştıracak önlemleri almalıyız.”
"Şikâyetleri olanlar sağlık merkezlerine hızla başvurmalı"
Covid-19 ve KKKA’nın ilk başlangıç bulgularının birbirine benzediğine işaret eden Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Baykam, “Covid-19 pandemisini yaşıyoruz. Sonlarına da geliyoruz inşallah. Burada ilk başlangıç bulguları birbirine çok benziyor. Çünkü Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’nda da ilk bulgular baş ağrısı, ateş, halsizlik, vücutta kas ağrıları, vücut ağırısı, bulantı, bazen ishal, gözlerde ve yüzlerde kızarıklık. Birçok hastalıkla bu bulgular görülebilmekte. Covid-19’da da aynı bulgular başlangıçta görülebilmekte. Bu nedenle bu şikâyetleri olanlar sağlık merkezlerine hızla başvurmalı. Ayrıca sağlık kuruluşlarına başvuran hastalar hayvancılıkla uğraştığını, kene ile temasım olabileceğini ifade ederek mutlaka hekimleri uyarmalılar. Hekimlerimizde özellikle bu konuda farkındalıkları yüksek olmalı ve duyarlı olmamalılar. Benzer şikâyetlerle gelen hasta mutlaka sorgulanmalı, çünkü erken tanı çok önemli. Erken tanı konduğunda diğer bulaşları önleyeceğimiz gibi hızla gereken tedavilerde yapılabilir" ifadelerini kullandı.
Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Türkiye’de de KKKA’nın endemik bir hastalık haline geldiğine dikkat çeken uzmanlar, vatandaşları uyarıyor. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Baykam, KKKA vakalarının görülmesinin beklendiğini belirterek hastalıktan korunma yolları ile ilgili bilgi verdi.
KKKA hastalığının yönetiminde üç önemli noktanın bulunduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Baykam, “Birincisi insan vücuduna yapışan keneler aracılığıyla bulaşan virüsün bulaşını önlemek. İkincisi hastalığın erken tanınması ile ilgili hem halkın hem sağlık çalışanlarının duyarlılığını artırmak. Üçüncüsü de tanı veya ön tanı konan hastalara gerekli tıbbi müdahaleyi yapmak” dedi.
Nisan ayında başlayan kene vakalarının Eylül ayına kadar devam edebildiğini belirten Baykam, bu dönemde özellikle hayvancılıkla uğraşan, tarla ve bahçeye giden insanların kenelerin vücutla temasının olmayacağı şekilde tedbir almaları için çağrıda bulundu. Kenelerin uçmadığını, yürüyerek insan vücuduna çıktıklarını anlatan Baykam, insanların korunmak için pantolonlarının paçalarını çoraplarının içerisine sokarak kenenin vücuda yapışmasını önleyebileceğini ifade etti.
"Vücutta ne kadar kısa tutunursa virüsün geçişi de o kadar azalır"
Tarlada veya bahçede çalışanların evlerine dönüşlerinde vücutlarına kene yapışıp yapışmadığını kontrol etmeleri için çağrıda bulunan Baykam, “Çünkü keneler vücutta ne kadar kısa tutunursa virüsün geçişi de o kadar azalır. Kenenin vücuttan hemen uzaklaştırılması gerekiyor. Ayrıca keneye çıplak elle dokunulmamalı. Elimizde bir eldiven ya da kumaş parçası olmalı. Onunla tutarak vücuttan uzaklaştırmalıyız. Kenenin vücuttan uzaklaştırılmasında en ideal yöntem ise pens. Ama öyle durumlar oluyor ki kene sıkı tutunduğunda bazen çıkaramayabiliyoruz. O zaman da bir sağlık kuruluşuna giderek ivedilikle keneyi çıkarttırmalıyız” diye konuştu.
"Kırsala olan rağbet nedeniyle vakalarda artış var”
2002-2003 yılından itibaren Türkiye’de bu hastalığın vakalarının takip edilerek tanısının konduğunu anlatan Prof. Dr. Nurcan Baykam, “Vaka sayıları yıllar içerisinde önce artış gösterdi. Sonra bilincin artması, toplumun eğitimi, bakanlığın aldığı önlemler ve hayvanların ilaçlanması derken vaka sayılarında bir düşüş sağlandı. Ama son dönemde pandeminin etkisiyle yerleşim noktasında kırsala olan rağbet nedeniyle vakalarda biraz artış var” şeklinde konuştu.
"Bu bilinç değişikliği pandemi ile birlikte geldi"
Pandeminin toplumda vakalara karşı bir bilinç artışı sağladığını kaydeden Baykam, şunları kaydetti:
“Artık tüm dünya bir salgın hastalığa karşı daha duyarlı hale geldi. Bir enfeksiyon hastalığından korunmaya yönelik alınan tedbirlerin ne kadar önemli olduğunu gördü. Bunların pozitif olarak yansıyacağını düşünüyoruz. İnsanlar pandemi döneminde korona virüse gösterdiği hassasiyeti bir KKKA için kene ile temas noktasında benzer önlemleri almakta da aynı hassasiyeti gösterecek. Bu bilinç değişikliği pandemi ile birlikte geldi. Umarız vaka sayıları daha da azalacak. Hem kene temasını en aza indirmek, hemde keneyi hızla vücuttan uzaklaştıracak önlemleri almalıyız.”
"Şikâyetleri olanlar sağlık merkezlerine hızla başvurmalı"
Covid-19 ve KKKA’nın ilk başlangıç bulgularının birbirine benzediğine işaret eden Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Baykam, “Covid-19 pandemisini yaşıyoruz. Sonlarına da geliyoruz inşallah. Burada ilk başlangıç bulguları birbirine çok benziyor. Çünkü Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’nda da ilk bulgular baş ağrısı, ateş, halsizlik, vücutta kas ağrıları, vücut ağırısı, bulantı, bazen ishal, gözlerde ve yüzlerde kızarıklık. Birçok hastalıkla bu bulgular görülebilmekte. Covid-19’da da aynı bulgular başlangıçta görülebilmekte. Bu nedenle bu şikâyetleri olanlar sağlık merkezlerine hızla başvurmalı. Ayrıca sağlık kuruluşlarına başvuran hastalar hayvancılıkla uğraştığını, kene ile temasım olabileceğini ifade ederek mutlaka hekimleri uyarmalılar. Hekimlerimizde özellikle bu konuda farkındalıkları yüksek olmalı ve duyarlı olmamalılar. Benzer şikâyetlerle gelen hasta mutlaka sorgulanmalı, çünkü erken tanı çok önemli. Erken tanı konduğunda diğer bulaşları önleyeceğimiz gibi hızla gereken tedavilerde yapılabilir" ifadelerini kullandı.