Müzenin sorumluluğunu da yürüten Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Uğurtaş , yaptığı açıklamada, Ege Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra 1986'da Bursa'ya geldiğini ve o tarihten itibaren zoolojiyle uğraştığını söyledi.
Çalışmalarında ve tezlerde kullandığı hayvan örneklerini biriktirdiğini belirten Uğurtaş, ellerine geçen her gruptan hayvan ölüsünün iskeletini veya derisini imkanlar dahilinde sergilemeye çalıştıklarını anlattı.
Uğurtaş, bunun bir merak işi olduğunu, gelecek kuşakların hayvanları daha iyi tanıması amacıyla biriktirdiği yaklaşık 2 bin 500 örneği, Biyoloji Bölümündeki 145 metrekarelik alanda sergilediğini ifade etti.
Müzenin bir günde oluşturulmadığını aktaran Uğurtaş, "Yaklaşık 30 yıllık bir süreç sonucunda biriktirilmiş hayvanlar burada sergileniyor. 2014'te bu alanı dizayn etme imkanı bulduk. Elimize geçen hayvanları ve araştırmalar sonucunda topladığımız kurbağa ve sürüngenleri burada sergiliyoruz. Şehirler arası yolculuk yaparken sabah erken çıkmayı tercih ederim çünkü gece araç çarpmış veya başka sebeplerden ölmüş hayvanlar yolda denk gelirse onları arabaya alırım. Daha sonra üniversiteye getiririm ve gerekli işlemlere başlarız. Çoğu hayvanı böyle bulurum. Büyük hayvan olursa onu getirme imkanlarını araştırırım" diye konuştu.
SİRKTE TELEF OLAN PİTONUN İSKELETİ VE DERİSİ
Uğurtaş, müzede doldurulmuş küçük ve büyük hayvanlar bulunduğunu belirtti.
Ziyaretçilerin, ilgisini çeken ve dışarıda göremediği hayvanların orijinallerini burada tanıyabildiğini dile getiren Uğurtaş, şöyle devam etti:
"Dokunmak yasak olsa da fotoğraf çektirme imkanı bulabiliyor. Hayvanları doğada öldürüp de buraya getirmiyoruz. Telef olan hayvanları değerlendiriyoruz. Trafik kazası sonucunda, hayvanat bahçesinde, evlerde vatandaşların beslediği veya Veteriner Fakültesine getirilip ölmüş hayvanları doldurup müzede sergiliyoruz. Sirkte ölüp de bize ulaştırılan hayvanlar da oluyor. Biz de onları tahnit edip müzede sergiliyoruz. Mesela, sirkte telef olan piton yılanının hem iskeletini hem de derisini burada sergiliyoruz. Doğada avlayıp bir yıl içinde çok sayıda hayvanı burada sergileme imkanı olabilir ama buna karşıyız. O yüzden bu bir süreç işi."
Sergilenen hayvan sayısının gün geçtikçe arttığını vurgulayan Uğurtaş, İstanbul ve Aydın gibi illerdeki bazı üniversitelerde de zooloji müzesi bulunduğunu hatırlattı. O müzelerde de bu şekilde toplanan hayvanların sergilendiğine değinen Uğurtaş, "UÜ'deki Zooloji Müzesi, görsellik bakımından biraz daha ön plana çıkıyor" ifadesini kullandı.
ARAÇ ÇARPMASI SONUCU TELEF OLAN GEYİK
İlk ve orta okul ile lise öğrencilerinin randevu sistemiyle müzeyi gezebildiğini söyleyen Uğurtaş, müzeyi ziyarete gelen grupları yalnız bırakmadıklarını anlattı.
Müzenin sadece bakıp gezilecek bir yer olmadığını dile getiren Uğurtaş, şunları kaydetti:
"Müzeye gelen öğrenciler hayvanlar hakkında bilgi ediniyor. Burada sergilenenler arasında kesinlikle avlanan hayvan yok. Mesela burada sergilenen geyik, araç çarpması sonucu telef olmuş bir hayvandı. Bilecik'ten geldi bize. Boz ayımız var. O da Yalova'da trafik kazası sonucu telef olan bir hayvan. Çalışmalarımız neticesinde şu anda müzede sergilenebilir hale geldi."