“İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” adını verdiğimiz çözüm önerilerimizi sunmadan önce, Türkiye’nin önündeki beş temel sorundan kısaca söz etmek istiyorum.
Birinci sorun: Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altındadır. Demokrasi sadece kağıt üzerinde kalan bir sözcük haline gelmiştir. Öyle bir noktadayız ki saray ne diyorsa yargı onu yapıyor, egemen güçler ne diyorsa saray da onu yapıyor. Örneğin saray talimat veriyor, Osman Kavala içeride kalacak. Örneğin Selahattin Demirtaş içeride kalacak. Mahkeme gereğini yapıyor. Cezaevlerinde onlarca gazeteci var. Böyle bir ortamda demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
İkinci sorun: Ekonomi. 18 yıldır Türkiye’yi bu duruma getirenleri sorgulamak zorundasınız. Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik bağımsızlığı tehlike altındadır. Diyeceksiniz ki nasıl tehlike altındadır? Şu rakamları her bir delege arkadaşımın ezberlemesini istiyorum. Fabrikaları sattılar, parayı ne yaptıklarını kimse bilmiyor. Topraklarımızı sattılar. 250 bin dolara istediğiniz yerden istediğiniz daireyi alabiliyorsunuz! Bunu özellikle bizi dinleyen bütün vatandaşlarıma ifade etmek istiyorum, elinizi vicdanınıza koyun.
18 yıl devleti yönetecek, 18 yılda 2 trilyon 400 milyar dolar para harcanacak, bu paranın nereye gittiğini TBMM’de kimse bilmeyecek, sonra bana kalkıp ekonomiden bahsedeceksiniz. Peki bu işsizlik, yoksulluk ne? Lale Devri’ni yaşayanlardan sokaktaki vatandaşların hayatı farklıdır. Borç batağındayız. Nasıl Osmanlı’nın son dönemlerinde Duyun-u Umumiye kurulduysa, 12 Eylül 2019’da Borçlar Genel Müdürlüğü kuruldu.
Üçüncü sorun: Üçüncü büyük sorunumuz dış politika. Türkiye şu anda egemen güçlerin taleplerini yerine getiren bir devlet konumuna düşürülmüştür. Ekonomide bağımsızlığını, siyasette bağımsızlığını büyük ölçüde kaybetmiştir.
Süleyman Şah Türbesi bu ülkenin namusudur. Oradan bayrağı indirip kaçıranlara vatan hainleri denir. 28 Şubat 2020 ne oldu? Suriye’de 36 askerimiz şehit oldu. Sorumlusu kim? 36 askerimizin kanı yerde duruyor. Gazinin de hakkını biz savunuyoruz. Şehit yakınlarının da hakkını biz savunuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir devlet başkanı, başbakan ya da cumhurbaşkanı “Aldatıldım” dememiştir ve aldatılmamıştır. Ama ilk kez 18 yıllık iktidarında bir kişi, herkes tarafından aldatılmıştır.
Dördüncü sorun: Eğitim. Hâlâ birleşik sınıflar var. 21. yüzyıldayız. 2 trilyon 400 milyar dolar para harcadınız halen yeterli derslik yok. Bir devleti geriletmek için işgal etmenize gerek yok, eğitim sistemini bozarsınız. Eğitim politikalarını sürekli değiştirerek kendi çocuklarını denek olarak kullanan dünyadaki tek ülkeyiz.
Beşinci sorun: Toplumsal barış. Toplumsal barışımız temelden dinamitlenmiştir. Oysa bu ülkede 83 milyon bayrağımızın altında huzur içinde yaşamalıyız. Kimsenin etnik kimliğini sorgulamak bizim haddimiz değildi. Bizim sorgulayacağımız şey vatandaşın karnı aç mı tok mu. Siyasal iktidar başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal ayrıştırmaya yaşatmakta ve politikalarını bunun üzerine inşa etmektedir.