Ankara/Budapeşte
Çavuşoğlu ve Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijarto, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'deki görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Türkiye ve Macaristan'ın hala İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini onaylamayan iki ülke olmasına dair bir soruya Çavuşoğlu, "Biz de Türkiye olarak tıpkı Macaristan gibi NATO'nun genişlemesini destekliyoruz." yanıtını verdi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, NATO misyon ve faaliyetlerine en çok katkı sağlayan 5 ülkeden, ittifakın toplam bütçesine de en çok katkı sağlayan ilk 8 ülkeden biri olduğuna işaret ederek, bugün NATO belgelerinde en önemli iki tehdit olarak Rusya ve terörizmin gösterildiğini anımsattı.
"Türkiye'nin güvenlik endişesinin karşılanmaması kabul edilemez"
Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın güvenlik endişelerini anladığını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"(Güvenlik endişeleri) O nedenle NATO'ya üye olmak istediklerini de biliyoruz. Ama bir taraftan o iki ülkenin güvenlik endişelerini anlarken, Türkiye'nin güvenlik endişesinin karşılanmaması kabul edilemez, o da terörle mücadeledir. Maalesef bu terör örgütleri FETÖ, PKK, PYD bu ülkelerde özellikle İsveç'te yoğun bir mevcudiyeti var bunların. Sadece mevcudiyet değil çok faaliyet gösteriyorlar. Para toplama, terörizmin finansmanı aslında bu ona girer. Aynı zamanda insan devşirme, oralardan Irak'taki Kandil Dağı'na, Suriye'ye insan devşiriyorlar, propaganda devam ediyor."
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında imzalanan üçlü muhtıraya işaret ederek, "Bu mutabakat muhtırasına göre, bu iki ülke bu tür faaliyetleri ülkesinde durduracak. Açık ve net. Biz ne fazlasını ne eksiğini istiyoruz." dedi.
İsveç'teki süreç
Türkiye'nin Finlandiya ile göreceli olarak bakıldığında çok büyük bir sorunu olmadığını dile getiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Ama İsveç'e baktığımız zaman 'bu adımları atabilmek için yasa değişikliğine gitmek zorundayız' dediler, gittiler. Ama bu faaliyetler artarak devam ediyor. O zaman yasa değiştirmenin ne anlamı kaldı? Burada görülüyor ki siyasi irade lazım, yeni hükümette bir önceki hükümete göre bu iradeyi görüyoruz ama henüz daha adım atmadılar, tam tersine son provokasyonlar, PKK/YPG'nin faaliyetleri, terör örgütünün propagandası yine aynı şekilde finansmanı, insan devşirme hepsi devam ediyor.
Şimdi bunlar karşılanmadan bir ülkenin NATO üyeliğine 'evet' dememiz mümkün değil, bu partiler üstü bir konu. Ve (İsveç) Dışişleri Bakanı Ankara'ya geldiği zaman Meclis'e de gitti, orada tüm partilerden aynı şeyi işitti. 'Bu konularda adım atmazsanız hiçbirimiz bu mutabakat daha doğrusu üyelik protokolü onaylamayız' dediler. Bu tamamen güvenlik endişesiyle ilgili, terörle mücadeleyle ilgili bir konu."
"Bizim derdimiz NATO'yu engellemek değil"
Bakan Çavuşoğlu, Finlandiya'ya başından bu yana Türkiye'nin daha pozitif baktığını söylediğini aktararak, "Sayın Cumhurbaşkanımız yine gençlerle bir araya geldiğinde de bunu söyledi ama NATO iki ülkenin üyelik sürecini birlikte götürmek istiyor. Bugüne kadar o iki ülke de böyle istediler. Eğer üyelik süreciyle ilgili bir karar verilirse ayrı ayrı da değerlendirme konusunda Finlandiya'ya daha pozitif bakabileceğimizi bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız söyledi. Bizim derdimiz NATO'yu engellemek değil, bizim güvenlik endişelerimiz karşılansın, terörle mücadele karşılansın." değerlendirmesini yaptı.
