Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube İstanbul/Eyüpsultan’da eski bir öğrencinin okul müdürü İbrahim Oktugan’ı öldürmesi olayıyla ilgili Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenledi. Bugün tüm Türkiye’de iş bırakma eylemi gerçekleştiren sendika üyeleri, eğitimcilere gösterilen şiddetin önüne geçmek adına 10-17 Mayıs tarihleri arasında imza kampanyası düzenleyecek. Çok sayıda üyenin katıldığı eylem, “Canımız yanıyor, kanımız akıyor”, “Susma haykır, şiddete hayır”, “Dur de dur de şiddete dur de”, “Öğretmeni şiddete teslim etmeyin”, “Öğretmen ölüyor, Meclis uyuyor”, “Duy Meclis duy, sesimizi duy”, “Gör Meclis gör, hâlimizi gör”, “Kınamayı bırakın, yasamızı çıkarın” sloganları ile başladı. Basın açıklamasında konuşan Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi, Eğitim-Bir-Sen Bursa Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, eğitim camiası olarak hazin bir cinayet haberiyle sarsılmış bulunduklarını ifade ederek, “İstanbul/Eyüpsultan’da eski bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürü kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiamıza başsağlığı diliyoruz” dedi.
“ÖĞRETMENLER BUGÜN MAALESEF KENDİLERİNE YÖNELİK ŞİDDET OLAYLARI İLE ANILIR HÂLE GELMİŞTİR”
Eğitim çalışanları olarak, her yeni günde yeni bir saldırı haberi almaktan korkar hâle geldiklerini kaydeden Acar, şöyle devam etti: “Öğretmenler bugün maalesef kendilerine yönelik şiddet olayları ile anılır hâle gelmiştir. İzmir/Ödemiş’te öğrencinin pompalı tüfekle öldürdüğü Ayhan Kökmen’i, Iğdır’da Yücel Düzci öğretmenimizin saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, gözü dönmüş kişilerin şiddetine maruz kalmasını, Patnos’un Aktepe köyündeki Yatılı Bölge Okulu Müdürü Yusuf Vural’ın ve Kayseri/Melikgazi Kadı Burhanettin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Gülhan Şaşmaz’ın bıçaklanmalarını unutmadık. Acıları yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Yüreklerimiz, arkadaşlarımızın acıları ile kavrulurken, son birkaç ay içerisinde şu saldırılarla karşılaştık: Diyarbakır’da öğrencinin liseden atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürümüz Hüseyin Oruç bıçaklanıp yaralandı, İstanbul/Sarıyer’de Prof. Ali Kemal Yiğitoğlu Ortaokulu’nda bir öğretmenimiz öğrenci velisinin yumruklu saldırısına uğradı, İstanbul/Başakşehir’de Hacı Ali Osman Gül İlkokulu’na zorla girmeye kalkışan bir veli hamile bir öğretmenimizi darbetti. Görülüyor ki, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, maalesef yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiştir.”
“GÖZ GÖRE GÖRE GELEN SORUNA, GÖZÜMÜZÜ KAPAYARAK ÇÖZÜM BULAMAYIZ”
Şiddetin, eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaştığını belirten Acar, “Bu şiddet eylemlerindeki artışta, şiddete başvuran kişilerin ‘yaptığım yanıma kâr kalıyor’ inancının büyük rolü vardır. Eğitimciler olarak, daha iyi bir eğitim için daha iyi bir müfredat, pedagojik yöntemler, daha ileri amaçlar üzerine kafa yormamız gerekirken, bugün bu yaramızı konu etmek mecburiyetinde kalışımızın ana sebebi, şiddetin ağırlaşan toplumsal maliyeti karşısında, bugüne kadar çözüm üretmede yetersiz kalınmasıdır. Göz göre göre gelen sorunu, gözümüzün önünde duran soruna, gözümüzü kapayarak çözüm bulamayız. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının sonucudur. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır. Eğitimcilere yönelen şiddete ısrarla dikkat çekip çözüm önerilerimizi sunduğumuz her durumda karşılaştığımız yetersiz tutum, şiddetin ateşine benzin dökmekten başka bir anlama gelmemektedir” şeklinde konuştu.
“ŞİDDETİN, EĞİTİMİ TEHDİT EDER BOYUTA ULAŞMASI GELECEĞİMİZİ TEHLİKEYE SOKUYOR”
“Öğretmeni güçlendirecek, donatacak, koruyacak tedbirler almak yerine onu hedef alan saldırılar karşısında sessizliğe gömülmenin anlaşılır bir yanını göremiyoruz” diyen Acar, “Toplumdaki şiddeti eğitimle yok etmenin hesabını yaparken, şiddeti eğitimin içine sokmaya davetiye çıkarıcı uygulamaların akılla, izanla, vicdanla, kültürel değerlerimizle, hayat anlayışımızla telif edilir bir yanı yoktur. Eğitim çalışanları, bir yandan şiddetin toplumun aklını, anlayışını felç etmesine, eğitim başarımızı engellemesine dur demek için genç dimağlar üzerinde emek verirken, diğer yandan şiddetin nesnesi hâline gelmiş durumdadır. Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta doğru tırmanıyor olması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir” ifadelerini kullandı.
“ŞİDDET EYLEMLERİNE YÖNELİK CEZAİ VE HUKUKİ TEDBİRLERİN ALINMASI ELZEMDİR”
Uluslararası hukukta ve anayasada ifadesini bulan hayat hakkı ilkesi çerçevesinde, kasıtlı ve hukuksuz şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemenin devletin yükümlülüğü olduğunun altını çizen Acar, “Devletin bu yükümlülük çerçevesinde suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bu doğrultuda eğitim çalışanlarına karşı eğitim-öğretim kamu hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir. Eğitim çalışanları, kendilerine yönelik şiddet olaylarına karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesini acilen talep etmekte ve beklemektedir” diye konuştu.
ÖĞRETMENLERDEN TBMM’YE ÇAĞRI
Başkan Acar, sözlerini şöyle tamamladı: “TBMM’de görev yapan milletvekillerimizin, uğradığımız saldırılardan duyduğumuz üzüntüyü görmesini, anlamasını ve sorunu çözmek üzere hareket geçmesini bekliyoruz. Eğitim hizmet kolunun yetkili sendikası olarak, eğitimcilerin çağrılarına artık sessiz kalınmamasını istiyor, gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması için TBMM’yi harekete geçmeye davet ediyoruz.”