Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde korona virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin cenazesini yıkamakla görevli cami imamı korona virüse yakalanarak hayatını kaybetti. Ailenin ihmal olduğunu iddia etmesi üzerine Siverek Kaymakamlığı harekete geçti. Siverek Kaymakamlığı yaptığı yazılı açıklamada ailenin iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirtirken, Diyanet İşleri Başkanlığı da soruşturma başlattı.
Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Burçaklık kırsal Mahallesi’nde 2 yıldır imam olarak görev yapan 44 yaşındaki Osman Çilenti, korona virüs nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşların cenazelerini yıkamak için 10 meslektaşıyla birlikte görevlendirildi. Nisan ayından beri korona virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin cenazelerini yıkayan Çilenti, önceki hafta rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Covid-19 testi pozitif çıkan Çilenti, tedavi gördüğü hastanede 21 Ağustos’ta hayatını kaybetti. Sosyal medya üzerinde paylaşım yapan imamın ailesi, ölümünde ihmal olduğunu iddia etti. İddialar üzerine harekete geçen Diyanet İşleri Başkanlığı, konu hakkında idari soruşturma başlattı. Siverek Kaymakamlığı da yazılı bir açıklama yaparak, ailenin iddialarının gerçeği yansıtmadığını dile getirdi.
Osman Çilenti’nin eşi Rahime Çilenti, eşinin ölümünde ihmal olduğunu iddia ederek, suçluların cezalandırılmasını talep etti. Rahime Çilenti, "Eşim ilçeye bağlı Burçaklık kırsal Mahallesi’nde görev yapmaktaydı. Eşim vefat etmeden 12 gün önce Covid’li bir cenazeyi yıkadı. Müftülük tarafından galiba 15 imam görevlendirilmiş, eşim diğer imamlardan merkezden çok daha fazla uzaklıkta görevdeydi" dedi.
"Eşime hiçbir eğitim verilmeden Covid-19 cenazeyi yıkattılar"
Rahime Çilenti, eşinin hiçbir eğitim almadan Covid-19 hastalarının cenazelerini yıkamada görevlendirildiğini iddia ederek, "Eşim hiçbir eğitim almadan görevlendirildi ve eksik teçhizatlarla Covid’li cenazeleri yıkamak zorunda bırakıldı. Eve geldiği zaman da bunu dile getirdi. Tüm çamaşırlarını çıkarıp çamaşır makinesine attı ve bizi de bu konuda uyardı. Eşim koronalıyı yıkadıktan sonra 14 gün karantina uygulaması gerekirken, eşime bu imkanı vermediler. Hatta eşim ateşli olduğu gün, tekrar aranarak başka bir cenazeyi yıkamasını istediler. Eşim o zaman halen test yapmamıştı, yeni yeni belirtileri çıkmıştı. Telefondaki kişi eşime imamları aradıklarını ama kimsenin cevap vermediğini, yalnız kendisinin cevap verdiğini söyledi. Eşim de ateşi olduğunu ama yine de kimseyi bulmadıkları taktirde yine gelebileceğini söyledi. O esnada ben hayır dedim, asla gitmene izin vermem dedim. Bana ’Görevlendirilmişim’ dedi. Bende ’Hiçbir eğitim ve teçhizat verilmeden mi görevlendirildin’ dedim. Daha sonra eşim kötü olmaya başladı. Cuma günü hastaneye götürdük, iğne yapıp geri gönderdiler. 2 gün geçti yine kötüleşti, bende eşime test yaptır, yapmıyorlarsa da ısrar et dedim. Hastaneye yine gittik test yapıldı, testten 2 gün sonra eşimin tahlilleri pozitif çıktı" şeklinde konuştu.
