İstanbul
Sınırlarda şiddet olayları üzerine araştırmalar yapan gazeteci Ahlam Chemlali, AA muhabirine, Tunus'ta düzensiz göçmenlerin durumunu ve Sahra Altı Afrika'dan gelen göçmenlerin Tunus-Libya sınırına bırakılmasını değerlendirdi.
Chemlali, Cumhurbaşkanı Said'in şubatta Sahra Altı Afrikalı göçmenler hakkında yaptığı konuşmanın ardından göçmenlerin ülkedeki koşullarının daha da zorlaştığını belirterek, şunları söyledi:
"Said, bu konuşmasında ülkenin demografik yapısı ve İslami kimliğinin Sahra Altı Afrikalı göçü nedeniyle değişeceğini söyledi. Göçmenlerin 'büyük yer değiştirme' (the great replacement) komplosunun parçası olduğunu ima etti. Büyük yer değiştirme söylemi ülkedeki ırksal gerilimin fitilini ateşledi. Ülke çapında pek çok sahra altı göçmen evlerinden, işlerinden veya okullarından atıldı. Tunus'ta Sahra Altı Afrikalı göçmenlere karşı cadı avı başlatıldı. Göçmenler sokaklarda Tunuslu grupların saldırısına uğradı."
Ev ve işlerinden çıkarılan düzensiz göçmenlerin, Birleşmiş Milletler (BM) ofisleri veya büyükelçilikler önünde haftalarca protesto gösterileri yaptığını anımsatan Chemlali, daha önce Tunus'u terk etmeyi hiç düşünmeyen göçmenlerin de ülkeyi terk etmesiyle Akdeniz üzerinden göç sayısında büyük artış kaydedildiğini aktardı.
Chemlali, Tunus'ta ırka dayalı eşitsizlikler ve yapısal ayrımcılığın uzun yıllardır var olduğuna dikkati çekerek, "Said'in beyanlarından sonra ırksal gerilim daha da arttı. Aslında yeni olmayan yapısal sorun daha kötüleşti." görüşünü paylaştı.
Tunus'ta ulusal sığınma yasası eksikliği sorunların merkezinde yer alıyor
Tunus'ta ulusal sığınma yasası ve düzensiz göçmenlere ilişkin düzenleme eksikliğinin sorunların merkezinde yer aldığına vurgu yapan Chemlali, sayıları 60 bin civarında olduğu düşünülen Sahra Altı Afrikalı göçmenlerin ulusal düzeyde sığınma ve göçle ilgili yasal çerçeve olmaması nedeniyle sosyal hizmet, sağlık hizmetleri ve resmi iş imkanlarından yararlanamadığını ifade etti.
Chemlali, Tunus'ta binlerce göçmen ve sığınmacının yoksulluk içinde, gayriresmi şekilde yaşamak zorunda kaldığının altını çizerek, "Göçmenler Tunus toplumuna entegre olamıyor. Entegrasyon problemi de birçok olayda gördüğümüz gibi göçmenlerle Tunuslular arasındaki gerginlikleri ve çatışmaları tetikliyor." şeklinde konuştu.
İş piyasasına giremedikleri için yaşamlarını düzgün şekilde sürdüremeyen düzensiz göçmenlerin büyük kısmının küçük dairelerde bir arada yaşadığını dile getiren Chemlali, yasal eksikler nedeniyle bu kişilerin başka şanslarının olmadığını söyledi.
Chemlali, Tunus'ta konuştuğu Sahra Altı Afrikalı göçmenlerin korku içinde ve endişeli olduklarını anlatarak, şöyle devam etti:
"Pek çoğu kendileri ve çocuklarının güvenliğinden endişe duydukları için ülkeyi terk etmeye çalıştı ancak geri itildi. Libya'ya gitmeyi düşünenler de var ancak orası da her geçen gün kötüleşiyor. Tunus'tan ülkesine geri gönderilenler de oldu. Pek çok göçmenin şu anki durumu sürdürülebilirlikten uzak ve Tunus'tan çıkmaları gerektiğini düşünüyorlar. Şimdiki gerginlikler bir süre sonra yatışabilir, ancak temel sorunlar çözülmediği sürece maalesef bunlar yine yaşanacak."
