Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri programına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, “Milletler, dirayetli liderler ve üretken ilim, kültür, sanat insanlarına sahip oldukça yükselir. Bunları kaybettikçe de geriler. Zor zamanlarda dik duruş sergilemek her baba yiğidin harcı değildir. Siz bugün tatlı su mücahitliğine soyunanlara bakmayın. Bunlar zulüm karşısında direnemez. Hayatı pahasına davasını sahiplenip çilesini çekemez. Üstat bunu başarmış bir şahsiyet olduğu için bu derece derin iz bırakmıştır. Bu mirası sahiplenecek yolda hızla ilerliyoruz. Birileri ülkemizin üzerini bir kül katmanıyla örtmek isteseler de başaramayacaklar. 10 yılda yaşadığımız her hadise milletimizin istikbali uğrunda neler yapabileceğini göstermiştir. Daha asırlar boyunca da üstadın ateşini yaktığı meşalenin ışığı yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir. Birileri yaydıkları karamsarlık havasıyla ülkemizin üzerini tekrar emperyalist emellere hizmet eden kül katmanıyla örtmek isteseler de başaramayacaklar" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstadın ömrünü adadığı davası tüm bu mücadelemizde bize moral vermiş, güç kaynağı olmuş azmimizi bilemiştir. Daha asırlar boyunca üstadın ateşini yaktığı meşalenin ışığı yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir” dedi. "Onun gür sedasında kendi iç seslerinin yankılarını buldular"
“Muhasırı olduğu yazarlara kıyaslandığında onun okurlarla kurduğu bağ da çok farklıydı. Onun gür sedasında kendi iç seslerinin yankılarını buldular” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Üstadı davalarının en önemli temsilcilerinden biri olarak görüyorlardı. Üstad, bir yandan savunduğu değerlere sahip çıkarken bir yandan dil devrimcilerinin milletimize dayattığı ’uydurukça’ yerine kadim kelime hazinemizi kullanmakta ısrar ediyordu. Necip Fazıl’ın dil hassasiyeti önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Türkiye Yüzyılı diyerek milletimizin önüne yeni bir vizyon koyarken aynı zamanda üstadın da hayalini hayata geçiriyoruz. Davasını ceplerde kaybedilmiş bir güneş olarak tarif eden üstad, şayet bugün yaşasaydı herhalde müjdeler olsun size doğdu batmayan güneş sözünü gür bir seda ile tekrar söylerdi. Yine üstad, nesillerin mücadelesi uğruna Ayasofya’nın açılmasından etkilenmeyenleri gördüğünde ahlakı olmayanın her mücadeleyi yanlış bulan tavrını hatırlatırdı. Ayasofya bir gün açılacak derken hep bunu ifade etmiştir” şeklinde konuştu.