Çift arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu kabul ederek erkek eşi suçlu kabul etti.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'ne gelen dava dosyasına 2. Hukuk Daire üyelerinden biri karşı oy kullandı. Hâkim Yargıtay içtihatlarına da giren erkeğin sorumlu tutulduğu bu tezin kanun önünde eşitlik ilkesine ve kişinin dokunulmazlığı hakkına da aykırılık teşkil ettiğini belirterek tarafları eşit kusurlu kabul etmek gerektiğine vurgu yaptı.
Sabah'ın haberine göre, İzmir'de yaşayan çift, evlilikte cinsel ilişkinin yaşanmadığını, bunun da evlilikte büyük sorun olduğunu belirterek karşılıklı boşanma davası açtı.
Hem erkek hem de kadın cinsel ilişkinin yaşanmama nedeniyle ilgili birbirini suçladı. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafların boşanmasına karar vererek aynı zamanda ziynet alacağının da tahsil edilmesine karar verdi.
Erkeğin kadının kabul edilen ziynet alacağı ile ziynet alacağı davası vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesini reddeden Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyelerinden birisi dava dosyasında boşanma nedenine temel gösterilen cinsel ilişki iddialarıyla ilgili karşı oy kullandı.
Kusurun kimden olduğu rapor ile ortaya konmamış
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyesi, deliller ve cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesinde, tarafların fiziksel ve ruhsal bir engelinin bulunmadığına ilişkin heyet raporları çerçevesinde, dayanılan olguya ilişkin kusurun kimden kaynaklandığı taraflarca ortaya konmadığını taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat ile yükümlü olduğunu vurguladı. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi kararında Yargıtay içtihatlarına da giren "her iki tarafın da cinsel ilişki kurmalarına yönelik bir engellerinin bulunmaması karşısında davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir" demek suretiyle erkek eşi tam kusurlu kabul ettiğini belirten 2. Hukuk Dairesi üyesi karara karşı oy kullandı.
“Sorumlu sadece erkek değildir”
Bölge adliye mahkemesinin bu sonuca varmasının 2. Hukuk Dairesi'nin benzer durumlara uygun içtihadına ve uygulamasına dayandığı ancak bu kararın hatalı olduğunu karşı oy kararında yazan üye erkek eşe yönelik yüklemeye katılmanın mümkün olmadığını belirtti.
2. Hukuk Dairesi üyesi "Şöyle ki; erkek eşin aktif olduğu ve cinsel ilişkiyi sağlama görevi altında bulunduğu 'Önerme'sinin herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığı gibi cinsel ilişkide erkek eşe aktif rolünün uygun görülmesinin etik kurallarına veya örf ve adete ilişkin bir dayanağı da mevcut değildir. Aksine bu önerme ve kabul Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10. Maddesinde ifadesini bulan "Kanun önünde eşitlik" ilkesine ve kişinin hakları ve ödevleri başlığı altında yer alıp 17.madde de ifadesini bulan kişinin dokunulmazlığı hakkına da aykırılık teşkil etmektedir. Davacı-karşı davalı kadının cinsel ilişki kurmaktan kaçındığını iddia eden davalı-karşı davacı erkekten aktif olanın kendisi olduğundan bahisle ilişkiden kaçınan eşine karşı cinsel ilişkiyi gerçekleştirmesini beklemek bahsi geçen anayasal ve yasal mevzuata aykırı olduğu gibi hayatın olağan akışına da aykırılık teşkil etmektedir. Bu itibarla somut olayda da olduğu gibi; her iki tarafın da cinsel ilişki kurmasına fiziki, anatomik ve psikolojik bir engellerinin bulunmadığının anlaşılması karşısında evliliğin temel gereklerinden olan cinsel uyum ve ilişkinin gerçekleşmediğinin anlaşılması karşısında tarafları eşit kusurlu kabul etmek usul ve kanuna, hakkaniyete uygun düşer. Sayın heyetin erkek eşin tam kusurlu bulunduğuna ilişkin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen kararın onanmasına yönelik kararına katılmıyoruz, yukarıda açıklanan sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesi gerekir" dedi.