- "İnsanlık suçu olan eylemler, fikir ve düşünce özgürlüğü, eylem özgürlüğü gibi adlandırılamaz"
Szijarto'nun İsveç ve Danimarka'da Kur'an-ı Kerim yakılmasını "kabul edilemez" olarak nitelendirmesine işaret eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Peter'a çok teşekkür ediyorum. Bir Hristiyan olarak düşüncelerini söyledi. Her zaman da kendi inancını ve farklı inançlar ile ilgili düşüncelerini söylüyor. Çok teşekkür ediyoruz. Bizde de iman etmenin şartı Allah'ın tüm kitaplarına inanmak, peygamberlerine inanmaktadır. Aksi takdirde iman etmiş olamazsınız. Bizim inancımıza göre antisemitizm de bir insanlık suçudur, Hristiyan düşmanlığı da insanlık suçudur. İslam düşmanlığı da insanlık suçudur. İnsanlık suçu olan eylemler, fikir ve düşünce özgürlüğü, eylem özgürlüğü gibi adlandırılamaz. Aynı yasalar Finlandiya'da da var İsveç'te de var, düşünce özgürlüğü ile ilgili. Hemen hemen aynı, bütün İskandinav ülkelerinde de aynı.
Finlandiya, 'ben izin vermeyeceğim' diyor. Çünkü bu nefret suçudur, insanlık suçudur. ırkçı bir yaklaşımdır. Bunlar Avrupa değerlerinde de açıkça ortadadır. Dolayısıyla bunları düşünce özgürlüğüne sokup da istediği gibi davranıp provokasyon yapabilme anlayışı bizi hiçbir yere götüremez, ancak kaosa götürür."
Çavuşoğlu, bir Müslüman olarak farklı inançlara ve kutsal kitaplara aynı saygının gösterilmesi gerektiğine inandığının altını çizerek, "Bir gün İsveç de ilerde yükümlülüklerini yerine getirirse oturur bakarız. Ama şu an İsveç'in bu şartlarda NATO üyeliğine 'evet' dememiz mümkün değil." dedi.
Türkiye'nin bir takip mekanizması kurarak, NATO üyeliği konusundaki süreci yakından izlediğini belirten Çavuşoğlu, "(Üçlü mekanizma) Üçüncü toplantıyı iptal ettik, erteledik. Brüksel'de olacaktı. NATO da görsün çünkü, herkes kafadan bir şey söylüyor. 'Efendim bu ülkeler karşıladı hadi onaylayın.' Yok öyle bir şey. Görsün herkes, şeffaf olsun süreç. Dolayısıyla bu konuda biz tutumumuzu en üst düzeyde de kayda geçiriyoruz." ifadelerini kullandı.
"(Ukrayna'da) Adil bir barışın da kaybedeni olmaz"
Mevlüt Çavuşoğlu, "Ukrayna'daki savaşla ilgili biz başından beri savaşın sonlandırılması için gayret sarf ettik. Savaşın ilk aylarıyla şu anda savaşın şartları tabii çok farklı. Savaş uzadıkça daha da çetrefilleşiyor, daha da zor oluyor. Bırakın bir barışı, bir ateşkes zor." yorumunu yaptı.
Türkiye'nin savaşın başından bu yana bunun bir kazananı olmayacağını söylediğini kaydeden Çavuşoğlu, "Adil bir barışın da -altını çizerek söylüyorum- adil bir barışın da kaybedeni olmaz. Ve bu savaşın da kazananı olmayacağını söylüyoruz ve masada bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunu için de çabalarımızı devam ettireceğiz. Ve güven artırıcı adımlar konusunda da devam ettireceğiz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Ukrayna'nın kendi topraklarını korumak için farklı ülkelerden aldığı yardımlar olduğuna da işaret ederek, şunları söyledi:
"En son işte tanklar konuşuluyor. Bazı ülkeler 'vereceğiz' diyor, 'vermeyeceğiz' diyor. F-16'lar konusunda farklı açıklamalar var ama en önemlisi bir an önce adil bir ateşkes ve barışa doğru müzakerelerin başlatılması, biz bundan yanayız. İki ülkenin de kabul edilebileceği bir barış olması lazım. İki ülkeyle de angajmana girmeden bunun mümkün olmayacağını söylüyoruz. Tek taraflı dikte edilecek bir barışı ne Ukrayna kabul eder ne Rusya kabul eder. Gerçekçi olmamız lazım. Biz bu gerçekler temelinde çabalarımızı sürdüreceğiz."
(Sürecek)