CHP’li Tanal, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Mecliste dün yaşanan olaylara değinen Tanal, saat 14.50 sıralarında Meclis Dikmen Kapısı’na gelen Mulla Zincir ve Eylem Yücel isimli şahısların kendisiyle görüşeceklerini söyleyerek içeri girmek istediklerini belirterek, “Müdahale sırasında polis memurlarından biri kesici ve delici aletle yaralanmıştır. Polis memuru kardeşimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, kendisine acil şifalar diliyorum. Yapılan ilk incelemede kadın şüphelinin hakaret suçundan arama kaydının bulunduğu, ayrıca her iki şüphelinin terör örgütü DHKP-C ile bağlantılı olduklarının belirlendiği açıklanmıştır. TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada, ‘zanlıların üzerinde yapılan aramada bomba düzeneği süsü verilmiş bir parfüm kutusu ile el yapımı kesici aletlerin bulunduğu’ kaydedilmiştir. Bu menfur eylemin üzerinden 5 saat geçtikten sonra akşamüzeri ‘son dakika’ haberi olarak basına servis edildiğini dikkatinize sunuyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, söz konusu şahısları kesinlikle ama kesinlikle tanımıyorum. Hayatımda hiç karşılaşmadım. Tanınan bir milletvekiliyim. Gerekli birimlerden talep edilirse en fazla kartvizit basan, en fazla kartvizit dağıtan, en fazla ziyaretçisi olan milletvekiliyim. Halkın içerisinde dolaşan, halkın tüm sorunlarıyla ilgilenen birisiyim. Bugüne kadar vatandaş bana hangi sorunu aktardıysa bunları hep Meclise taşıyorum” diye konuştu.
TANAL ŞÖYLE DEVAM ETTİ:
“Bana gelen kişinin kimliğini, kimlerle bağlantısı olduğunu, hangi terör örgütüyle bağlantısı olduğunu, benim vatandaşın GBT’sini sorgulamak gibi görevim ve yetkim yoktur. Kanunlar bu yetkiyi güvenlik görevlilerine vermiştir. Kapıma gelen ziyaretçinin alnında ‘örgüt üyesi’ yazmıyor. Burada GBT’yle ilgili sorgulamayı yapması gereken Meclis girişlerindeki yetki tamamen polisin elindedir.”
Erkek şahıs ile görüştüğünü belirten Tanal, “Kadın şahıs makamıma gelmedi, kadın şahısla hiç görüşmedim. Bize gelen Mulla Zincir isimli erkek şahıstır. Erkek şahıs gelince de bana ilettiği sorun şuydu; Fransa’dan geldiğini, önceki yıllarda yurt dışına çıkış yasağı konulduğunu, çıkış yasağıyla ilgili yurt dışına çıkamadığını ve bu sorunun çözümü konusunda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini sordu. Konuştuğumuz mevzu sadece budur. Bu konu dışında başka bir konu görüşülmedi. Zaten bu görüşme, girişte bekleme dışında en fazla 5 veya 7,5 buçuk dakika sürdü. Ona ’Sen bir hukukçuya gideceksin, benim yapacağım bir şey yok’ dedim. Anlatmaya çalıştı. Sırada bekleyen ziyaretçilerimin olduğunu söyledim. Aslında şahıs kalkmak istemedi. Yani belki burada fırsat bulamadı. Burada bence asıl hedef bendim. Nasıl ki DHKP-C terör örgütü mensupları, İstanbul Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ı adliyedeki odasında alçakça şehit etmişti. Erkek şahıs fırsat kollayıp beni rehin almak istemiş olabilir. Çünkü odam çok kalabalıktı. O kalabalıkta bu fırsatı bulamamış da olabilir. Hatta danışmanlarımdan bir tanesi avukattır. Aynı zamanda avukat sorunlarıyla ilgili gelen 3 tane avukat vardı odamda” şeklinde konuştu.
(Ahmet Umur Öztürk - İbrahim Berat Yılmaz/İHA)