Konur Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar, '2 yaşına yaklaşan bebeğin huyunda suyunda birtakım değişiklikler mi var?', 'Vurmaya, bağırmaya, inatlaşmaya, tutturmaya mı başladı?', 'Uyumak, üstünü değiştirmek, yemek yemek gibi sıradan günlük ihtiyaçların giderilmesi bile küçük bir meydan muharebesini mi andırıyor?' şeklindeki sorunlar konusunda uyarlarda bulundu. “Bunları yapmaya başlaması bebeğinizin sağlıklı gelişiminin bir işareti. Her şeyden önce, bunları yapan bebeğin ihtiyacını anlamak gerek.” diyen Ağar, bebeğin olağan gelişiminin parçası olan bu davranışların sendrom olarak algılanması gerektiğini kaydetti.
Ağar, şunları söyledi: “Bunun iki nedeni var. Birincisi, bu dönemde bebeklerindeki davranış değişiklikleriyle nasıl baş edeceğini bilemeyen ebeveynler nedeniyle, bebeğin zaten zorlu olan bu gelişim sürecinin daha da içinden çıkılmaz hale gelmesi olabilir. İkincisi ve belki de birincinin de nedeni; bebek gelişiminin doğal bir getirisi olarak anneden bağımsızlaşmaya hazır olduğu halde, annenin bebeğinin kendisinden bağımsızlaşmasına henüz hazır hissetmemesi olabilir.”
7İDEAL DENGEYİ YAKALAYIN'
3–4 yaşa kadar devam eden bu dönemde anne ve babaların çocuğa tanınacak özgürlük ve getirilecek sınırlar konusunda ideal bir denge yakalayabilmesinin önemli olduğunu belirten Ağar, şöyle devam etti: “İdeal denge yakalanabilirse çocuk bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatacaktır. Ebeveynler bu dönemde çocukların çevrelerini keşfetmelerine olanak tanırlarsa çocuklarda otokontrol ve özgüvenin temelleri atılır. Çocuğunuz henüz bağımsızlaşma denemelerinde yenidir ve dolayısıyla başlangıçta tedirgindir. Bu nedenle kolayca vereceğiniz tepkilerden etkilenip yaptığı şeyden utanabilir ve bunu utanılacak şeyler havuzuna atabilir ya da yeni meraklarına dair şüpheci ve kaygılı bir tutum sergilemeye başlayabilir. Eğer çocuğa yeni becerilerini keşfedip geliştirmesi için alan açmazsanız, sizden bağımsızlaşmasını desteklemez ve bu konuda onu yüreklendirmek yerine sürekli ürkütürseniz ‘onu koruyacağım’ diye sınırları fazlaca daraltmış ve ona büyüyüp olgunlaşması için hareket alanı bırakmamış olursunuz. Böyle çocuklarda bir süre sonra kendi başına hiç bir şey yapamayacağı ve yapmaması gerektiği duygusu yerleşip karakterinin belirgin bir parçası haline gelir.”
'UTANMAYI VE ŞÜPHE DUYMAYI DA ÖĞRENMELİ'
Çocuğu yüreklendirme ve sınırlar koyma konusunda dengeyi bulmanın çok önemli olduğunu ifade eden Ağar, “Zira çocuğun ileride ruhsal açıdan sağlıklı bir yetişkin olabilmesi için utanmayı ve şüphe duymayı da öğrenmesi gerekiyor. Aksi halde çocuk uygunsuz derecede cüretkar olabilir, bu da çocuklukta ve ileriki yaşlarda ileriyi ve yeteneklerinin sınırlılığını düşünmeden işlere adım atmasına yol açabilir. Örneğin, henüz yüzmeyi çok iyi öğrenmediği halde aslan oğlunuz olduğu için derinlerde de kolaylıkla yüzebileceğini düşünebilir ya da ileride o alandaki yeterliliğini doğru değerlendirmeden işlere atılıp kısa sürede iflas bayrağını çeken yetişkinlerden biri olabilir. Eğer bu dönemde çocuğunuzun bağımsızlaşma çabaları karşısında sükunetinizi koruyabilir, tanıyacağınız özgürlükler ve sınırlamalar konusunda dengeli davranabilirseniz, çocuğunuz bu zorlu süreci, ileride özgür ve güçlü bir iradesi olan, kararlı bir yetişkin olma yolunda sağlam temellerle ayrılacaktır.” dedi.
Bu zorlu süreçte ebeveynlerin bir iki kez paniğe kapılmasının, kendine güveni olmayan bir çocuk yetiştirecekleri anlamına gelmeyeceğini kaydeden Ağar, anne babaların ruh sağlığı alanında bir profesyonelden destek alması, çocuklarını ve kendilerini yıpratmamalarının büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.