Çilenti, eşinin tahlillerinin pozitif çıktığını, müftülüğün ise bu tahlilleri elden istediğini iddia ederek, ”Müftülükteki kişiler eşimi arayarak, tahlilleri elden teslim edilmesi gerektiğini söylediler, eşim hem kendisinin ve hem de ailesinin karantinada olduğunu söyledi. Onlar ise, hayır hastaneye gidip o belgeleri alıp bize teslim etmen gerek dediler. Daha sonra bunu yalnız bize yapmadıklarını, herkese yaptıklarını öğrendik. Eşim yatakta ateşler içindeyken, daha önceki aydan kalma tutanak istediler, eşim halsizim konuşamıyorum dediği halde, ’Sen bize söyle biz yazarız ve imzalatırız’ dediler. Savunmasını o şekilde aldılar, ateşler içinde kıvranırken, 12-13 dakika savunmasını öyle aldılar. Daha sonra murakıp ve şoför kağıdı aşağıdan asansörle gönderdi, eşim de imzalayıp yine asansörle aşağı yolladık. Yani eşimin kalemi tutacak gücü yok, eşime onu imzalattılar, o savunmayı aldılar. Eşim adam mı öldürmüştü o halde savunması alındı. İyileşmesini bekleselerdi, görevden atıyorlarsa yine atsalardı. Ne yapabilirlerdi yani, bu kadar canımızı acıtabilirler miydi. Hiç olmazsa eşim yanımızda olurdu. Ekmeğimiz suyumuz olmasaydı ama eşim yanımda olurdu, eşinin ve çocuklarının yanında olurdu. Ben buradaki ihmalkarlıkların araştırılmasını istiyorum. Hiçbir teçhizat ve eğitim verilmeden bu insanların Covid’li cenazeleri nasıl yıkayabileceklerini soruyorum. Bu 15 kişi neye göre seçildi. Neye göre o 15 kişi seçildi, onu soruyorum. Ben bunların araştırılmasını istiyorum. Burada ihmali olan kim varsa, üst üst üst nereye kadar gidiyorsa, bu sorumluluk kimlerin elindeyse bunlar ya görevlerini yapamıyorsa istifa etsinler. Eşimin ölümünde de ihmal kimdeyse kabul etsinler ve cezalarını çeksinler. Eşim görevi başında vefat etti, bunun için yetkililerden eşimin şehit sayılmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.
Siverek Kaymakamlığı tarafından yapılan açıklamada ise, "İlçemiz Müftülüğü emrinde imam hatip olarak görev yapmakta iken hayatını kaybeden mesai arkadaşımız Osman Çilenti’nin vefatı ile ilgili çeşitli basın yayın organlarında yer alan iddialara ilişkin kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. İlimizde pandemi ile mücadele, hazırlanan pandemi planı çerçevesinde görev verilen bütün kamu kurum ve kuruluşların imkan ve personelleri aracılığıyla yürütülmektedir. Sağlık personelinin tamamının yanında jandarma, polis, öğretmen, mühendis, zabıta, muhtar ve bir çok kamu ve meslek kuruluş personeli, pandemi kurullarınca alınan kararlar doğrultusunda yapılan planlamaya uygun bir şekilde, kişisel koruma tedbirlerine de riayet ederek filyasyon, izolasyon ve alan denetimleri ile benzer çalışmalarda görev ifa etmektedir. Bazı basın ve yayın organlarında yer alan Merhum imam hatibimiz Osman Çilenti’nin cezalandırmaya yönelik görevlendirildiği iddiası asılsız olup, Covid-19 nedeniyle vefat eden vatandaşlarımızın dini vecibelerinin yerine getirilmesi ve cenazelerinin yıkanması amacıyla Nisan ayından bu yana bu amaçla görevlendirilen 10 kişilik imam hatip grubu içinde yer almaktaydı. Vefat eden vatandaşlarımızın dini vecibeleri gereği yıkanması hizmeti İlçemiz Devlet Hastanesinde yapılmakta olup, yıkama hizmetinde görevli bütün personellere gerekli koruyucu ekipman sağlanmıştır. Merhumun Covid-19’a ne zaman ve ne şekilde yakalandığını tespit etme imkanı bulunmamakla birlikte, vefat olayında ihmal bulunduğu, savunmasının alınması, merkeze çekilme talebinin kabul edilmemesi gibi iddialara ilişkin başlatılan idari soruşturma devam etmektedir. Değerli mesai arkadaşımız merhum Osman Çilenti’ye Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz” denildi.
Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Burçaklık kırsal Mahallesi’nde 2 yıldır imam olarak görev yapan 44 yaşındaki Osman Çilenti, korona virüs nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşların cenazelerini yıkamak için 10 meslektaşıyla birlikte görevlendirildi. Nisan ayından beri korona virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin cenazelerini yıkayan Çilenti, önceki hafta rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Covid-19 testi pozitif çıkan Çilenti, tedavi gördüğü hastanede 21 Ağustos’ta hayatını kaybetti. Sosyal medya üzerinde paylaşım yapan imamın ailesi, ölümünde ihmal olduğunu iddia etti. İddialar üzerine harekete geçen Diyanet İşleri Başkanlığı, konu hakkında idari soruşturma başlattı. Siverek Kaymakamlığı da yazılı bir açıklama yaparak, ailenin iddialarının gerçeği yansıtmadığını dile getirdi.
Osman Çilenti’nin eşi Rahime Çilenti, eşinin ölümünde ihmal olduğunu iddia ederek, suçluların cezalandırılmasını talep etti. Rahime Çilenti, "Eşim ilçeye bağlı Burçaklık kırsal Mahallesi’nde görev yapmaktaydı. Eşim vefat etmeden 12 gün önce Covid’li bir cenazeyi yıkadı. Müftülük tarafından galiba 15 imam görevlendirilmiş, eşim diğer imamlardan merkezden çok daha fazla uzaklıkta görevdeydi" dedi.
"Eşime hiçbir eğitim verilmeden Covid-19 cenazeyi yıkattılar"
Rahime Çilenti, eşinin hiçbir eğitim almadan Covid-19 hastalarının cenazelerini yıkamada görevlendirildiğini iddia ederek, "Eşim hiçbir eğitim almadan görevlendirildi ve eksik teçhizatlarla Covid’li cenazeleri yıkamak zorunda bırakıldı. Eve geldiği zaman da bunu dile getirdi. Tüm çamaşırlarını çıkarıp çamaşır makinesine attı ve bizi de bu konuda uyardı. Eşim koronalıyı yıkadıktan sonra 14 gün karantina uygulaması gerekirken, eşime bu imkanı vermediler. Hatta eşim ateşli olduğu gün, tekrar aranarak başka bir cenazeyi yıkamasını istediler. Eşim o zaman halen test yapmamıştı, yeni yeni belirtileri çıkmıştı. Telefondaki kişi eşime imamları aradıklarını ama kimsenin cevap vermediğini, yalnız kendisinin cevap verdiğini söyledi. Eşim de ateşi olduğunu ama yine de kimseyi bulmadıkları taktirde yine gelebileceğini söyledi. O esnada ben hayır dedim, asla gitmene izin vermem dedim. Bana ’Görevlendirilmişim’ dedi. Bende ’Hiçbir eğitim ve teçhizat verilmeden mi görevlendirildin’ dedim. Daha sonra eşim kötü olmaya başladı. Cuma günü hastaneye götürdük, iğne yapıp geri gönderdiler. 2 gün geçti yine kötüleşti, bende eşime test yaptır, yapmıyorlarsa da ısrar et dedim. Hastaneye yine gittik test yapıldı, testten 2 gün sonra eşimin tahlilleri pozitif çıktı" şeklinde konuştu.
