İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları:
YENİ ANAYASA
TBMM'yi yeni ve tarihi bir görev daha bekliyor. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP’nin de bu teklife olumlu bakmasıyla, inşallah Türkiye, tarihinde ilk defa sivil bir Anayasa hazırlama ve gerçek bir özgürlük ortamında milletin takdirine sunma şansına kavuşmuştur. Milli iradenin gücünü yansıtacak yeni Anayasamızın, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı için belirlediğimiz hedefleri taçlandıracağına inanıyorum. Türkiye 1960 ve 1980 darbesinin gölgesinde hazırlanan anayasaların yol açığı sorunların ülkemize ağır maliyetleri olmuştur. Partimize dava açıldığında dava dosyasına belge üretme peşine düşenleri de unutmadık. Türkiye son 7-8 yılda sınırlarının içinde ve dışında sayısız yeni işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Bu ihanetlerin hepsi paramparça oldu. Sürekli sorun üreten yönetim sistemimizi rehabilite etmek için çırpındık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni çalışırken karşımıza hep anayasa meselesinin çıktığını gördük. Adalet bakanlığımızca hazırlanan Yargı reformu hazırlıklarında da buna şahit olduk. Attığımız her adımda meselenin yamalarla çözülemeyeceği gerçeği ile karşılaştık. Bugün vesayetin gücünü kırmış, darbe niyetlilerine mesajını açıkça vermiş bir Türkiye var. Yeni anayasayı konuşmak ve hazırlamak için şartlar gayet uygun.
Milletimizin reform gündemimize olan samimi ilgisi yeni anayasa teklifimizi kamuoyuna sunma konusunda cesaretlendirmiştir. Anayasalar toplumun mümkünse tamamının desteğini almak mecburiyetindedir. Tüm kesimlerin kendilerini içinde bulabileceği bir formülle hazırlanmasıyla mümkün olur. Tercihimiz tüm siyasi partilerin bu sürecin içinde yer almasıdır. Bunun için sonuna kadar samimi gayret göstereceğiz. Kimi siyasi partiler kendini sürecin dışında tutsa bile biz toplumun tüm kesimleri ile oturup konuşarak yeni anayasa çalışmalarının içinde olmalarını temin edeceğiz. Acele etmeden, her kesimle gereken istişareleri yaparak bir anayasa metni çıkartmalıyız. Bu öyle bir metin olsun ki Türkiye Cumhuriyeti'nin 150., 200'üncü yılları kutlanırken bu anayasa çalışması tarihi dönüm noktalarından biri olarak gösterilsin. Sayın Bahçeli'nin daha önceki açıklamaları ve dünkü sözlerini memnuniyetle karşıladım. Cumhur İttifakı olarak tam bir anlayış birliği içinde olduğumuzu görüyorum. Yakında açıklayacağımız İnsan hakları Eylem Planı'nda yeni anayasa ile ilgili özet bir çerçeve ortaya koyacağız. Çağrıda bulunuyorum, gelin yeni anayasa tekliflerimizi yıl içinde hazırlamaya başlayalım ve tartışalım. Kimseyi dışarda bırakmadan bunları milletimizle paylaşalım. Cumhuriyetimizin 100. yılını darbe anayasası ile değil yeni bir sivil anayasa ile karşılayalım. Cumhur İttifakı olarak yeni anayasa çalışmalarına en yapıcı katkıyı sunmakta kararlıyız. Nihai karar milletimizin olacaktır.
Salgından etkilenen esnafın dertlerini biliyoruz. Yeni destek programları geliştiriyoruz. Kimsenin kendisini sahipsiz hissetmemesi için devletin tüm imkanlarını seferber ediyoruz. Sosyal Koruma Kalkanı kapsamında vatandaşlarımız ve çalışanlarımıza verdiğimiz destek 51 milyar lirayı geçti. Bizim şu anda hazinemiz hamdolsun tamamen esnafın ve milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ben ne yapayım... Ama biz kasamızdan çıkanı biliyoruz.
GELİN, YENİ ANAYASA KONUSUNDAKİ TEKLİFLERİMİZİ YIL İÇİNDE HAZIRLAYALIM
Yakında kamuoyuyla paylaşacağımız İnsan Hakları Eylem Planımızda, diğer başlıkların yanı sıra yeni Anayasa meselesiyle ilgili de özet bir çerçeve ortaya koyacağız. Buradan siyasi partilerimize, akademisyenlerimize, üniversitelerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, medya mensuplarımıza, velhasıl tüm fikir ve aksiyon insanlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin, hep birlikte yeni Anayasa konusundaki tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Kimseyi dışarda bırakmadan bunları milletimizle paylaşalım. Cumhuriyetimizin 100. yılını darbe anayasası ile değil yeni bir sivil anayasa ile karşılayalım. Cumhur İttifakı olarak yeni anayasa çalışmalarına en yapıcı katkıyı sunmakta kararlıyız. Nihai karar milletimizin olacaktır.
Faaliyetlerine ara verilen esnaflarımız başta olmak üzere, salgından olumsuz etkilenen her vatandaşımızın sıkıntısını biliyor, meselesini yakından takip ediyoruz. Bu sıkıntıların çözümü için sürekli yeni destek programları geliştiriyoruz. Kimsenin kendisini sahipsiz hissetmemesi için devletin tüm imkanlarını seferber ediyoruz. Sosyal Koruma Kalkanı kapsamında vatandaşlarımız ve çalışanlarımıza verdiğimiz destek 51 milyar lirayı geçti. Bizim şu anda hazinemiz hamdolsun tamamen esnafın ve milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ben ne yapayım... Ama biz kasamızdan çıkanı biliyoruz. Sağlıkta şu salgın döneminde hizmete açtığımız hastaneler bile pek çok ülkenin kapasitesini aşıyor.
