Parçaların tamamının üretilemeyeceğine, bunun rantabl olamayacağına vurgu yapan Aybar, Türkiye'nin yerli otomobilden ziyade milli otomobili konuşması gerektiğini dile getirdi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bursa Şubesi tarafından düzenlenen ‘Otomotivin Dünü, Bugünü, Yarını’ konulu toplantıda sektörle ilgili değerlendirmelerde bulunan Renault Mais Genel Müdürü Aybar, otomotiv üretiminde Türkiye’nin önemli bir noktada olduğunu söyledi. Aybar, “Türkiye çok önemli bir noktada. Dünyanın 17’nci büyük üssü biliyorsunuz otomotiv üretimi olarak. Ciddi bir ihracat potansiyeli gerçekleştiriyor. En güzeli de Türkiye’de kurulu fabrikalar hangi markanın olursa olsun, dünyanın en iyi, hem verim olarak, hem niteliksel yani kalite olarak, hem de işgücü potansiyeli ve onun kalifikasyonu olarak en iyi yerlerinde. İşte bu da bizlere ayrıca büyük gurur veriyor.” diye konuştu.
Otomobiller arasındaki iletişimin hızla arttığına dikkat çeken Aybar, şöyle devam etti:
“Hızlı gelişen bir teknolojik ortam içinde devam ediyoruz. Peki, bunlardan otomotiv sektörü nasıl etkilenecek? Otomobillerimizde bir kere şunu görüyoruz; otomobillerimiz birçok yerde sinyal alıyor, birbirleriyle konuşuyor, yetmiyor bir takım engellerle haberleşiyorlar. Yani bir iletişim var. Otomobiller birbirleriyle konuşuyor. Ve bu konuşma giderek çok daha fazla artacak. Bu iş artık geleceğimiz. Artık otomobiller birbirleriyle haberleşecekler. "
Haberleşmenin, kişilerin inisiyatifi dışında ve çok yoğun şekilde gerçekleşeceğini belirten Aybar, bu alandaki tahminlerin, 2018 yılında çeşit olarak otomobillerin yüzde 10’unun, 2027 yılında da özellikle gelişmiş ülkeler bazında neredeyse otomobillerin tamamının birbirleriyle ve tamamen konuşacağının öngörüldüğünü ifade etti.
Aybar, haberleşme ve iletişim anlamındaki bu gelişmelerin, yeni iş modellerinin doğmasına vesile olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
“Çünkü artık bir gerçeğe doğru gidiyoruz. Bunu genç nesilde de dünyada çok net gözlemlemek mümkün. Yapılan bir analiz ortaya koydu ki geçen sene, eğer yaş ortalaması 25’in altında ise bu insanların bu gençlerin otomobil ehliyeti alma yaşında olsalar dahi otomobil alma istekleri yüzde 46’ya kadar indi. Yani ben otomobil sahibi olmak istemiyorum diyor gençlik artık. Ne olacak? İhtiyacım olduğu zaman alırım, kullanırım, götürürüm nerede bırakacaksam bırakırım diyor. Dolayısıyla bu da bizler için çok yakın bir gelecekte yeni iş modelleri anlamına geliyor. Otomobilleri paylaşmak diye bir kavram gelişiyor. Bir günde bir aracı birden fazla kişinin kullanması. Bu tamamen elektronik destekle oluyor. Bildiğimiz elektronik kartla aracın yanına gidiyoruz, araç müsaitse yanındaki kutuya kartı okutuyoruz, onun anahtarını alıyorsunuz ya da bunların çoğu elektriklidir, bunun prizini boşa çıkartıyorsunuz, fişi araca sokuyorsunuz. Aracı alıyorsunuz gideceğiniz yere kadar gidiyorsunuz, o civarda benzer bir otoparka bırakarak, kartı okutuyorsunuz ve kartın üzerindeki ödemeyi durduruyorsunuz. Bunlar o kadar yaygınlaşmış ki geçtiğimiz ay Paris’teyken tam 4 bin civarında bu tür araçların olduğunu gördüm. Millet taksiyi bırakmış neredeyse. Artık bu noktada herkes. “
