15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarına karşı diren Lütfü Çiçek, Metin Doğan ve Vildan Güvercin “İçimizdeki Kahramanlar Tecrübe Konuşuyor” paneli çerçevesinde Kent Meydanında yaşadıklarını aktardı. Gerçekleşen panele Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, AK Parti Sakarya İl Başkanı Fevzi Kılıç, İl Jandarma Komutanı Albay Emin Dursun, Vali Yardımcıları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Doğan: “Vicdanın sesine kulak veren insanların sevgilisi oldum”
Atatürk Havaalanı kapısı önünde ilerleyen tankın önüne yatan Metin Doğan yaptığı konuşmada, “Yüz binlerce insanın ölmesini engellemek adına o tankın altına yattım. Direk ben canlı yayın yapılan yere gittim. Eğer orada benim öldüğüm canlı yayında gösterilirse, ben biliyorum şoka girdi herkes ne oluyor demeye falan başladılar, ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Çok büyük bir eylemin yapılması gerekiyordu. Bunu ben bir anlık heyecan ile yapmadım, gayet planlı ve bilinçli olarak yaptım. Ben orada paletlerin altında ezilirsem insanların sokağa çıkacağını düşündüm ve o yüzden bunu yaptım. Dua ettim ’Allah’ım bana ateş etmesinler, ateş ederlerse ayağıma falan alırlar kenara çekerler, ben de amacıma ulaşamazdım. O yüzden durmadan bağırdım, tahrik ettim ezmeleri için. Hareket ediyorum, paletin altına yatıyorum böyle, şahadet getiriyorum. O kadar bilinçli ki, şuur kaybı falan yok, ölüm şeklimi bile ayarlamaya çalışıyorum. Palet neden çok geniş değil diyorum kendi kendime, ona göre iç organlarım, kafam, beynim bir anda gitsin hiç hayatta kalmak gibi bir düşüncem yok. Allah bana öyle bir ödül nasip etti ki, ben bir sanatçı olsam beni iyi kalpli insanlar da sever kötü kalpli insanlar da ya da bir futbolcu. Ama Allah ban öyle bir ödül verdi ki, vicdanın sesine kulak veren insanların sevgilisi yaptı. Bunun için Allah’a hep dua ediyorum, hep de edeceğim” dedi.
Güvercin: “Saçımda kocaman bir et parçası olduğunu gördüm”
Duygusal bir dille darbe gecesini anlatan Milli sporcu Vildan Güvercin gözyaşlarına hakim olamadı. Güvercin, “Askerimizin aldığı bir tedbir diye düşündük. Daha sonra başbakanımızın yaptığı açıklamayı dinledik, ’Bu bir kalkışma girişimidir’ dedi. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın talimatını alır almaz evimizden çıktık. İlk önce ailemle birlikte Opera’nın oraya gittik. Orada bir tankla mücadele ettik. Yarım saat, kırk beş dakika tankı durdurmaya çalıştık. Orada tankı etkisiz hale getirdikten sonra Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne gittik. Biz o istikamette ilerlerken zaten oranın tarandığını görüyorduk. Üstümüzden F-16l’ar geçiyordu,seslerini duyuyorduk. Ona rağmen bir kere bile düşünmedik geri dönmeyi. Bizim burada ne işimiz var demedik. Ben ateş ettikleri anda yere çöktüm, ateşin kesildiğini hissettim ve ben o anda dedim ki ’Rabbim, ömrüm buraya kadarmış’ O an öleceğimi düşündüm. O anda ölüm korkusu insanın içine girmiyor ama diyorsun ki ömrüm buraya kadarmış. Ateşin kesildiğini hissettiğim anda ayağa kalktım. Annemle babamın vurulduğunu gördüm. Babamın yüzü kanlar içindeydi. Bir bayrak bularak annemin bacağına bağladım. Daha sonra hastaneye götürmek için araba bulmaya çalıştım. Daha sonra bir taksinin önüne atladım, annemle babamı hastaneye götürdüm. Annemle babam acilin içindeydiler, ben dışındaydım.Saçımı o gece toplamıştım ve saçımda o gece bir şey hissettim. İlk başta saçım dolaştı sandım ve elimi saçıma attığım zaman et parçası olduğunu gördüm. Kocaman bir et parçası vardı kafamda. Uzun süre öyle kaldım. Üzerimizden F16’lar geçiyor. İnsanlar o esnada sağa sola kaçıyor refleks olarak. Ben o şekilde durdum öylece çünkü ben ölümü yarım saat önce nefesim kadar yakın hissetmiştim. Bir insan vücudunu düşünün, onu da Türkiye olarak düşünün. İnsan vücudunda bir organ olmadığı zaman, mesela elimiz gibi, o insan yaşamını devam ettirir. Ama Recep Tayyip Erdoğan bu insan vücudunun kalbi. Kalp, vücuda kan pompalamazsa o vücut yaşayamaz” diye konuştu.
Çiçek: “Kendi kurşunumla vurulmak beni bitirirdi”
Eski emniyet müdürü Lütfü Çiçek ise yaptığı konuşmada, “Esas kahraman, Niğde’nin Bor ilçesinin Çukurkuyu Şehitliği’nde yatıyor. Esas kahraman, Ankara Cebeci Şehitliği’nde. İstanbul Zincirlikuyu Şehitliği’nde. Yani haşa biz suyun üstü bile olamayız. Esas kahraman o gece havada 35 tane F16 varken Marmaris’ten helikoptere binip oradan uçakla İstanbul’a halkıyla buluşmaya gelen liderdir asıl kahraman. Beni istihbarat daireden aradılar, ’Akıncı Üssü’ne müdahale edemiyoruz oradan kalkan uçaklar Özel Harekat’ı bombalıyor’ diye. Tam şehit sayısını söylemediler bana. Birkaç tane şehidimiz var dediler. Hemen Akıncı Üssü’ne gidilip gerekli tedbirlerin alınması gerek dediler. 15 dakika içinde oraya giderken o arada dedim ki, ’Söyleyin Sayın Belediye Başkanımız Melih Gökçek’e, oraya kamyon kepçe mıcır falan getirsin de içeri girebilirsek bari dökeriz. Pisti kullanılmaz hale getiririz’ Bunlar gelinceye kadar biz gittik. Kendi silahlarımızla elektrik tellerine ateş açmamız suretiyle oranın elektriğini kestik bir müddet. Ama meğer 4 gün yetecek kadar jeneratör varmış orada. Bu arada halk ve o belediye araçları geldi oraya. F16’lara ateş açıyoruz kendi beylik silahlarımızla. Hatta bacanağım bana güldü, ’Abi, Baretta ya da CZ ile uçak mı vurulur’ dedi. Ben dedim ki, ’At kardeşim at, Seyit Onbaşı kendisi mi kaldırdı o gülleleri?’ İki gün sonra biz Akıncılar’a gittik. Helikopterlerin hepsi isabetli. Ölüm insanın aklına hiç gelmiyor. Zaten başta abdestinizi almışsınız, kefeninizi giymişsiniz ya ve uğrunda öleceğiniz şey vatansa imansa hiç aklınıza gelmiyor ölüm. Böyle güle oynaya. Bir şey olsaydı çok zoruma giderdi. Güneydoğu’da çok mücadele ettim, askerde Şemdinli’deydim. Diyarbakır’daydım. PKK kurşunuyla, terörist kurşunuyla şehit olmak değil de kendi kurşunumla vurulmak beni bitirirdi. Gözümü kimse kapatamazdı benim” şeklinde konuştu.
(İHA)