İZMİR BELEDİYESİ BÖYLE BİR BORÇLANMA HAKKINA SAHİP DEĞİL
Şehirde halkına hizmet etmek isteyen bir belediye yönetiminin, zihniyetinin var olmasıdır. Geçtiğimiz günlerde İzmir'deki yağışlar sonucu yaşanan sel felaketi ile ilgili bir habere benim de gözüm ilişti. Sel felaketinin ardından nasıl olduysa hatırladı CHP Genel Başkanı'na bir esnaf ''Altyapı İzmir'de bitik. Sizden ricam ediyorum, burada 35 senedir CHP var, lütfen bu altyapıyı düzeltin'' diyor. Çiğli Tramvayı temel atma töreninde konuşan CHP Genel Başkanı, kendi belediyesinin Hazineden daha uygun şartlarda borçlandığını övünerek anlatıyordu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bütçesinin neredeyse 2,5 katı borçlu bir belediye olarak, zaten böyle bir borçlanma hakkına sahip değildir Bay Kemal, bunları öğren. Belediye bu finansmanı izin aldığı dönemde gerçekleştiremedi, şu anda zaten böyle bir borçlanma iznine de sahip değildir. Belediyenin herhangi bir kredi kullanımız söz konusu değildir. Tahvil ihraçları şartlarından vadesine kadar birbirleriyle ilgisi olmayan konulardır. Kılıçdaroğlu ekonomi ve rakamlardan anlayan biri olmadığı için Hazine'nin uluslararası finansman kredi şartlarının kendi buldukları krediden daha uygun olduğunu bilmiyor. Gerçi bunların hangi iftiralarını düzeltelim, usandık. Hazine müsaade vermedikten sonra hiçbir belediye bu şekilde bir borçlanmaya gidemez. Sonunda bu bana gelir. Benim de bunu onaylamam gerekir. Eski belediye başkanı Aziz Bey'e de sorarsan sana söyler. O göndermiştir, ben de onamışımdır. Sen bu yanlışla gidecek olursan burada soru işaretleri artmaya başlar. "İstanbul'u, sokakları çöplerden geçilmeyen, musluklarından su akmayan, ulaşımı felç, etrafı altyapısı olmayan gecekondularla çevrili, havası kirli, insanları sahipsiz ve mutsuz bir şehir olarak devralmıştık. Ekibimizle el ele verip, birkaç yıl içinde şehrin tüm sorunlarını çözüm yoluna koyduk. Maalesef bu kötü manzaraların bazıları, son dönemde İstanbul’da yeniden hortlamaya, İzmir’de ve CHP’li belediyelerin işbaşında bulunduğu başka şehirlerde sıkça görülmeye başlandı. CHP belediyeciliğinin çöp, çamur, çukur olduğunu görelim. Bu ülkede kimin hizmet, eser siyaseti yaptığı, kimin de istismar siyaseti yaptığı bir kez daha yan beyan ortaya çıkmıştır. Ayda bir bu tür bazı başlıklarda görüntülü konuşmalarımı gerçekleştireceğiz. Devamlı hatırlatmamız gerekiyor. Bunlarla beraber vatandaşımızı gerçekleri bizzat ekranda izleyerek, bizden de dinleyerek görecek. bunlarda yalan bol. Edep, adap yok. İzmir2in hali ortada. 35 yıldır sizde ya. İnsan altyapı adına bir şey yapmaz mı? İzmir tüm altyapısıyla çökmüş vaziyette. Ben İzmir gibi muhteşem şehrimizin altyapı, üstyapı noktasındaki halini görünce insan eyvah diyor. Siz ne yapıyorsunuz? Suyunuz yoktu suyunuz. DSİ'ye verdiğim talimatla İzmir'e suyu biz getirdik. Halk benim halkım. Aslında büyükşehirler suyu kendisi temin etmek zorundadır. İzmir'de böyle bir şey söz konusu değil. İstanbul ve Ankara, kar falan geldi de toparladık işi yoksa buralarda da sıkıntı olabilir. Barajlar sayesinde İstanbul susuzluğu yaşamıyor. Kendi partisi içindeki tecavüz işlerini kapatmaktan milletin dertleriyle ilgilenmeye fırsat bulamayanlar bunun hesabını elbette sandıkta verecektir.
MİÇOTAKİS'İN SÖZLERİ
Ben Miçotakis'le görüşebiliriz dedik. Bir baktık Miçotakis ise meydan okudu. Şimdi sen haddini bilmeyince biz seninle nasıl bir araya gelelim. Bana meydan okuma, haddini bil. Biz masadaydık. Türkiye ayaktadır ve gereğini zamanı geldiğinde yapmasını bilir. Sen bazı dağlara güveniyorsun. O güvendiğin dağlara kar yağdı. Ama biz kendi göbeğimizi keseriz. Çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın. Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta başka çözüm kalmamıştır. Artık bu iş bitmiştir. Bundan sonra konuşulabilecek tek konu budur. KKTC'deki kardeşlerimizin de böyle düşündüğünü biliyoruz. Kıbrıs konusunda masaya oturulacaksa ancak bu koşullarda oturulabilir.