İstanbul
İstanbul'un 100 mahallesindeki 803 evde, çocuklar ve ebeveynlerle 4 Mart-6 Nisan'da yapılan yüz yüze görüşmeler sonucu ortaya konan araştırmaya ilişkin basın toplantısı, üniversitenin Santral Kampüsü'nde yapıldı.
Üniversitenin Göç Çalışmaları Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, burada yaptığı konuşmada, yaklaşık 12-13 yıldır Türkiye'de ekip olarak "çocuğun iyi olma hali" üzerine çalıştıklarını söyledi.
TÜBİTAK çalışmasıyla yola çıktıkları 2008 yılında, çocuğun iyi olma hali kavramının çok yeni olduğunu dile getiren Prof. Dr. Semerci, çocuğun özne olarak sesinin duyulmasının kendileri için önemini anlattı.
Fotoğraf: Elif Somuncu/AA
Çocukların bazısı oda bazısı balkon bazısı da bahçe istiyor
Araştırma kapsamında ebeveyn ve çocuklara, yüz yüze görüşmelerde "maddi durum", "sağlık", "eğitim", "risk ve güvenlik", "barınma ve çevre", "katılım", "ilişkiler" ile "dijital dünya ve sosyal medya kullanımı" alanlarında sorular soruldu.
Çocukların üstün yararını destekleyecek politikaların gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlayan araştırmaya göre herhangi bir şekilde para kazanmak için çalışan çocukların oranı yüzde 5; 2009 yılında bu oran yüzde 11 olarak saptanmıştı.
En düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukların 4'te biri, evde bahçe ya da balkon olmamasından, 4'te biri kendisine ait bir odasının bulunmamasından, yüzde 17'si ise evin kalabalık olmasından şikayetçi.
Çocukların 3'te ikisi yaşamlarından memnunken, genel olarak aile bireylerinin başına bir şey gelmesinden, Kovid-19 pandemisinden ve aile bireylerinden birinin işsiz kalmasından kaygı duyuyorlar.
15-18 yaş erkek çocukları arasında herhangi bir okula kayıtlı olanların oranı yüzde 90, aynı yaş dilimindeki kız çocuklarında ise bu oran yüzde 96.
2009 yılındaki çalışmada aynı yaş grubunda herhangi bir okula kayıtlı olanların oranı erkek çocuklarda yüzde 70, kız çocuklarında yüzde 77 olarak tespit edilmişti. Böylece okula kayıt oranlarında önemli bir artış yaşandığı ortaya kondu.
Çocukların yüzde 92'sinden fazlasının okulda kendisini güvende hissettiğinin ve okulların sağladığı fiziksel olanakların niteliğini iyi bulduğunun belirtildiği araştırmada, okulların fiziki imkanlarına yönelik şu ifadeler yer aldı:
"Okulların yüzde 94'ünde dijital öğrenim için gerekli altyapı bulunurken spor salonu ya da bahçeye sahip okulların oranı yüzde 82. Okullarda boş geçen derslerin az olduğunu ve ısınma sorunu olmadığını da görüyoruz. Çocukların yüzde 95'i kendisini okula giderken güvende hissediyor." ifadeleri kullanıldı.
"Çocukların yüzde 91'i her gün sosyal medya kullanıyor"
Çocukların, boş zamanlarında en çok televizyon izleyip ailesiyle vakit geçirdiği belirtilen araştırmada, sosyal medya kullanımına ilişkin şu sonuçlara ulaşıldı:
"Çocukların yüzde 91'i her gün en az bir kere sosyal medya kullandıklarını belirtiyor. Bu oran düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda yüzde 83'e düşüyor. Yüksek sosyoekonomik statüye sahip çocuklar daha çok WhatsApp, Instagram ve Tiktok kullanırken, Youtube'un bir ortak payda oluşturduğunu görmekteyiz. Çocukların yüzde 86'sı kendilerini sosyal medya kullanırken güvende hissederken bu oranın en düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda yüzde 75'e düştüğünü görmekteyiz. Öte yandan kullanma sıklığına paralel olarak orta sosyoekonomik statüye sahip çocukların siber zorbalıkla daha fazla karşılaştığı da görülüyor."