Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 81’inci yıl dönümü dolayısıyla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen anma töreninde konuştu. Binlerce yıllık Türk tarihinin tarihi sürekliliği içindeki son devleti olan Türkiye Cumhuriyetine ve kurucusu Atatürk’e sahip çıkmanın herkesin görevi olduğunu vurgulayarak, "Bunu yaparken geçmişe özellikle de Osmanlı’ya, Selçuklu’ya haksızlık etmemek gerekir. Söğüt’te dikilen Osmanlı çınarı 600 yıl boyunca üç kıta, yedi iklimde şanla, şerefle, adaletle, başarıyla yaşamıştır. Cumhuriyetimizi Osmanlı’dan kurtarabildiğimiz miras üzerinde kurduk. O olmazsa, kök olmazsa ağaç olur mu, olmaz. Onun üzerinde yükseldik. Bu mirasa sadece topraklarımız değil kurumlarımız da geleneklerimiz de dahildir. Burası çok önemli, altını çizerek söylüyorum Gazi Mustafa Kemal Samsun’a, bir Osmanlı subayı olarak çıkmış Ankara’daki Meclisi yine Osmanlı adına faaliyete geçirmiştir. Cumhuriyetin inşası da Osmanlı’dan devralınan mevcut idari sistem üzerinde gerçekleştirilmiştir" diye konuştu.
"TARİHİMİZ BİZİM YÖRÜNGEMİZDİR"
Bu hakikatler apaçık ortadayken sürekli olarak Osmanlı’ya hakareti ve aşağılamayı bir siyaset tarzı haline getirmenin ya cehalet ya gaflet ya da art niye olduğunu ifade eden Erdoğan, "Tarihimiz bizim yörüngemizdir. Yörüngeden çıkan bir gök cismi nasıl sonsuz karanlık içinde kaybolmaya mahkumsa toplumlar da öyledir. Türk milletini kendi tarihi yörüngesinden çıkarmak için geçmişiyle bağını kopartmaya çalışanların amacı da budur. Milletler ve devletler mezarlığı olan tarih, bunun sayısız örnekleriyle doludur. Allah’a şükür bu güne kadar milletimizi kadim yörüngesinden çıkartmaya kimse muvaffak olamadı" şeklinde konuştu.
"HEPSİ DE YALANDIR İFTİRADIR"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Son günlerde yine birileri ağızlarına sakız ettiler. Neymiş efendim Osmanlı’da okuma yazma oranı çok düşükmüş. Osmanlı’nın kendi silah sanayi yokmuş. Osmanlı yönetimi altındaki halklara zulmedilmiş. Hepsi de yalandır iftiradır. Her ülke ve toplum gibi elbette Osmanlının da eksikleri vardır. Bunların tespitini yapmak tarihçiler ve uzmanların işidir. Bize düşen görev ecdadımızın güçlü yönlerini kendi geleceğimizi aydınlatan bir ışık haline getirmektir. Bugün Afrika’nın derinliklerinden Balkanların uçlarına kadar Osmanlı coğrafyasının neresine giderseniz gidin derin bir muhabbetle karşılanıyorsanız ortada sıkı sıkıya sahiplenilecek bir miras var demektir."
"Türkiye düşmanlığı için malzeme üretenlerin geçmişleri soykırımla, sömürüyle, zulümle bezeli olduğu halde kendilerini tam tersi hikayelerle pazarlamaya çalışıyorlar" diyen Erdoğan, "Bizim ise var olan hakikatleri söylememize, anlatmamıza, nesilden nesile aktarmamıza dahi tahammül edemiyorlar. Ben gençliğimize sesleniyorum. Siz gururlu bir gençlik olmalısınız. Çünkü sizin gururlanacağınız bir ecdadınız var. Siz rastgele bir gençlik değilsiniz. Bizim kendileriyle iftihar edebileceğimiz bir ecdadımız var. Bugün 81 vilayetimiz tamamında eğer bugün tarihi görüyorsak, kültürü görüyorsak işte gidin Erzurum’a her yer tarih, gidin Mardin’e her yer tarih. İstanbul’u söylememe gerek var mı, her yer tarih. Tarihin nakşedilmediği bir şehrimiz neredeyse yok. Bunlarla gururlanmayalım da kimlerle gururlanalım" şeklinde konuştu.
