Son dönemde muhalif siyasetçi Alexei Navalny’e yönelik sert adımlar atan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin uluslararası kamuoyunun gündemine oturdu.
Ünlü dergilerden Economist, Rus lider Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınlığı ve ilişkileri üzerine kapsamlı bir haber hazırladı. Haberde, “Kremlin, NATO’yu Vladimir Putin’i devirmeye çalışmakla suçladı. Navalny’i Amerika’nın ajansı olarak tanımladı. Avrupa Birliği’ni ‘güvenilmez bir partner’ olarak tanımladı. Fakat Sayın Putin’i mutlu eden tek bir NATO üyesi ve AB’ye aday ülke bulunuyor: Türkiye. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Navalny’nin gözaltına alınması veya binlerce Rus vatandaşının bu durumu protesto etmesi ile ilgili bir şey demedi” ifadesi yer aldı.
Dergide, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda açıklama yapmaması ile ilgili olarak, “Onun sessizliği, iki otoriteryen liderin arasındaki dikkat çekici anlaşmanın delili niteliğinde. Bu umulmadık bir ilişki. Rusya ve Türkiye arasındaki derin tarihi rekabet zaman zaman birçok alanda çatışmaya da döndü. Fakat iki adam da bölgesel siyaseti yeniden şekillendirerek Türkiye’nin batıdaki müttefikleri için garip sorunlara sebep olan sert güç ile bir bağ kurdu” yorumu yapıldı.
Türkiye ile Rusya arasında tarih boyunca düzinelerce savaş yaşandığını ve her iki ülkenin de dönüşüme girdiğini yazan dergi Libya Suriye’de yaşananlar ile birlikte Dağlık Karabağ’da geçen yıl Azerbaycan-Ermenistan arasındaki çatışmalar hatırlatıldı. Türkiye ile Rusya’nın Rusya’nın arka bahçesi olarak adlandırdığı Güney Kafkasya’da karşı karşıya gelmesinin dikkat çekici olduğunu hatırlatan dergi, Türk dronelarının Ermenistan ordusunun kullandığı Rus tanklarını imha etmesine rağmen Putin’in Erdoğan’dan övgüyle bahsettiğini yazdı.
“İKİSİ DE İMPARATORLUK NOSTALJİSİ YAŞIYOR”
Geçen yıl ekim ayında Valdai Tartışma Kulübü’nde Putin, Erdoğan hakkında, “Sadece çalışmaktan keyif almadığım güvende de hissettiğim bir partner” yorumunu yapmıştı. Buna karşılık Erdoğan’ın da Rusya’dan satın alınan S-400 hava savunma sistemini test ettiğini hatırlatan Economist, “Kasım ayında Azerbaycan-Ermenistan gerilimi sona erdi ve Rusya Dağlık Karabağ’da askeri varlığını oluşturdu ve Türkiye de bölgede ekonomik bir güç olarak öne çıktı” ifadesini kullandı.
2016’dan beri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en sık görüştüğü liderlerden birinin Putin olduğu belirtilirken ticaret ve yatırımın iki ülke arasında çok kritik bir öneme sahip olduğu kaydedildi. Economist, “İki lider de imparatorluk nostaljisini paylaşıyor. Putin kendisini Sovyet imparatorluğunu yeniden kuran bir vatansever olarak konumlarken Erdoğan da ülkesinin Osmanlı geçmişini kullanarak agresif bir dış politika izliyor. Yunanistan, Rum Kesimi ve Fransa ile mücadele ederek Ege Denizi’ndeki Yunan adalarını almak istiyor. Kendisini İslam dünyasının sesi olarak düşünüyor” yorumunu yaptı.
“BIDEN ÖNCELİK VERMELİ”
İki lider arasında farklılıklar da olduğunu yazan Economist, “Elbette iki adam ve ülkeleri arasında büyük farklar da var. Anayasayı değiştirerek görev süresini uzatan Putin, diktatörlüğe daha yakın. Sayın Erdoğan’ın gücü ise daha az sıkı. Türkiye’nin büyük holdingleri halen Erdoğan’la uzlaşan ama onu sevmeyen seküler kesim tarafından yönetiliyor. Erdoğan muhalifleri hapse attırdı, medyayı susturdu fakat yine de seçimleri kazanmak durumunda. Partisine destek anketlere göre azalıyor. İki yıl önce ülkenin ekonomik motoru İstanbul’u ve başkent Ankara’yı yerel seçimlerde kaybetti” ifadesine yer verdi.
Economist’in kapsamlı makalesi, “Şu anda Türkiye palamarları çözen bir ülke. Batı ittifakından giderek uzaklaşan bir ülke. Fakat Türkiye’nin Rusya ile yakın zamanda başlattığı ortaklığının temeli çok zayıf ve geri dönülebilir. ABD Başkanı Joe Biden’ın dikkat etmesi gereken önceliklerinden biri Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşarak Putin’in kollarına düşmesini engellemek olmalı ve bu da listenin tepesinde yer almalı” ifadesiyle sona eriyor.