Son yıllarda tahmin edilenden daha da yaygın görülen ve hayat kalitesini düşüren skolyoz, erken tespit edildiğinde kontrol altına alınabiliyor. Çocuklarda çok sık rastlanan skolyozda ebeveynler en çok ‘ipli skolyoz’ tedavi yöntemini merak ederken; tedavi sonrasında çocuklar kısa sürede normal hayatlarına geri dönebiliyor. Doç. Dr. Mehmet Çetinkaya, skolyoz ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Skolyozun toplumda tahmin edilenden daha yaygın görülen bir omurga eğriliği olduğunu söyleyen Medicana International İstanbul Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mehmet Çetinkaya, “Skolyoz, birçok sebebe bağlı olabilir. En sık görülen tipi sebebi ortaya koyulamayan “Adölesan İdiyopatik Skolyoz” (AIS) olarak isimlendirdiğimiz tiptir. Bu tip skolyozlar genellikle daha selim seyirli olurlar ve tedavi süreçleri nispeten çok daha sorunsuz seyreder. İdiyopatik Skolyoz her yaşta ortaya çıkabilir. 10 yaşından sonra ortaya çıkanlara adölesan tip idiyopatik Skolyoz adı verilir. AIS, omurganın kendi etrafında dönmeye başlamasıyla tetiklenen üç boyutlu bir deformitedir. Karşıdan bakıldığında çocuğun gövdesinde S biçimli bir deformite, yani eğrilik oluşturur. Hastaların omuzlarında seviye farkı, sırtta, göğüste ve kaburga alt köşelerinde bir tarafta kabarıklık, bel çukurunda asimetri gibi bulgularla anlaşılır. Kesin tanısı tüm omurganın röntgen filmiyle görüntülenmesi ile koyulabilir” dedi. “Bazı skolyoz tipleri fizyoterapiyle kontrol altına alınabiliyor”
Skolyoz eğriliklerinin çok küçük bir kısmının cerrahi gerektirdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Mehmet Çetinkaya, şöyle devam etti:
“Skolyozun bir kısmı özellikle de erken teşhis edildiğinde, korse ve skolyoz spesifik fizyoterapi egzersizleri tedavileri ile kontrol altına alınabilir. Yapılan çalışmalar bu egzersizlerin ve iyi yapılmış bir korsenin skolyozun ilerlemesini durdurmada, yavaşlatmada, hatta bazen eğrilik miktarını azaltmada etkili olduğunu göstermiştir. Korse tedavisi alan hastaların spesifik egzersizlere devam etmesi veya sportif aktivitelerden uzak kalmaması çok önemlidir. Bazı durumlarda korse ve egzersiz tedavisi ne kadar iyi olursa olsun, eğrilikler ilerlemeye eğilimli olabilmekte veya hasta uyumsuzluğu olmakta ve skolyoz deformitesi istenmeyen bir seyir gösterebilmektedir. Bu sebeplerle kontrol altına alınamadığı takdirde veya çok ilerlediğinde ise son seçenek olarak cerrahi tedavi yöntemine geçilir. Cerrahi tedavi yöntemi olarak da mümkünse füzyonsuz, yani omurların birbirine kaynatılmadan ve hareketinin mümkün mertebe korunduğu, bu sayede hastanın fiziksel aktivitesinin mümkün olan en az miktarda etkilendiği yöntemler ilk sıra tedavi seçenekleridir. İpli skolyoz büyümesi devam eden çocuklara uygulanıyor
Günümüzde kabul edilen altın standart tedavi yöntemi füzyonlu ameliyatlar olsa da, artık dünyanın ileri gelen tüm merkezlerinde uygun hastalarda ipli skolyoz yöntemi giderek daha sık kullanılmaya başlanmıştır. İpli skolyoz tedavisi genellikle büyümesi devam eden çocuklara uygulanır. Bu yöntemde omurga sırt kısmından değil, göğüs duvarı yan tarafından açılan küçük açıklıklardan yerleştirilen kamera ve özel aletler yardımıyla yapılır. Omurlar birbirine yüksek teknoloji ile üretilmiş özel bir ip yardımıyla gerdirilerek omurga eğriliği düzeltilir. Omurlar arasındaki hareket korunmuş olur. Son dönemde giderek yaygınlaşan bu teknik dünyanın bazı önemli omurga sağlığı merkezlerinde büyümesini tamamlamış hastalarda da uygulanmaya ve ümit verici sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Normal hayata kısa sürede dönülebiliyor
İşlem sonrası dönemde çocuklar normal hayatlarına çok daha kısa zamanda dönerler. Sportif aktivitelerine de hemen hemen tamamen benzer performans ile devam edebilirler. Belirli aralıklarla yapılan kontroller ile omurga deformitesi izlenerek nasıl davrandığı mutlaka takip edilir. Skolyoz tedavisi konusunda ailelerin oldukça seçici olması gerekir. Tedavi yapılan yerin bir ileri omurga merkezi olması önemlidir. Bu merkezlerde hastalar, deneyimli ve uluslararası omurga hastalıkları eğitimi almış omurga sağlığı uzmanları tarafından detaylı bir şekilde muayene edildikten ve değerlendirildikten sonra tedaviye alınır. Multidisipliner bir çalışma daha uygun olacaktır. Bu merkezlerde Aile ve hasta, hastalık hakkında en ince teferruatına kadar mutlaka bilgilendirilir. Gerektiğinde tedavi süreçleri boyunca, bazen de öncesi ve sonrasında, psikiyatri uzmanı yardımı alınır.”