TBMM
2024 yılı bütçesinin görüşmelerine, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda başlandı. Komisyon, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı.
Muş, bütçe müzakerelerinin bir aylık bir sürede ve ardı ardına gerçekleştirileceğini, toplam 226 Sayıştay raporunun ele alınacağını anlattı.
Komisyondaki bütçe görüşme takvimine ilişkin bilgi veren Muş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın bugün komisyona yapacağı sunumunun ardından ara vereceklerini söyledi.
Mehmet Muş, kamu kurum ve kuruluşlarının bütçe görüşmelerinin 24 Kasım Cuma günü tamamlanacağını ifade ederek görüşmelerin hayırlı uğurlu olması temennisinde bulundu.
Daha sonra, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2024 yılı bütçesinin sunumuna başladı.
Yılmaz, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, orta ve uzun vadeli hedeflerle uyumlu şekilde hazırlanan 2024 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi'nin, Meclisin onayının ardından, Türkiye Yüzyılı'nın ilk bütçesi olacağını, Cumhuriyet'in yeni yüzyılında daha da güçlü Türkiye’yi inşa ve ihya bütçesi olduğunu söyledi.
Bütçe teklifinin içerdiği 67 ayrı program alanı ile "dirençli şehirler, dirençli ekonomi ve dirençli toplum" önceliklerini esas aldığını vurgulayan Yılmaz, bu bütçeyle depremle yıkılan şehirleri daha iyi şekilde yeniden ayağa kaldıracaklarını, geleceğe dönük afet risklerini azaltacaklarını ifade etti.
"Mali disiplini esas alan, maliye ve para politikaları koordinasyonunu güçlendiren, yapısal reformları öne çıkaran bir anlayış ile ekonomimizde istikrarı kalıcı hale getireceğiz." diyen Yılmaz, 2024 yılı bütçesinin yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, insan odaklı ve sosyal refahı artırıcı bir yaklaşımla hazırlandığını kaydetti.
Yılmaz, tüm dünyayla birlikte Türkiye'yi de olumsuz etkileyen hayat pahalılığının üstesinden ortak akılla belirlenen gerçekçi politikalarla geleceklerini ifade ederek bütçenin aynı zamanda enerji ve gıda arz güvenliği, iklim değişikliği ve dijital dönüşüm gibi alanlarda ülkenin elini daha da güçlendirecek yapıda olduğunu dile getirdi.
"Diplomaside belirleyici rolümüzü sürdüreceğiz"
Bölgedeki kriz ve çatışmalara rağmen güvenli bir liman olarak Türkiye'nin dimdik ayakta durmasını, barış eksenli etkili diplomasiyle demokratik istikrarı güçlendirmeye, milli birlik ve beraberliği pekiştirmeye devam edeceklerini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Son günlerde, İsrail ve Filistin bağlamında yaşanan insani dramın sonuçları ortadadır. Bugünler Filistinli kardeşlerimizin acılarını paylaşmak için ilan edilen yas günleridir. Bu vesileyle ben de İsrail’in saldırıları sonucunda şehit düşen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralananlara Allah’tan acil şifalar diliyorum. Gazze’de yaşayan halkın su, elektrik, yakıt, gıda, ilaç gibi en temel insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılması, uluslararası hukuka, temel hak ve özgürlüklere açık bir aykırılık teşkil etmektedir. Hastaneleri, camileri bile bombalanan Filistinliler için barışı savunmak insanlık görevidir. Daha fazla masum kanı dökülmemesi için çaba sarf etmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 12 Ekim günü kabul ettiği Ortak Bildiri’yle bu haksızlıklara karşı güçlü bir duruş sergilemiştir. Bu insani ve onurlu duruşundan dolayı Meclis'imizin tüm gruplarını gönülden tebrik ediyorum. Tüm dünyayı, özellikle başta BM olmak üzere tüm uluslararası toplumu bu vahşetin son bulması yönünde çözüme katkı vermeye davet ediyoruz. Türkiye olarak çatışmaların ve acıların sonlandırılması, soruna adil ve kalıcı bir çözüm bulunması yolunda üzerimize düşeni kararlı bir şekilde gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bölgesel ve küresel dengelerin anahtar ülkesi olarak diplomaside belirleyici rolümüzü sürdüreceğiz."
Yılmaz, son yıllarda bütçeleri olumsuz küresel ve bölgesel koşulların etkisi altında hazırladıklarını ifade ederek 2024 yılı bütçesini de dünya ekonomisinde süregelen zayıf görünümü, artan risk ve belirsizlikleri dikkate alarak hazırladıklarını söyledi.
Küresel Ekonomik Görünüm
Küresel ekonomide 2021 yılında yaşanan güçlü toparlanma sonrasında 2022’de daha ılımlı bir büyüme gerçekleştiğine dikkati çeken Yılmaz, toplam talebin güçlenmesi ile eş zamanlı olarak yaşanan arz sorunları, neticesinde, başta gıda ve enerji olmak üzere, emtia fiyatlarında tarihi yüksek seviyeler görüldüğünü, bu dönemde başlayan Rusya-Ukrayna savaşının gıda ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmayı artırdığını ve 2022 yılı boyunca küresel fiyat düzeyinin, alınan önlemlerle düşüş sürecine girmiş olsa da halen tarihsel ortalamaların üzerinde seyrettiğini kaydetti.
