Kestane ağaçlarının gelişimini ve verimini etkileyen gal arısı ilk kez 1941 yılında Çin’de görüldü. Bu zararlı daha sonra Japonya’ya ve ardından İtalya’ya sıçradı. Türkiye’de ise ilk kez 2014 yılında tespit edildi. Tespit edilmesinin ardından Orman ve Su İşleri Bakanlığı İtalya ile işbirliğine gitti ve oradan bu zararlının düşmanı olan böceklerin anaçlarından getirerek Yalova’da kurulan biyolojik mücadele laboratuvarında üretime başlandı. Bu laboratuvarda üretilen Parazitoit Torymus Sinensis faydalısı bölgedeki ormanlara salınmaya başlandı. Bakanlık 2015 yılında 4 bin 500, 2016 yılında da 4 bin 224 adet faydalı böceği ormana bıraktı.
GAL ARISI İLK KEZ 2014 YILINDA YALOVA’DA GÖRÜLDÜ
Türkiye’de ilk defa 2014’ün Nisan ayında Yalova’daki kestane ormanlarında görülen Kestane Gal Arısı, kestanede verim düşüklüğüne sebep olan zararlı bir böcek olarak biliniyor. Görüldüğü ülkelerde 5 ile 10 yıl süresince kestane ormanlarına zarar veren ve üründe verimi düşürdüğü tespit edilen bu zararlılar, ağaçların kurumasına sebep olmuyor. Çelik, aşı kalemi, fidan gibi çoğaltım materyallerinin taşınması ile bölgeler arası yayılışını önlemek maksadıyla karantina tedbirleri uygulanıyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı bir yandan bu zararlılarla mücadele ederken diğer yandan da ülke çapında yayılmasını önlemek için bazı uygulamalarda bulunuyor. Konu ile alakalı bütün kurum ve kuruluşları bilgilendiren Bakanlık, aşı kalemi, çelik, fidan gibi materyallerin taşınmasını durdurdu. Geçtiğimiz yıl araştırma kurumları ve üniversitelerin katılımı ile bir çalıştay düzenleyen Bakanlık, yöre halkını ve bu alanda üretim yapan çiftçileri de bilgilendirme toplantıları düzenliyor. Bu bilgilendirme toplantılarında dağıtılmak üzere yazılı ve görsel materyaller kullanırlarken, ormanlara da uyarıcı levhalar asılıyor.
"BU ZARARLILARA KARŞI KESTANE ORMANLARIMIZI KORUYACAĞIZ"
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, bu kestane zararlılarının Türkiye’de tespit edildiği andan itibaren harekete geçtiklerini ifade ederek şunları söyledi:
“Mekanik ve biyoteknik mücadelesi çok mümkün olmayan bu zararlıyla kimyasal mücadele metotları ile baş etmek kısmen mümkün görünse de biz tabiata dost biyolojik mücadele stratejisi gereği bu metotları tercih etmedik. Tabii yaşama zarar vermemek adına bu zararlılara karşı biyolojik mücadele yöntemini uygulamayı seçtik. Aynı zamanda bu hususla ilgili hem kurum ve kuruluşlarımızı hem de bu işle uğraşan çiftçilerimizi bilgilendirme çalışmalarına başladık. Mücadelemizi kararlılıkla sürdürerek bu zararlılara karşı kestane ormanlarımızı koruyacağız.”
İHA