Beykent Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Filiz Şükrü Gürbüz, Aileler cinselliği çocuklarına yaşlarına uygun bir ölçüde anlatabilmeli, böyle bir durumla karşı karşıya gelen çocuk böylece korkmadan başına gelen durumu rahatlıkla anlatabilir” dedi.
‘SÜPER KAHRAMAN HİKAYESİ ÇOK ETKİLİ OLUYOR’
Her çocuğun süper kahraman hikayesini sevdiğini ve ciddiye aldığını belirten Gürbüz, ailelere çocuklarını, cinsel istismardan korumanın ya da bu duruma maruz kalan çocukların kolayca anlatmasını sağlanmasının bir yolunun da süper kahraman hikayesi olduğunu söyledi. İşte Gürbüz’den çocuklara anlatılması istenilen süper kahraman hikayesi: “Herkesin bir süper kahramanı vardır. Çocukların süper kahramanı annesi ya da babasıdır. Onlar bizi her türlü kötülükten korurlar. Ama önce süper kahramanların sizi korumaları için bir kötülük olduğunda, rahatsız edici bir hareket hissettiğinizde haberdar olmaları gerekir. Bu nedenle çocuklar süper kahramanlarına cinsel bölgelerine biri dokunduğu zaman, şiddet uygulamaya yeltendiği zaman hemen söylemelidirler. Kahramanlarda hemen bu durumu öğrenince önlemler alırlar. Bu hareketi uygulayan kişiyi engeller ve bir daha o kişinin yanınıza gelmesine mani olurlar. Böyle oyunlaştırılmış hikayeler çok etkili oluyor. Mutlaka çocuklarınıza bu tarz hikayeler anlatın ve onun sizinle irtibat halinde olmasını sağlayın.”
“CİNSEL İÇERİKLİ DOKUNUŞLA ŞEVKAT DOKUNUŞUNU AYIRT ETMELİLER”
Ailelere dokunma konusunda tavsiyelerde bulunan Gürbüz, “Çocuklarınıza cinsel bölgelerini tanımlayın. Genital bölge, göğüs bölgesi ve dudak buraya yapılan herhangi bir dokunuşun yasak olduğunu kimsenin dokunamayacağını bunun sevgiden değil, kötülük niyetiyle yapılan hareketler olduğunu mutlaka belirtin. Çocuk böyle bir durumla karşılaşınca dokunma diyebilmeli, bağırıp ailesine şikayet edebilmeli. Eğer bunu okulda yaşadıysa okuldaki öğretmenine söylemeli. Bir otorite figürüne söylemesi en doğru karardır. Mutlaka konuşsun, susmasın bunun için ebeveynlere çok iş düşüyor” diye konuştu.
“CİNSELLİĞİ KONUŞUN ANLATIN AYIP DEĞİL BİLMELERİ LAZIM”
Cinselliği konuşmanın ayıp olmadığı düşüncesini çocuğa yerleştirmek gerektiğine de vurgu yapan Gürbüz, ”Cinsel bölgeler, oraya dokunup dokunmanın uygun olmadığı, cinselliğin ne anlama geldiği bunlar konuşulmalı. Ama aile içerisinde cinsellik kesinlikle konuşulamaz, cinsellik anlatılamaz, ayıptır gibi kurallar varsa çocuk böyle bir durumda başına gelen talihsiz olayları anlatamıyor. Cinsellik konuşmak ayıptır, suçtur gibi düşünce yapısında yetiştirilmiş çocuk cinsel travma sonrasında kendini suçlu hissederek anne babaya anlatmıyor. Çocuk bu sefer kendini suçluyor. Ben suçluyum, benle ilgili bir konu diyerek kendi başına yaşamaya sorunu kendi çözmeye çalışıyor. Böylece içine kapanık ve konuşamayan çocuk haline geliyor.
“KİMYASAL HADIM ÇÖZÜM DEĞİL”
Son zamanlarda yaşanan acı olaylarla tüm Türkiye yasa boğuldu. Minik Eylül ve Leyla’nın üzücü haberleriyle yasal süreç ve cezalandırma yeniden gündeme geldi. Halk hep bir ağızdan idam diye seslenirken, kimyasal hadım da gündemde. Konuyla ilgili kimyasal hadımın çözüm olmadığını sadece ağır cezaların caydırıcı olacağının altını çizen Gürbüz şunları söyledi: “Hukuk sisteminde bu caniliğin görülüyor ve ağır cezalar veriliyor olması çok önemli. Büyük caydırıcı suçlar olmadıkça bu eylemden uzaklaşmazlar.
Kişi cinsellik üzerinden üstünlük kurmaya çalışıyor, aslında cinsel haz için değil, üstünlük kurmak için yapılan bu eyleme kimyasal hadım yöntemi çözüm değil. O organın olup olmaması bu çabasını engellemeyecek. O organ olmadan da cinsel istismarda bulunanlar var. Örneklerini çok gördük. Hadım sadece o organı etkisiz hale getirecek. Önemli olan kalıcı çözüm için düşünce yapısını değiştiren bir sisteme ihtiyaç var. Hadımlık çare değil bu süreç yine devam eder kesin çözümler bulunmalı” dedi.
“KESİN ÇÖZÜM TRAVMAYA UĞRAYAN ÇOCUKLARI REHABİLİTE ETMEK”
Aslında bu konuların kesin çözümünün travmaya uğrayan küçük çocukları rehabilite edilmesi gerektiği üzerinde duran Gürbüz, öykülerine baktığımız zaman istismarı yapan, şiddet uygulayan insanların çoğunluğu travma mağduru çocuklar” dedi.
Kesin çözümü sağlamanın tek yolunun bu durum öğrenildiğinde travma mağduru çocukları tedavi etmek olduğunu söyleyen Gürbüz, ebeveynlere durumdan haberdar olduktan sonra kimse duymasın, ayıptır, aman babası duymasın, büyükleri duymasın gibi yanlış yaklaşımlarla çocuklarını bu travmanın çözümünden uzaklaştırmasınlar. Sorunların üzerine giderek bu travma sürecini mutlaka tedaviyle çözmelerine yardımcı olmamalılar” diye konuştu.
(İHA)