Osmanlı’da okuma yazma bilmeyenlerin oranlarının yüksek olduğu yönündeki iddialara cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rahmetli Kemal Karpat hocamız başta olmak üzere liyakatlerine kimsenin itiraz edemeyeceği tarihçiler geçtiğimiz asrın başında Osmanlı’da okuma yazma bilenlerin oranının nüfusun yarısından fazla olduğunu belirtiyor. Bu, aynı dönemde bölgemizdeki Rusya, İspanya, İtalya başta olmak üzere pek çok ülkeyle karşılaştırıldığında yüksek bir oranı gösteriyor. Balkan Savaşlarıyla başlayan 1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbiyle devam eden süreçte maalesef bu okuryazar nüfusun büyük bölümünü kaybettik. Toplam nüfusumuzun bir kısmı da sınırlarımız dışında kaldı. Bir de buna Cumhuriyetle birlikte gerçekleştirilen harf devrimiyle her şeyin sıfırlandığını eklediğimizde elbette ülkemiz okuma yazma oranının çok düşük olduğu bir dönem yaşadı. Ama bunun suçunu Osmanlı’ya yükleme tam anlamıyla bir bühtandır" ifadelerini kullandı.
"OSMANLI’NIN SİLAH SANAYİSİNİN OLMADIĞINI İDDİA ETMEK KADAR SAÇMA BİR İDDİA OLAMAZ"
Osmanlı’nın silah sanayisinin olmadığının da koskoca bir yalan olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Coğrafyamızdaki 600 yıllık hükümdarlığı döneminde neredeyse savaşsız tek bir haftası olmayan Osmanlı’nın silah sanayisinin olmadığını iddia etmek kadar saçma bir iddia olamaz. Burada asırlar boyunca dünyaya top, tüfek, gemi başta olmak üzere silah sanayi ihracatı yapan bir ülkeden bahsediyorum. Osmanlı’nın İstanbul’un fethi başta olmak üzere tüm önemli savaşlarını silah sanayisindeki yenilikçiliğine, üstünlüğüne bağlı olduğunu anlamak için ilk öğretim düzeyinde bir tarih bilgisi dahi yeterlidir. Sorun Osmanlı’nın 18. yüzyıldan sonra bu alandaki öncülüğünü ve üstünlüğünü korumayı başaramamış olmasıdır. Hiç olmamasından değil üstünlüğün kaybedilmesinden söz ediyorum" dedi.
"BUNLAR GAZ OCAĞI FABRİKASINA, SOBA FABRİKASINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tek parti yönetimi şayet Nuri Demirağ’ın Kayseri’ye kurduğu uçak fabrikası, Nuri Killigil’in İstanbul’da kurduğu silah fabrikası gibi girişimlere sahip çıkmış olsaydı bugün Türkiye savunma sanayinde bambaşka bir yerde olurdu. Düşünebiliyor musunuz bunlar gaz ocağı fabrikasına dönüştürüldü, soba fabrikasına dönüştürüldü. Onlar bu şekilde ihanet ettiler. Biz ise 17 yılda ülkemiz savunma sanayiinde dışa bağımlılığını neredeyse tersine çeviriyoruz. Göreve geldiğimizde yerlilik yüzde 20’ydi, şimdi yüzde 70’i yerli hale geldi. Türkiye 2002 yılında toplam bütçesi 5.5 milyar dolar olan sadece 62 savunma sanayi projesine sahipti. Bugün Türkiye toplam bütçesi 60 milyar doları bulan ve yakında 75 milyar dolara ulaşacak olan 700 projeyle dünya çapında bir oyuncu haline geldi."
Erdoğan, "Sakarya’daki tank palet fabrikasında yapılan işletme hakkı sözleşmesini diline dolayanlar daha bu konunun ne anlama geldiğinden habersiz ve sürekli olarak ortalığı karıştırmaya gayret ediyorlar. Onlara sorun satış nedir, işletme devri nedir. Sakarya’daki bu tank palet fabrikasının satımı diye bir şey söz konusu değil tamamıyla BMC fabrikasının yüzde 50’si Katar’ın ortaklığında yüzde 50’si Türk ortaklar olmak üzere kurulan bu şirketle şu anda Karasu’da kendi fabrikalarını yapıyorlar, ayrıca yapılacak. Ve burada da o fabrikanın yapımıyla birlikte buranın işletmesi alınmak suretle bu süreç devam ediyor. Dürüst olun samimi olun milleti aldatmak yoluna gitmeyin. Biz netice diyoruz ama siz farklı yaklaşıyorsunuz. Şöyle etraflarına baksalar hakikatleri görecekler. Şayet gayet göz kamaştırıcı ise hakikatle yüzleşmek işlerine gelmiyor. Biz Cumhuriyete sahip çıkmak ve Cumhuriyeti bize emanet edenlere layık olmak için her alanda gece gündüz çalışıyoruz. İnşallah ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırarak dünyanın en üst ligine çıkartmakta kararlıyız. Atatürk’ü anlamak da anmak da böyle olur, lafla değil" dedi.
(Abdullah Sarica - Derya Yetim - Ömer Çetin - İlker Turak/İHA)