2009 yılında New York Kitap Festivali’nde maneviyat ödülü kazanan, dünyaca ünlü Amazon kitap sitesinde uzun süre çok satanlar listesinde kalan “Fakr’a Övgü-Sahneden Secdeye Yolculuk” isimli kitabından alıntılarla ilahi aşkı anlatan tasavvuf yazarı Rabia Christine Brodbeck, İsviçreli bir ailenin ikinci ve son çocuğu olarak gözlerini dünyaya açtığını söyledi. Sekiz yaşında bale eğitimi almaya başlayan ve 36 yaşına geldiğinde dünyanın en önemli balerinlerinden biri olarak kabul edilen Brodbeck, performans gösterileri için gittiği ABD’nin New York şehrinde tasavvuf sohbeti yapılan bir mescidin hayatını tamamen değiştirdiğini ve böylece kendisinin de İslam ile tanıştığını ifade etti. Yolda yürürken karşılaştığı Türk mescidi ve o mescidin girişinde yazan “Varlık hiçlikle başlar” yazısı ile ikinci hayatının kapısını araladığını belirten Brodbeck, büyük bir Mevlana hayranı olduğunu ifade etti.
“DİNİMİ YAŞAMAK İÇİN İSTANBUL’A YERLEŞTİM”
Brodbeck, New York’ta Müslüman olmasına vesile olan o günü ise şöyle anlattı: ‘Öncelikle söylemem gerekiyor ki Hazreti Mevlana büyük bir şahsiyet ve dünya için önemli. Zaten Müslüman olmamda tasavvufun büyük katkısı var. Gelelim bugünlere nasıl ulaştığıma. Müslüman olmadan önce New York’ta Müslüman Türklere ait mescitte, kürsüdeki hoca, insan-ı kâmil olmayı anlatıyordu. Anlatılanlardan çok mescidin atmosferinden etkilendim. Bir yıl boyunca İslam’ı araştırdım ve nihayet Müslüman oldum. Çok sevdiğim baleyi, alkışları, arkadaşlarımı, dahası ailemi ve gösterişli hayatımı geride bırakıp ardıma bile bakmadan seçtiğim dini yaşamak için 1992’de İstanbul’a yerleştim. Rabia adını aldım ve Müslüman olarak hayatımda yeni bir sayfa açtım. Yani uzun lafın kısası yeniden doğdum. New York’taki mescitte müthiş bir şey vardı. Göremediğim, ancak hissettiğim bir güç beni çok etkiledi. Allah bana hidayet verdi ve uyuduğum uykudan uyandırdı.”
İslam’ın nuruyla aydınlanan o günden sonra Müslüman olan ve Rabia ön adını alan Christine Brodbeck, yeni hayat tarzına intibak edip yeni bir yuva kurmakta zorlandığını, ancak hayatlarına geleneklerini değil, İslam dininin emirlerini yerleştirerek kültür farkını aşmayı başardığını dile getirdi. Türkiye’de İslam diniyle geleneklerin iç içe girdiğini belirten Brodbeck, insanların dini hayatın dışında bırakmalarına anlam veremediğini ifade ederek, “Müslüman olmasaydım evlenmezdim. Çünkü aile olmanın manasını bilmiyordum. Din aile hayatının temelinde olmalıdır. Allah Kur’an’da bize her şeyi anlatıyor aslında. Eşim de ben de kendi kültürümüze ait kuralları evimize sokmadık. Bu yüzden fazla çatışma yaşamadık. İlk yıllarda sıkıntılar yaşandı, ancak onlara da dinimizin emrettiği ölçülerde çözüm bulduk” ifadelerini kullandı.
Sadece Müslümanlığı benimsemekle kalmayıp İbn Arabî, Abdülkadir Geylani, Mevlana, Beyazıd-ı Bestami gibi büyük velilerin kılavuzluğunda ilahi aşkla beslendiğini ifade eden Rabia C. Brodbeck, “Mevlana’nın şiirleri var, ilahi aşka susuzluğu dile getiren... Onlar üzerine çalışmalar var, ona hayran oluyorlar, ama bir mistik gibi. Muhyiddin Arabî’yi de aynı şekilde analiz etmeyi seviyoruz ya, bilimi, mantık yürütmeyi… İslam’a bağlamadan mistik bir yol olarak anlatılınca batı insanı onu seviyor, ama bağlanmaya gelince bir "ama..." var. Amel eksik, bazı sorunlar var. Birde bazı tasavvuf cemaatleri var, batıda yaygın. Ama onlar da kostüme çok önem veriyor. “Biz dervişiz” diye ellerinde değnekler filan… İslam gösteri değildir. İslam samimiyet dinidir” diye konuştu.
Programın sonunda okurları ile sohbet edip kitaplarını imzalayan Brodbeck’e Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Bakan tarafından adına dikilen çınar fidanının sertifikası takdim edildi
(İHA)
Bursa
Bursa'da sahneden secdeye yolculuk
Büyükşehir Belediyesi’nin davetlisi olarak geldiği Bursa’da Kültür A.Ş. ve Hanımlar Kültür ve Dayanışma Derneği (HAKÜDAD) tarafından İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Kültürden İrfana” programına konuk olan Rabia Christine Brodbeck, nasıl Müslüman olduğunu ve İslam’ı seçtikten sonra yaşadıklarını anlattı.