Çilenti, eşinin tahlillerinin pozitif çıktığını, müftülüğün ise bu tahlilleri elden istediğini iddia ederek, ”Müftülükteki kişiler eşimi arayarak, tahlilleri elden teslim edilmesi gerektiğini söylediler, eşim hem kendisinin ve hem de ailesinin karantinada olduğunu söyledi. Onlar ise, hayır hastaneye gidip o belgeleri alıp bize teslim etmen gerek dediler. Daha sonra bunu yalnız bize yapmadıklarını, herkese yaptıklarını öğrendik. Eşim yatakta ateşler içindeyken, daha önceki aydan kalma tutanak istediler, eşim halsizim konuşamıyorum dediği halde, ’Sen bize söyle biz yazarız ve imzalatırız’ dediler. Savunmasını o şekilde aldılar, ateşler içinde kıvranırken, 12-13 dakika savunmasını öyle aldılar. Daha sonra murakıp ve şoför kağıdı aşağıdan asansörle gönderdi, eşim de imzalayıp yine asansörle aşağı yolladık. Yani eşimin kalemi tutacak gücü yok, eşime onu imzalattılar, o savunmayı aldılar. Eşim adam mı öldürmüştü o halde savunması alındı. İyileşmesini bekleselerdi, görevden atıyorlarsa yine atsalardı. Ne yapabilirlerdi yani, bu kadar canımızı acıtabilirler miydi. Hiç olmazsa eşim yanımızda olurdu. Ekmeğimiz suyumuz olmasaydı ama eşim yanımda olurdu, eşinin ve çocuklarının yanında olurdu. Ben buradaki ihmalkarlıkların araştırılmasını istiyorum. Hiçbir teçhizat ve eğitim verilmeden bu insanların Covid’li cenazeleri nasıl yıkayabileceklerini soruyorum. Bu 15 kişi neye göre seçildi. Neye göre o 15 kişi seçildi, onu soruyorum. Ben bunların araştırılmasını istiyorum. Burada ihmali olan kim varsa, üst üst üst nereye kadar gidiyorsa, bu sorumluluk kimlerin elindeyse bunlar ya görevlerini yapamıyorsa istifa etsinler. Eşimin ölümünde de ihmal kimdeyse kabul etsinler ve cezalarını çeksinler. Eşim görevi başında vefat etti, bunun için yetkililerden eşimin şehit sayılmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.
Siverek Kaymakamlığı tarafından yapılan açıklamada ise, "İlçemiz Müftülüğü emrinde imam hatip olarak görev yapmakta iken hayatını kaybeden mesai arkadaşımız Osman Çilenti’nin vefatı ile ilgili çeşitli basın yayın organlarında yer alan iddialara ilişkin kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. İlimizde pandemi ile mücadele, hazırlanan pandemi planı çerçevesinde görev verilen bütün kamu kurum ve kuruluşların imkan ve personelleri aracılığıyla yürütülmektedir. Sağlık personelinin tamamının yanında jandarma, polis, öğretmen, mühendis, zabıta, muhtar ve bir çok kamu ve meslek kuruluş personeli, pandemi kurullarınca alınan kararlar doğrultusunda yapılan planlamaya uygun bir şekilde, kişisel koruma tedbirlerine de riayet ederek filyasyon, izolasyon ve alan denetimleri ile benzer çalışmalarda görev ifa etmektedir. Bazı basın ve yayın organlarında yer alan Merhum imam hatibimiz Osman Çilenti’nin cezalandırmaya yönelik görevlendirildiği iddiası asılsız olup, Covid-19 nedeniyle vefat eden vatandaşlarımızın dini vecibelerinin yerine getirilmesi ve cenazelerinin yıkanması amacıyla Nisan ayından bu yana bu amaçla görevlendirilen 10 kişilik imam hatip grubu içinde yer almaktaydı. Vefat eden vatandaşlarımızın dini vecibeleri gereği yıkanması hizmeti İlçemiz Devlet Hastanesinde yapılmakta olup, yıkama hizmetinde görevli bütün personellere gerekli koruyucu ekipman sağlanmıştır. Merhumun Covid-19’a ne zaman ve ne şekilde yakalandığını tespit etme imkanı bulunmamakla birlikte, vefat olayında ihmal bulunduğu, savunmasının alınması, merkeze çekilme talebinin kabul edilmemesi gibi iddialara ilişkin başlatılan idari soruşturma devam etmektedir. Değerli mesai arkadaşımız merhum Osman Çilenti’ye Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz” denildi.