Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünyanın birçok ülkesinde görülen korona virüsün bir alt varyantı JN.1'i, hızla yayılması sebebiyle “dikkate alınması gereken varyant” kategorisine aldı.
Yapılan bu açıklamalar yine insanların aklına maske, maske, mesafe ve aşıyı getirdi. Birçok insan, herkesin korkulu rüyası olan aşıyı olmadan kendince tedbir almaya çalışsa da ne kadar başarılı olduğu bilinmemektedir. İnsanların farklı düşüncelerle aşı olmaktan kaçmasının önüne geçmek ve insanlara faydalı olmak için yola çıkan 47 yıldır eczacılık yapan Nazif Kara ve Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, 2 yıldır üzerinde çalıştıkları burun spreyinin son faz aşamasına geldiğini söyledi. Araştırma, geliştirme aşamasını geçtiklerini belirten Kara ve Yeşilbağ, klinik faz çalışmalarında Sağlık Bakanlığı yetkililerinden destek beklediklerini söyledi.
Laboratuvar da gerekli işlemleri titizlikle yürüten ekip, son çalışmaları İhlas Haber Ajansı ile paylaştı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, “Kentsel hayatta insan temasları arttıkça, özellikle solunum yoluyla bulaşan hastalıkların bulaşma hızı ve görülme sıklığı artabiliyor. Özellikle pandemi döneminde bunu iyi bir şekilde pratiğe dökmüş olduk. Tüm vatandaşlarımız bunu özümsemiş oldu. Buradan doğan bir takım ihtiyaçlar var. İnsan, çevre ve hayvan etkileşiminin arttığı durumlarda hastalıkların görülme sıklığı ve çeşidi de artabiliyor. Bu da bazen pandemi şeklinde bazen daha hafif seyirli lokal epidemiler şeklinde ortaya çıkabiliyor.
Bu hastalıkların çok büyük bir bölümü de virüsler tarafından oluşturuluyor. Çok hızlı bulaşıyor. Bu hastalıklar için kullandığımız ilaçların bir takım istenen etkileri yanında, istenmeyen etkilileri de olabiliyor. Biz istenmeyen etkileri çok az olabilecek, fakat virüsü durdurabilecek henüz enfeksiyon başlamadan önce bunu oluşturabilecek bir ilaç geliştirmek için yola çıktık. Doğal içeriklere sahip bir ürün elde ettik. Bunun özellikle sitotoksisite deneyleri, herhangi bir zararlı etki oluşturma potansiyeli son derece düşük çıktı” dedi.
Virüs durdurma deneyleri yaptıklarında çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıktığını belirten Yeşilbağ, “Virüsün çoğalmasını yüzde 99,9 oranında durdurduğunu gördük. Bu çok çarpıcı verinin yanı sıra, virüsün hücreye girmesini de yüzde 99 oranında engellediğini gördük. Bu, enfeksiyon başlamadan vücudunuza yayılmadan durdurulduğu anlamına gelmektedir. Başka bir deneyde ise ortamda bulunan, vücuda girmeyen virüsü ne kadar durdurabiliyor diye baktık. Burada da yüzde 99,5 oranında başarılı olduk. Geliştirdiğimiz doğal içerikli yeni formülasyon hem ortamdaki virüsü durduruyor, hem vücuda girmesini yavaşlatıyor, hem de vücutta çoğalmasını engelleyen bir etki ortaya koyuyor. Bizim için klinik öncesi aşamaya gelmiş önemli bir ilaç adayını ortaya çıkarmış olduk” diye konuştu.
Bu ürünle ilgili laboratuvar deneyleri tamamlandığını ifade eden Yeşilbağ, “Hatta bu sonuçlarla ilgili patent başvurusu ve marka tescilini gerçekleştirdik. Şu anda patent sonucunu bekliyoruz. Ticarileştirme aşamasına gelmiş durumdayız. Tabi bu tür formüllerin etkin olması kadar, etkinliğini ne kadar süreyle koruduğu da çok değerliydi. Bu konuda da yaptığımız formülü, bir yıl süresince ortam sıcaklığında bıraktık. Formülasyonu tekrar test ettiğimizde, yine antiviral etkinlik gösterdiğini tespit ettik. Dolayısıyla bu ürünün etkinliğinin uzun süreli olduğunu da ortaya koymuş olduk. İlaç geliştirme, özellikle antiviral ilaçların geliştirilmesi çalışmalarının artık stratejik alan olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla yerli ilaç sanayinin bu alanda çalışmalar yapması yerli ve özgün formülasyonları değerlendirmesi ve ürüne dönüştürmesi son derece önemli görünüyor” dedi.
Burun spreyinin üretilmesi ve insanlara faydalı olması için gece gündüz çalıştığını belirten 47 yıllık eczacı Nazif Kara, “Pandemi döneminde kendimi sorumlu hissettim. Türkiye’de günde 300 kişinin hayatını kaybettiği bir dönemde, eczacı olarak ne yapabilirim diye düşündüm. Maske, mesafe ve hijyenin yetmediğini düşünerek, bir adım daha ileri gitmemiz gerektiğini düşündüm. Bazı formüller üzerinde çalıştım. Bunları da Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ ile paylaştım. Ekibiyle birlikte 2 yıldır, sabırla bunun üzerinde çalıştık. Güzel neticeler aldık. Biz en önemli faz olan araştırma, geliştirme ve preklinik aşamayı geçmiş bulunuyoruz. Sadece klinik dönem için faz çalışmalarında Sağlık Bakanlığı yetkililerinden destek bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Bunun bir aşı değil, antiviral burun spreyi olduğunu belirten Kara, “Virüsler özellikle burun, ağız ve gözden girmektedir. Gözler, kendini gözyaşı kimyasallarıyla her an temizlemektedir. Ancak burun ve ağızdan girecek virüsleri maske ile önlememiz her zaman mümkün değil. Nitekim maske kullanılmış olsa da yüzlerce ölüm gerçekleşti. Bizim antiviral spreyin yüzde 99 etkili olmasının sebebi ise, kimyada ve biyokimyada şelasyon denilen denatürasyon ve pH vardır. Bu tür kriterlerle güçlü bir şekilde biz virüsün bağlanma zincirini kırdık. Ürün antiviral ve koruyucu bir spreydir. Önemli olan bu virüsü kapıdayken burundan ve ağızdan geçmeden önlemektir. Kimyasal değil, tamamen doğal yollarla elde edilmiş bitkisel kökenlidir. Zararlı bir etkisi yoktur. Ruhsatlandırılıp kullanılması için Sağlık Bakanlığının sahip çıkıp faz aşamasının yapılması gerekiyor. Türkiye ve insanlık açısından bunun önemli bir buluş olduğunu düşünüyoruz. Özellikle biz korona virüs üzerine çalıştık. Ama benzer virüslerde de etkili olduğunu gördük. Varyant değiştirmiş olsa da biz bu zinciri kırdık. Bağlanmasını engelliyoruz” diye konuştu.
Antiviral burun spreyinin kullanma sıklığının 6 saat aralıkla olabileceği laboratuvar deneyleriyle de desteklendi.