Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Memişoğlu, seçimler sonrası iş dünyasının hükümetten beklentileriyle ilgili görüşlerini paylaştı. Aylar sonra ilk kez Mayıs ayında ihracatta artış beklediklerini vurgulayan Memişoğlu, ancak ihracatçının rekabet gücünün azalması nedeniyle dış pazarlarda daralma ya da pazarı kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldıklarını belirtti. Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Memişoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri İbrahim Uzunoğlu, Selim Yaymanoğlu ve DENİB Genel Sekreteri Uğur Dayıoğlu ile birlikte Denizli Gazeteciler Cemiyeti (DGC) Başkanı Osman Nuri Boyacı ve yönetimine hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Ziyarette ekonomik gelişmeler, iş dünyasının beklentileri dile getirilirken, DENİB ve DGC arasında ortak çalışmalar ve projelerde ele alındı. DENİB Başkanı Memişoğlu, seçim sonuçlarının hayırlı olmasını dileyerek; “Seçim sonuçları ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Ülke ilk defa 2 turlu bir seçimle tanıştı. Yeni cumhurbaşkanlığı sistemiyle gelen bir sonuç. İnsanların demokratik haklarını kullandığı, sandığın ortaya konulduğu bir seçim yaşadık. Seçimden önce bir kesim, seçim anı ve sonrasıyla ilgili olumsuz görüşlere sahiptiler. Türk milleti her zamanki gibi basiretini ve demokrasiye olan saygısını göstererek çok yüksek bir oranla seçime katılım sağladı ve iradesini gösterdi” dedi. “İhracatta artış var”
Ekonomik gelişmelere de değinen Memişoğlu, “Ekonomiye gelecek olursak, son 6 aydır ihracatta bir gerileme var. Geçtiğimiz yılın Eylül ayından bu yana sanıyorum ki ilk kez bu ay artı ihracat verilerini açıklayacağız. Buradaki ihracatın düşme sebebi sadece bizden kaynaklı bir durum değil. Bütün dünyada enflasyonun yükselmesi, resesyon gibi nedenler talepleri ciddi oranda düşürdü. Amerika ve Avrupa en büyük alıcılarımız. Özellikle Avrupa ihracatımızın yüzde 60’ını kapsıyor. Buradaki resesyon bize de olumsuz yansıdı. Ancak güzel verilerde gelmeye başladı. Son 2 aydır oradaki satın alma endeksleri 50’nin üzerine çıkmaya başladı. Bize de gelen siparişlerden de artış talebini 1-2 aydır hissediyorduk. Denizli’yi baz alacak olursak, boyahanelerde yüzde 50 ve altı kapasite kullanımı vardı. Son 2 aydır bu durum değişti ve yüzde 80’lere yaklaşmış durumda. Bunlar bizi sevindiren gelişmeler” dedi. İhracatçının beklentilerini anlattı
İhracatçının, sanayicinin iktidardan ekonomiye yönelik taleplerini aktaran Memişoğlu, “Üretirken sanayicimiz, dış pazarlarda ihracatçımız çok ciddi fedakarlıklarla çalışmaya devam ediyor. Son günlerde enerji maliyetleri düşse bile 1-1.5 yıldır Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan sonra yüksek enerji maliyetleriyle boğuşmak zorundayız. Dövizin baskılanmasıyla personel maaşlarımız, rekabet ettiğimiz ülkelerin çok üstünde bir yere çıktı. Ciddi anlamda rekabette zorlanıyoruz. Seçimler sonrası hükümet içinde yeni bir ekonomi yönetimi oluşturulacak. Ekonomi yönetiminden ise; piyasanın gerçeklerini bilerek, üretimden, istihdamdan, ihracattan yana bir yaklaşım modeli bekliyoruz. Bu gelişmeler ışığından en kısa sürede Merkez Bankasının almış olduğu özellikle ihracatçıyı zora sokan tedbirlerin, kurlardaki baskının bir an önce hafifletilmesini ve kaldırılmasını bekliyoruz. Bunun neticesinde de eminim ihracatçı ve sanayici rahatlayacaktır. Ekonomi ya da ticaret, serbest olduğunda kendini geliştirip, bir yerlere ulaşabiliyor” diye konuştu.
“Pazarlarımızı kaybediyoruz”
Yaşanılan sıkıntılar ve rekabette ellerinin giderek zayıflaması nedeniyle ciddi pazar kayıplarıyla karşı karşıya kaldıklarını belirten Memişoğlu, “Şu anda pazarlarımızın bir bölümünü kaybetmek üzereyiz. Buralarda güçlenmek ve kendimize yeni pazarlar bulabilmek için yeni ekonomik düzenlemelere ihtiyacımız var. Umarım yeni kabinede bu ihtiyaçlarımıza cevap verebilir. Bizlerde istihdamla, üretimle ve ihracatla katkı sağlamaya devam ederiz” dedi. “Dolar 22 liranın altında olmamalı”
Döviz özellikle dolar kuru üzerinde sanayicinin genel kanısını da paylaşan Memişoğlu, şöyle konuştu:
“Bizim için en azından doların 22 liranın altında olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sadece benim şahsi fikrim değil, gerek yönetim kurulunda gerekse İstanbul’da TİM’de yaptığımız toplantılarda böyle bir konu en azından kısa vadede gerekiyor. Kuru bugün 30 yapmak enflasyonu onunla birlikte yukarı çekmek demek. Buda yönetilebilir bir konu değil. Öncelikle biraz yavaşça gevşetmek, baskıyı hafifletmek ve sonrada ekonomiyi kendi değerleri içinde bırakmak lazım diye düşünüyorum”