USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sabrımızı zorluyorlar!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen anma programında konuşma yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sabrımızı zorluyorlar!
10-11-2023 11:54
10-11-2023 11:58
Google News

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;

Gazi Mustafa kemal Atatürk'ü ebediyete irtihalinin 85'inci yıldönümünde rahmetle yad ediyorum. 1000 yıldır bu toprakların vatanımız olması için gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koyan şehitlerimizin, gazilerimizin, kahramanlarımızın her birine Allah'tan rahmet diliyorum. Sınırlarımız içinde ve dışında görev başında olan güvenlik güçlerimizi rabbim muhafaza ve muzaffer etsin diyorum.

Türkiye Yüzyılı'na adım attığımız şu günlerde ülkemizin büyümesi, devletimizin güçlenmesi, milletimizin birlik ve beraberliği için çalışan, gayret gösteren herkese şükranlarımı sunuyorum.

"CUMHURİYETİMİZ, BİNLERCE YILLIK DEVLETLER ZİNCİRİMİZİN SON HALKASIDIR"

Geçtiğimiz günlerde coşkuyla kutladığımız 29 Ekim Cumhuriyet bayramıyla birlikte Anadolu topraklarındaki son devletimizin ilk asrını geride bıraktık. Hep söylediğimiz gibi Cumhuriyetimiz bizim ilk değil, binlerce yıllık devletler zincirimizin son halkasıdır. Coğrafyamızda Selçuklu'dan Osmanlı'ya devrolan istiklal bayrağı, 1923'ten itibaren Cumhuriyet ile dalgalanmayı sürdürmektedir. Bu vesileyle Cumhuriyetimizin kurulması, gelişmesi, büyümesi için gayret gösteren herkesi bir kez daha şükranla anıyorum.

Gazi Mustafa Kemal'in vasiyeti olan ülkemizi muhasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma mücadelesini milli mücadele ruhuyla sürdürüyoruz.

TÜRKİYE YÜZYILI VURGUSU

Cumhuriyetimizin yeni asrına, Türkiye Yüzyılı adını işte bu anlayışla verdik. Geçtiğimiz 100 yılın her bir safhasıyla ayrı ayrı değerlendirmesini, eksisi ve artısıyla tartılarak bir hükme bağlanmasını tarihçilere bırakıyoruz. Biz, Cumhuriyetimizin ilk asrının son 21 yılında yaptıklarımızın hesabını milletimize vermekle mükellefiz. Her zaman gururla ifade ettiğimiz gibi bu 21 yılda asırlara bedel demokrasi ve kalkınma atılımını hayata geçirdiğimize inanıyoruz.

Dillerinden Atatürk'ü ve Cumhuriyeti düşürmeyenlerin geçtiğimiz bir asırda ülkemize ne kazandırdıkları, neler kaybettirdikleri milletimizin hafızasında mevcuttur. Türkiye dün gardırop Atatürkçüleri, bugün de sosyal medya Atatürkçüleri olarak ifade edebileceğimiz kesimden çok çekmiştir. Kavramların, kişilerin ve hassasiyetlerin istismarı dışında hiçbir icraatları olmayan bu mirasyediler dün olduğu gibi bugün de sağa sola savruluyor. Öyle ki bu sıfatları terör örgütlerinden emperyalistlere, kendi ülkelerine düşman kim varsa herkesin dümen suyuna girmenin şemsiyesi yapacak kadar kontrolü kaybetmiş durumdalar. Kökü olmayan ağacın ayakta kalamayacağı, dalından kopmuş yaprağın rüzgarın önünde sürükleneceği gibi bunların da uzun süre varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Ülkenin ve milletin geçmişinden ve geleceğine dair hedeflerinden koparak anlık reflekslerin esiri haline gelen bu kesim, giderek marjinal hale gelmektedir.

Hamdolsun Türkiye bu zihniyete rağmen önüne çıkan zorlukları birer birer aşarak demokrasi ve kalkınma yolculuğuna devam ediyor. Salgından depreme, bölgesel çatışmalardan küresel krize nice sıkıntıların üstesinden tüm dikkatimizi, enerjimizi, imkânlarımızı büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda seferber ederek geliyoruz.

"YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ, DESTEKLİYORUZ"

Cumhuriyetimizi siyasi, diplomatik, ekonomik olarak tarihinin en güçlü seviyesine getirmek nasıl bize nasip olduysa, inşallah Türkiye Yüzyılı'nın yükselişini de hep beraber göreceğiz. Vefat yıldönümünde Atatürk'ü gerçek manada anmanın ve mirasına sahip çıkmanın işte böyle olacağını düşünüyoruz. Bu bakımdan yüksek kurumumuzun altındaki kurumlarıyla birlikte yürüttüğü çalışmaları yakından takip ediyoruz, destekliyoruz.

Bu tür yıldönümleri aynı zamanda milletler için bir muhasebe vesilesidir. Bilindiği gibi Türkiye'nin son 2 asrı anayasal zeminde yeni, kapsayıcı, halka dayanan, hakkaniyeti gözeten yönetim arayışıyla geçmiştir. Tanzimat'tan meşruiyete, oradan Cumhuriyete uzanan bu dönemde bir hayli sancılar yaşandı. Hiç şüphesiz bu sürecin en önemli dönüm noktası zaferle neticelenen Milli Mücadele'nin ardından Cumhuriyet rejimine geçilmesidir. Dikkat ederseniz bu iki asırda devlet yıkılıp devlet kurulmamıştır. Sadece yönetim sistemiyle birlikte devletin adı değişmiştir. Yoksa bizim sadece bu topraklardaki devlet varlığımız, Anadolu Selçuklu ile başlar ve kesintisiz olarak günümüze kadar gelir. Tarihin daha derinliklerinde yine bu coğrafyadaki varlığımıza dair bilimsel araştırmaları da ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Elbette bu tabloya Sibirya'dan Hindistan'a, Doğu Avrupa'dan Kuzey Afrika'ya uzanan daha geniş bir coğrafyaya damgasını vurmuş, binlerce yıllık devlet birikimimizi de eklememiz gerekiyor.

Şayet biz, tarihimize, medeniyetimize, kültürümüze sahip çıkmaz, mazimize bakış açımızın ufkunu bu şekilde koymazsak meydan derleme toplama insan topluluklarından oluşan nevzuhur bir devlet grubuna kalır.

"SABRIMIZI ZORLUYORLAR"

İsrail'in Gazze'ye yönelik vahşi saldırıları verdiğimiz mücadelenin önemini ve bir an önce başarıya ulaşmasının ne kadar gerekli olduğunu tekrar ispatlamıştır. Bütün dünyanın gözü önünde bir felaket, bir facia, bir insanlık suçu yaşanıyor. Filistin halkının binlerce yıldır yaşadığı topraklarını zorla gasp edenler bunun üzerinde geçmişi 75 yılı ancak bulan ve meşruiyetini bizzat kendi faşistlikleri ile tartışmalı hale getirdiği bir devlet inşa etmeye çalışıyor. Bununla da yetinmiyor. Ülkemiz topraklarını da içeren vadedilmiş topraklar hezeyanıyla nükleer silah kullanma tehditleriyle sabrımızı zorluyorlar.

Sahip oldukları teknolojik  üstünlüğe ve ahlaksız zorbalığa rağmen daha Filistin'in masum çocuklarıyla, kadınlarıyla ve yaşlılarıyla baş edemeyenlerin bu ham hayalden uyanacakları günler yakındır.

"YARGI KARARLARI TARTIŞILIR"

Yargının iki kurumu arasındaki yetki tartışmasının çözüm yeri anayasadır. Ancak mevcut anayasa bu konuda yetersiz kalmaktadır. Hiçbir kurum eleştirilemez değildir. Elbette yargı kurumlarının kararları tartışılabilir. Yargı kurumlarının kararları da tartışılabilir. Türkiye'de, yüksek mahkemeler dahil hiçbir organ, hiçbir kurum layüsel değildir, eleştirilemez değildir. Biz bu tartışmada taraf değil hakem konumundayız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
Bursa Gazete Manşetleri
PUAN DURUMU TÜMÜ