AB fonlarıyla düzensiz göçmenler Avrupa'dan uzak tutulmaya çalışılıyor
Temmuzda Safaks kentinde düzensiz göçmenlerle bölge halkı arasında çıkan şiddet olaylarının ardından yüzlerce düzensiz göçmenin kitlesel olarak sınır dışı edildiğini veya Tunus-Libya sınırına bırakıldığını kaydeden Chemlali, Avrupa Birliği'nin (AB) durum karşısında tepkisiz kalıp düşük düzeyde kınamalar yaptığını anımsattı.
Chemlali, 16 Temmuz'da Said'in, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İtalya Başbakanı Georgia Meloni, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile Tunus Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kapsamlı işbirliği mutabakat zaptı imzaladığına değinerek, "Düzensiz göçmenlerin yaşadıkları, sivil toplum ve insan hakları örgütlerinin perspektifinden oldukça endişe verici. İnsanlar bir tepkinin oluşmasını umuyorlardı, ancak hiçbir şey söylenmedi." ifadesini kullandı.
Mutabakat zaptında ekonomik işbirliği, yenilenebilir enerji ve eğitimle ilgili destek paketlerinin yanı sıra düzensiz göçle mücadele içinde 100 milyon avroluk bütçe ayrıldığından bahseden Chemlali, AB fonlarıyla Tunus ve Libya sahil güvenliğinin güçlendirilerek düzensiz göçmenlerin Avrupa'dan uzak tutulmasının amaçlandığını kaydetti.
Chemlali, Tunus'ta devam eden ekonomik krizin sadece Sahra Altı Afrikalı göçmenleri değil, Tunusluları da ülkelerini terk etmeye zorladığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Tunus, Akdeniz'den Avrupa'ya en fazla göçmen gönderen ülkelerden. Bu nedenle AB ekonomik durumu düzeltmek istiyor. Tunus derin bir ekonomik kriz içinde ve ülkenin ekonomik çöküşünün daha fazla göçmenin ayrılmasına yol açacağından korkuluyor. AB'nin yalnızca güvenlik önlemleri ve göç kontrolüne odaklanmaması, aynı zamanda insan hakları ihlalleri ve koruma konularına da önem vermesi gerekiyor. Tarihsel olarak göç konusunda AB'nin insan hakları ve istikrar yerine daha güçlü ortaklar tercih ettiği bir gerçek. Libya'da (devrik lider Muammer) Kaddafi ile işbirliği yaptı. Tunus ve Fas'taki gibi otoriter liderlerle de işbirliği yaptı. AB'nin göç anlaşmalarını güvenceye almak için otoriter liderlerle çalışma geçmişi var."
Tunus'taki düzensiz göçmen sorunu
Tunus'un güneyindeki Safaks kentinde 3 Temmuz'da düzensiz göçmenler ile bölge halkı arasında çıkan olaylarda bir Tunuslu hayatını kaybetmiş, onlarca düzensiz göçmen tutuklanmıştı.
Tunus'tan çıkış yaparak Libya'ya girmek isteyen göçmenler, iki ülke arasındaki bölgede mahsur kalmıştı.
Libya Kızılayı, iki ülke sınırındaki göçmenlerin zor şartlar altında kaldığını duyurmuş ve insan hakları kuruluşlarına yardım için işbirliği yapma çağrısında bulunmuştu.
Tunus İçişleri Bakanı Kemal el-Faki, ülkesinin düzensiz göçmenler için geçiş veya yerleşim yeri olmayacağını, göçmenlerin Tunus'ta kamplara yerleştirilmeyeceğini söylemişti.
Her yıl binlerce Afrikalı düzensiz göçmen, daha iyi bir yaşam umuduyla Akdeniz üzerinden Avrupa'ya ulaşmak için Libya ve Cezayir'e sınırı olan Tunus'a geliyor.
Tunus'un güney kentlerinde ikamet eden göçmenler, teknelerle Avrupa'ya geçmeye çalışıyor.