CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 8 Nisan Romanlar Günü’nde ‘Sosyal Uyum ve Sosyal İçerme Kanunu Teklifi’ verdi. Tanrıkulu teklifinde, sosyal uyum, dışlama ile mücadele, sosyal içerme tanımlarının yapılarak ayrımcılığın önlenmesi için ‘Sosyal İçerme Kurumu’ kurulmasını önerdi.
Teklifte, bu kurumun ana hizmet birimleri şöyle açıklandı:
“Ana hizmet birimleri olarak Sosyal İçerme Programı Dairesi Başkanlığı, Sosyal İçerme İl Kurulları Dairesi Başkanlığı, Hükümet Dışı Kuruluşlarla İş birliği ve Uluslararası İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Araştırma ve Tanıtım Dairesi Başkanlığı danışma birimi olarak Hukuk Müşavirliği, yardımcı hizmet birimi olarak ise İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı”
Kanun teklifinde, Sosyal İçerme Kurumu’nda çalışacak personelin yapması gerekenler şöyle tanımlandı:
“Bu madde ile kamu kurum ve kuruluşlarına iş birliği ve koordinasyon sorumluluğu verilmektedir. Bu çerçevede kamu kurum ve kuruluşları; sosyal dışlanma ile mücadele ve sosyal içerme ile ilgili konularda kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler ve konu ile ilgili sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve uluslararası kuruluşlar arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlamaktan sorumlu tutulmaktadır.”
Kanun teklifinde, geçici madde ile kuruluş süreci de açıklanarak “Kuruluş sürecinde kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelden, mesleğe özel yarışma sınavı ile girilen ve belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonucu uzman kadrolarına atanmış olanların, kendilerinin isteği ve kurumlarının muvafakati alınmak suretiyle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde sosyal içerme uzmanı olarak atanabilmesi öngörülmektedir” denildi.
Teklifte, sosyal içerme ilkeleri ve politika alanları şöyle sıralandı:
"a) Sosyal dışlanma durumundaki insanların insan hakları her bakımdan ve tam anlamıyla tanınır.
b) Tüm paydaşların kolektif ve bireysel sorumlulukları paylaştığı bütünsel katılım esastır.
c) Sosyal uyum kamu yararınadır ve marjinalleştirme söylemi ve müdahaleleriyle mücadele edilmelidir.
ç) Somut politikalar taahhüt altına alınmalı ve mücadele kurumsallaştırılmalıdır.
d) Uygun prosedürler aracılığıyla yurttaşların haklarını talep ve elde etmelerine olanak sağlanır; sosyal ve ekonomik haklar kullanılabilir ve etkili kılınmalıdır.
e) Marjinalleştirmeyi engelleyerek bazı toplum kesimlerinin refahtan pay alırken ötekilerin damgalanmasını ve sınırlara hapsedilmesi engellenmelidir.
f) Yoksulluğa ve sosyal dışlanmaya karşı mücadelede yeni bilişim teknolojilerinden ve uygun diğer destek yapılarından yararlanılır; bu araçlar en hassas toplumsal kesimler için erişilebilir, etkili ve verimli kılınmalıdır.
g) Özellikle en hassas toplumsal kesimlere yönelen ekonomi politikaları ve uygun destek tedbirleri yolu ile işsizlik oranlarını azaltılmalı ve istihdama erişimleri teşvik edilmelidir.
ğ) Kamu hizmetlerinin niteliği artırılmalı; tüm yurttaşların bu hizmetlere fiili ve eşit erişimi garanti altına alınmalıdır.
h) İnsan haklarına dayalı olarak yeterli ve kapsayıcı sosyal koruma düzeyleri sağlanır ve bu düzeyler geliştirilebilir biçimde güvence altına alınır.
ı) Tüm toplumsal kesimlerden yaşlı kişilerin ihtiyaçları, uygun emeklilik sistemleri ve kuşaklar arası dayanışmanın kurumsallaştırılması yolu ile karşılanır.
i) Toplumdaki sosyal dayanışma ve karşılıklı sorumluluk hissiyatı canlı tutulmalıdır.
j) Aile ve aile hayatı modellerindeki değişimlere, örneğin çalışma ve özel hayatın kesiştiği noktalarda, uzlaşma ve uyum sağlama yolu ile yanıtlar sağlanmalıdır.
k) Hassas ve dezavantajlı kimliklerden çocukların ve gençlerin korunmaları ve toplumsal hayata etkin biçimde katılmaları için yeterli düzeyde önlemler alınır.
l) Toplumun hassas, dezavantajlı ve/veya özel ihtiyaç sahibi kesimlerinin yaşama entegrasyonu ile eşit yurttaş ve insan haklarına erişmeleri için gereken tüm koşullar sağlanmalıdır.
m) Hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığın her türü ile mücadele devamlı kılınmalıdır.
n) Kültürel, etnik ve diğer tüm toplumsal çeşitlilik, toplumun güçlü yanı olarak tanınır."