"YÜZDE 100 YERLİ KOMPONENT KULLANILAMAZ"
İbrahim Aybar, Bursa’da üretilen araçlarda kullanılan yerli komponent oranı ile yerli otomobil konusunda hakkında da açıklamalarda bulundu. Renault’un Bursa’daki fabrikasında üretilen araçlarda kullanılan komponentlerin yüzde 50’sinden fazlasının yerli olduğuna dikkat çeken Aybar, şu bilgileri verdi:
“Şundan çok iyi emin olun, eğer bir marka bir ülkede üretim yapıyorsa özellikle o ülkede satışı yoğun yapabilmek birinci önceliktir. İkincisi de olabildiğince o ülkenin kaynaklarından, yerli komponentlerle üretilmiş otomobilleri üretebilmektir. Çünkü burada ciddi maliyet avantajları da olabiliyor. Bizim ülkemizin de ilave bir avantajı, kalitede ciddin dünyanın en önündeyiz artık. Dolayısıyla Türkiye’de üretilen otomobillerin içinde çok daha fazla yerli komponent olması özellikle üretim yapan markaların işine gelmekte. Bu da yerli üretimin yerli katkısını çok daha yukarıya çeken bir itici faktör. Bu anlamda regülasyon da bunu destekliyor. Resmi satışı yapabilmek için imalatın içinde yüzde 50’den fazla yerlilik oranı lazım. Tüm bunları birleştirdiğinizde bizim ülkemizde ürettiğimiz otomobillerdeki yerlilik oranı yüzde 50’den fazladır. Bu, otomobilden otomobile de değişiklik gösteriyor. Ciddi bir yerlilik oranı yakalamış durumdayız. Hedef olabildikçe yukarıya gitmektir. Bu genelde yüzde 100’e gitmiyor. Gitmesi de anlamlı olmuyor. Dünyada entegre bir otomotiv sektörü var. Onun için yüzde 100 olmaz.”
"YERLİ DEĞİL, MİLLİ OTOMOBİL"
“Hepimiz yerli üretiyoruz ama milli değil” diyen İbrahim Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milli diyeceğim ben, yerli değil. Hepimiz yerli üretiyoruz ama milli değil. Çünkü neden? Çünkü bu otomobillerin dizaynı bizim değil. Bunların dizaynı bu markalara ait bu markalar bu dizaynları çeşitli ülkelerde üreterek hayata geçiriyorlar. Biz, bu aracın dizayn edilmiş resmini alıyoruz, bu resim aynen bizim ülkemizde, bizler tarafından üretiliyor. O dizaynın tüm hakları markaya ait; bize değil. O otomobilin dizaynında yapılacak değişikliğe marka karar veriyor, hangi ülkede üretileceğine marka karar veriyor, fiyatını ve nerede pazarlayacağına marka kararlaştırıyor. İşte böyle olunca yerli otomobil diyebiliyoruz; milli diyemiyoruz. Burada kast edilen tamamen dizaynının bize ait olması. Yani işin fikri ve sınai mülkiyet hakkının elimizde olması. Dizayn kararını, üretim kararını, üretim adedini, aracın ismini, aracın nerelerde pazarlanacağını, fiyatını ve her şeyi bizim kararlaştırmamız, yoksa içine konan her parçanın yerli üretimi değil. Şimdi böyle yapabilirsek milli otomobilden bahsedebiliriz. Şu anda yapılmak istenen de o. Bir yerden bir platform alındı, hakları alındı, tamamen üzerindeki dizayn bizim kararımıza göre yapılacak ve o şekilde de üretilecek. Düşünce bu. İşte böyle olunca yüzde 100 milliden bahsedebiliriz. Dediğim gibi milli olması için Türkiye’de üretiliyor olması şart değil.”
Bursa
Bursa millli otomobile gözünü dikti
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Türkiye'nin otomotiv sektöründe önemli bir konumda olduğunu belirtti. Aybar, sektörde faaliyet yürüten bütün firmaların otomobil parçalarının yüzde 50'den fazlasını Türkiye'de ürettiğine işaret etti.