Hatay’da yıkıcı depremin ardından ahırı yıkılan ve hayvanları telef olan Ahmet Sarıkaya, o anları gözyaşları içinde anlattı.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremde en büyük hasarı alan şehirlerden biri de Hatay oldu. Yıkımların en büyük olduğu köylerden biri olan Aşağı Oba Köyü’nde birçok ahır depremin etkisiyle yerle bir oldu. O ahırlardan biri de köy sakinlerinden olan Ahmet Sarıkaya’nın evinin altında bulunan ahırdı. Deprem sırasında hemen kendilerini sokağa attığını ve aile bireylerini kurtarmak için harekete geçtiğini belirten Ahmet Sarıkaya yaşadıklarını gözyaşları içinde anlattı. “Oğlum yetişin, gelinim içeride”
Ahmet Sarıkaya, “Deprem olunca ben bağırıp herkesi uyandırdım. Hanım, çocuklar ve torunlarım vardı içeride. Bir torunumun üstüne duvarın parçası düştü. Şu anda İstanbul’a gönderdik. Sonra ’Oğlum yetişin, gelinim içeride’ diye. Oradan çektim çıkarttım. Mallar gitsin, benim çocuğum Allah’a şükür kurtuldu. Aşağıda 12-13 tane hayvan var. Yukarıda 30 tane hayvan var. Mal geri gelir inşallah, ama can geri gelmez. Allah yardımcıları olsun yapacak bir şey yok. İçeriden zor kaçtık. Deprem sırasında ayakta duramadık. Bir tane çocuk, ‘tombalak, tombalak’ diyerek geldi. Allah’tan geldi yapacak bir şey yok. İnşallah bundan sonra iyi olur. Ben hurdacılıkla uğraşıyorum. Hurdadan kazandığım para ile yaptım bu binayı. İnşallah gene yaparız. Sözün bittiği yerdeyiz” şeklinde konuştu. “Evimiz yıkıldı, 13-14 tane hayvanımız öldü”
Depremin gerçekleştiği andan sonra sürekli olarak enkaz halinde olan ahırdan ses geldiğini ve felaketin üçüncü gününde bir büyükbaş hayvanı enkaz altından kurtardıklarını söyleyen Oğuzhan Sarıkaya; “Deprem gecesi bir baktık hayvanlarımız ölmüş. İlk başta insanları kurtarmaktı amacımız. İlk başta yengem ve çocuğunu kurtardık çok şükür. Evimiz yıkıldı, 13-14 tane hayvanımız öldü. Enkazdan 3 gün boyunca ses çıktı. En sonunda babam dayanamadı. ’Bu da candır’ diyerek çıkartalım dedi. Üç gün sonra bu hayvanı çıkardık. Şu anda sakat, yürüyemiyor ama yaşıyor çok şükür” dedi.
Öte yandan, hayvancılık ve tarımla uğraşan köy halkı, tarlalarında yaklaşık bir metreyi geçen yarıkların oluştuğunu ve bu yarıkların ise köye doğru ilerleyerek yıkıma yol açtığını belirtti.