Yılmaz, küresel düzeyde artan politik ve ticari gerilimlerin, ekonomik ve siyasi alanda çok sayıda değişime sebep olduğuna işaret ederek ticarette karşılıklı kısıtlama ve yaptırımların belirsizliklere yol açtığını ve küresel ekonomik aktivite üzerinde baskı oluşturduğunu ve bölgesel düzeyde rekabetin belirginleşip müttefik ülkeler ayrımının yaygınlaştığını ifade etti.
Rusya-Ukrayna savaşının yanı sıra Orta Doğu’da beliren savaş ortamının, insani boyutta kabul edilemez sonuçlara yol açtığını, bu çerçevede, çatışmaların tırmanması ve daha geniş bir coğrafyaya yayılması halinde, küresel ekonomik düzende ciddi olumsuz etkiler doğabileceğini dile getiren Yılmaz, "Jeopolitik risklerde görülen son tırmanışlar, özellikle enerji ve gıda fiyatları kanalıyla küresel enflasyonu etkileme potansiyeli taşımaktadır." diye konuştu.
Yılmaz, küresel düzeyde dirençli hale gelen enflasyonla mücadelede 2022 yılının başından itibaren yaygın bir biçimde parasal sıkılaşma eğiliminin bulunduğunu, başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmiş ekonomilerde politika faiz oranlarının uzun süredir görülmeyen sıklıkta yükseltildiğini hatırlatarak sıkılaşan finansal koşulların rezerv para birimlerinin güçlenmesine ve gelişmekte olan ülke para birimlerinde dalgalanmalara yol açtığını, bu gelişmeler ve zayıflaması beklenen talep görünümü nedeniyle küresel büyümede ivme kaybı ihtimalinin giderek kuvvetlendiğini kaydetti.
"Ekonomiler arasında ciddi farklar oluşması beklenmektedir"
Yaşanan bölgesel savaşlar nedeniyle finansal piyasalarda güvenli limanlara yönelme eğiliminin ortaya çıktığını, para ve emtia piyasalarında dalgalanmaların görüldüğünü ve enflasyonla mücadele edilirken durgunluğa girilmemesi için ülke merkez bankalarının ölçülü adımlar atmasının gündeme geldiğini bildiren Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Süregelen riskler ve belirsizlikler küresel büyümeye ilişkin ihtiyatlı tahminleri beraberinde getirmektedir. Nitekim Uluslararası Para Fonunun (IMF) 2023 Yılı Ekim Ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda, dünya ekonomisinin 2022 yılında yüzde 3,5 büyüme kaydetmesinin ardından, 2023 yılında yüzde 3,0 ve 2024 yılında yüzde 2,9 ile daha ılımlı büyümesi öngörülmektedir. 2022 yılında yüzde 2,6 büyüyen gelişmiş ülkelerin belirgin ivme kaybederek 2023 yılında yüzde 1,5, 2024 yılında ise yüzde 1,4 oranında büyümesi beklenmektedir. Bölgelere ve ülkelere özgü ayrışmalar nedeniyle büyüme performanslarında ekonomiler arasında ciddi farklar oluşması beklenmektedir. 2023 yılında ABD’nin yüzde 2,1, Avro Bölgesi’nin yüzde 0,7 büyümesi öngörülmekte iken 2024 yılında bu ekonomilerin sırasıyla yüzde 1,5 ve yüzde 1,2 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir.
Başlıca ticaret ortaklarımızdan biri olan Almanya’nın büyüme tahminleri 2023’te yüzde eksi 0,5, 2024 yılında yüzde 0,9’dur. Fransa’nın 2023 yılı büyüme tahmini yüzde 1,0, 2024 yılı büyüme tahmini ise 1,3’tür. İngiltere’nin ekonomik büyümesi 2023 yılında yüzde 0,5 ve 2024 yılında yüzde 0,6 olarak tahmin edilmektedir. 2022 yılında yüzde 4,1 büyüyen yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilerin ise 2023 ve 2024 yıllarında yüzde 4,0 oranında büyümeleri beklenmektedir. Bu kapsamda, Çin’in büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilerek 2023’te yüzde 5,0, 2024’te ise yüzde 4,2 olmuştur."
Yılmaz, sıkılaşan koşullar ve jeopolitik gerilimlerle birlikte IMF’ye göre küresel mal ve hizmet ticaretinde bu yıl ancak yüzde 0,9 oranında büyüme gerçekleşmesinin beklendiğini bildirerek 2024 yılında ise ticaret hacmindeki artışın tekrar toparlanarak yüzde 3,5’e çıkacağının tahmin edildiğini söyledi.
Küresel enflasyonun son yıllarda 2000’li yılların ortalama seviyesinin yaklaşık iki katına çıktığına dikkati çeken Yılmaz, 2023 yılında yıllık manşet enflasyon oranlarında baz etkisi ve emtia fiyatlarındaki ılımlı görünümle düşüş eğilimi görüldüğünü, çekirdek enflasyon oranlarında ise azalışın hizmet fiyatlarındaki katılık sebebiyle daha yavaş gerçekleştiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, emtia fiyatlarının jeopolitik gerilim ve iklim koşullarının etkisiyle daha değişken bir hal almasının, enflasyonla mücadelede yerinde ve yeterince sıkı politika duruşunun sergilenememesi ile talep koşullarının destekleyici olmaya devam etmesinin küresel enflasyondaki yukarı yönlü riskleri canlı tuttuğunu kaydetti.