Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun geçtiğimiz günlerde ABD Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşmanın alkışlanmasına tepki göstererek, “Netanyahu gibi birine kırmızı halı sermek, çok daha ileri gidip yalanlarını elleri şişinceye kadar alkışlamak, Amerika için büyük bir akıl tutulmasıdır. Bir tarafta Temsilciler Meclisi’nde o Hitler müsveddesi gibi olanın konuşmasını alkışlayanlar var. Ama diğer tarafta da Temsilciler Meclisi’nin dışında bakıyorsunuz orada da yine binlerce insan bunları lanetliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Rize Valiliği önünde düzenlenen Ayder Yaylası Koruma ve Yenileme Projesi ile İl Geneli Kentsel Dönüşüm ve Afet Konutları Anahtar Teslimi ve Toplu Açılış Töreni sonrasında ismini taşıyan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde düzenlenen RTEÜ Geliştirme Vakfı Kurucular Kurulu Toplantısı’na katıldı. Erdoğan, ardından Rize’deki sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileri ile akşam yemeğinde bir araya geldi.
“Halen ateşe benzin döküyorlar”
Ramada Otel’de yenilen yemek sonrası bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk olarak Rusya ile Ukrayna arasında süren savaşın 2,5 yıldır devam ettiğini hatırlattı. Savaştan Batılı baronlar dışında kazançlı çıkanın olmadığını kaydeden Erdoğan, “Türkiye’nin yakın çevresinde yaşanan olayları siz de takip ediyorsunuz. Millet olarak neredeyse her gün bölgemizde patlak veren yeni bir krizle uyanıyoruz. Rusya ve Ukrayna bizim Karadeniz’den iki komşumuz. Bu iki komşumuz arasındaki savaş maalesef 2,5 yıldır devam ediyor. On binlerce insan öldü. Şehirler yıkıldı, çocuklar yetim kaldı. Batılı savaş baronları dışında bu kan deryasından kazançlı çıkan olmadı. Halen ateşe benzin döküyorlar. Yangını körüklemek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Biz ise barışın ve istikrarın tesisi için çalışıyoruz. İlk günden itibaren hep bunu yaptık. Bunun için mücadele ettik. İki komşumuz arasında hakkaniyetli davranarak dengeli politika izleyerek bu ateşin Karadeniz’e sirayet etmesine engel olduk. Çatışmalar başladığında bizi eleştirenler, bize laf edenler, hatta Türkiye’yi kışkırtanlar şimdi bize hak veriyor, hakkımızı teslim ediyorlar” diye konuştu.
“Önceki gün Amerikan Temsilciler Meclisi’ndeki o rezil sahneleri hep beraber seyrettik”
Aynı durumun Gazze için de geçerli olduğunu ifade eden Erdoğan, “7 Ekim’den beri Türkiye zulme karşı durarak insanlığın vicdanı oldu. Kimseden çekinmeden kimseden lafımızı esirgemeden kimin ne dediğine bakmadan Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için harekete geçtik. İnsani yardımlarda miktar bakımından Gazze’ye en fazla yardım malzemesi gönderen ülkeyiz. İştirak ettiğimiz bütün uluslararası toplantılarda İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamları gündeme getirdik. Batı dünyası ise bu süreçte gerçekten çok kötü bir sınav verdi. Savunduklarını iddia ettikleri değerleri çiğneme pahasına İsrail’in yanında yer aldılar” şeklinde konuştu.
“Önceki gün Amerikan Temsilciler Meclisi’ndeki o rezil sahneleri hep beraber seyrettik” diyen Erdoğan, “Açıkçası orada gördüklerimiz karşısında insanlık adına biz utandık. Yemek kuyruğunda bekleyen insanları, çadırlarında uyurken vurulan çocukları, hastane kuvözlerinde öldürülen bebekleri düşündükçe gerçekten büyük bir mahcubiyet yaşadık. Mehmet Akif’in ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ ifadesinde anlamını bulan o değişmez hakikate bir kez daha şahit olduk. Bakınız burada şunu açık açık söylemek isterim. Netanyahu gibi birine kırmızı halı sermek, çok daha ileri gidip yalanlarını elleri şişinceye kadar alkışlamak, Amerika için büyük bir akıl tutulmasıdır. Ülkemden bazı siyasi partiler diyorlar ki ’şu anda hükümet Filistin Başkanını Türkiye’ye davet etsin ve parlamentoda konuştursun.’ Ya size bunu davet etmediğimizi kim söylüyor? Davet ettiğimiz halde gelmeyen Sayın Abbas kusura bakmasın. Önce bizden ayrıca özür dilemesi lazım. Davet ettik ama gelmedi. Bekliyoruz, bakalım gelebilecek mi? Gelir veya gelmez. Ama biz Filistin halkının, Filistinli kardeşlerimizin adına zaten söylenmesi gerekenleri her yerde, her toplantıda dile getiriyoruz. Kalbinde zerre kadar insanlık olan, vücudunda taş yerine kalp taşıyan hiç kimse böyle bir vicdansızlığı meşrulaştıramaz. Hortlatılmak istenen Haçlı zihniyeti tam olarak işte budur. Bir tarafta Temsilciler Meclisi’nde o Hitler müsveddesi gibi olanın konuşmasını alkışlayanlar var. Ama diğer tarafta da Temsilciler Meclisi’nin dışında bakıyorsunuz orada da yine binlerce insan bunları lanetliyor. 40 bin masumun katilini alkışlayanları gördükçe sadece insanlık için değil, kendi geleceğimiz için de endişeleniyoruz. Bugün Gazze’yi yerle yeksan edenlerin o kirli gözlerini yarın Anadolu’ya dikmeyeceklerini kim garanti edebilir? Bugün Gazze’deki katliama ses çıkarmayanların aynısı başka ülkelerin başına geldiğinde tepki vereceğini kim iddia edebilir. Bunun için her fırsatta Türkiye güçlü olmak, caydırıcı olmak, her alanda kendi kendine yeter konumda olmak zorundadır diyoruz” ifadelerini kullandı.
“Tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşmak için koşturuyoruz”
Erdoğan, ekonomide, savunmada, siyasette, turizmde, güvenlikte, tarımda ve diğer alanlarda tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşmak için koşturduklarını da belirterek şunları söyledi:
“Verdiğimiz mücadelenin tek bir gayesi vardır. Geçmişte muhannete muhtaç olmanın acısını çok çekmiş, bunun bedelini ödemiş ülkemizi bir daha aynı tercihle karşı karşıya bırakmak istemiyoruz. Son 22 yılda bu iddiamıza hayata geçirmek için gerçekten çok çalıştık. Maruz kaldığımız onca ihanete, sabotaja ve saldırıya rağmen hamdolsun her alanda önemli başarılara imza attık. Ekonomide yılda ortalama yüzde 5,5 oranında büyüme kaydettik, milli gelirimizi 238 milyar dolardan 1,1 trilyon doların üzerine taşıdık. Satın alma paritesine göre ülkemizi dünyada 11. sıraya çıkardık. İhracatımızı 35 milyar dolardan aldık, yaklaşık 256 milyar dolara yükselttik. Turist sayısını 15 milyondan yaklaşık 57 milyona turizm gelirlerimizi de 54,3 milyar dolara çıkartarak büyük bir başarıya imza attık. Savunma sanayinde göreve geldiğimizde yüzde 80’leri bulan dışa bağımlılığımız bugün tersine döndü. Yüzde 20 seviyelerine indi. Artık birçok ihtiyacımızı kendimiz karşılıyor. Hatta yıl 5,5 milyar dolardan fazla savunma ürünü ihracatı gerçekleştiriyoruz.”
Terörle mücadele konusunda gelinen noktayı da anlatan Erdoğan, “Terör örgütlerinin mevcudiyetini sınırlarımız içinde önemli ölçüde bitirdik. Sınırlarımız dışında da teröristlere nefes aldırmıyoruz. Irak’ın kuzeyinde devam eden Pençe Kilit Harekatı’yla bölücü örgütü sınırlarımızdan epeyce uzaklaştırdık. Suriye’deki operasyonlarımızda zaten aynısını daha önce başarmıştık. Suriye sahasındaki güvenlik kuşağımızın eksik kalan yerlerini vakti saati geldiğinde inşallah tamamlayacağız. Evlatlarımıza terör tehdidinin olmadığı bir ülke teslim etmekte kararlıyız” dedi. “Merkez Bankası rezervlerimiz tarihimizin hiçbir döneminde görmediğimiz bir hızla artıyor”
Tüm bunları yaparken ekonomide karşı karşıya olunan zorlukları da inkar etmediklerini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunların üstesinden gelmek amacıyla geçen yıl uygulamaya koyduğumuz orta vadeli programın olumlu etkilerini görmeye başladık. Merkez Bankası rezervlerimiz tarihimizin hiçbir döneminde görmediğimiz bir hızla artıyor. Risk primimiz 700 baz puan seviyelerinden 260 baz puanın altına düştü. Daha çok siyasi sebeplerle alındığımız gri listeden çıktık. Yıllardır bize haksızlık yapan kredi derecelendirme kuruluşları bile hakkımızı teslim etmek mecburiyetinde kalıyor. Enflasyonun ateşi bundan sonra daha hızlı düşmeye başlayacak. Son 2 yılda özellikle fiyat balonunun oluştuğu sektörlerde dengelenme hız kazandı. 6 Şubat depremlerinin yaralarını son süratle sararken bütçe dengelerini de iyileştiriyoruz. İstihdam noktasında sevindirici haberler gelmeye devam ediyor. Son olarak Mayıs ayı iş gücü verileri rekorlar kırdığımız 2023 senesi yıllık verilerinden bile daha iyi seviyede geldi. İşsizlik oranı bir önceki yıla göre 1,1 puan azalarak yüzde 8,4 seviyesinde gerçekleşti. İnşallah herhangi bir yol kazasına mahal vermeden ve popülizm tuzağına düşmeden programımızı kararlılıkla uygulayacağız. Buradaki tüm kardeşlerimden bize, hükümetimize ve politikalarımıza güvenmeye devam etmelerini istirham ediyorum. Felaket tellallarına lütfen kulak asmayın. Birlik ve beraberliğimize kastedenlere lütfen prim vermeyin. Türkiye’ye düşmanlık besleyenlerin oyunlarına lütfen gelmeyin. Şunu hiç zaman unutmayın. Türkiye bu sürecin sonunda artık çok farklı bir ülke olacak. Türk ekonomisi bu dönemi atlattıktan sonra hedeflerine çok daha hızlı koşacak. Bugünün Türkiye’si nasıl 20 sene öncesiyle kıyas dahi edilmezse emin olun yarının Türkiye’si de bugünden fersah fersah ileride olacak. Bundan en küçük bir şüphe dahi duymuyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.”