Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Aysel Aydın Kaderli, hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, sigara içimi ve genetik yatkınlığa ek olarak psikolojik stresin de kardiyovasküler hastalıklar için klasik risk faktörleri arasında sayılmakta olduğunu ifade ederek, “Psikolojik stres önemli, değiştirilebilir bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. İnme, koroner arter hastalıkları kalp krizi geçirme riskini arttırırken, ritim bozukluklarının ortaya çıkması ya da kötüleşmesinin kalp yetersizliği olan hastalarda klinik tablonun bozulmasına da sebep olabildiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Deprem gibi doğal afetler, önemsenen spor müsabakaları, terör saldırıları gibi akut streslerin, aşırı iş stresi, yoğun trafik gibi kronik streslerin ve herhangi bir sebeple olan aşırı kızgınlığın kalp krizi riskini 4 ile 8 kat arttırdığı gösterilmiştir. Keza depresyon tanısı olan kişilerde kalp krizi riski 2.5 kat artmaktadır” dedi.
Doç. Dr. Kaderli, “Stres kardiyovasküler olaylar için önemli bir risk faktörü olmaya devam etmektedir. Teknolojinin çok hızlı ilerlemesi, sosyoekonomik durumun hızlıca değişim gösterebilmesi ve sedanter yaşam tarzının giderek yaygınlaşması bu etkiyi daha da fazla arttırmaktadır. Ancak stresin yönetilebilir ve değiştirilebilir bir risk faktörü olduğu unutulmamalıdır. Stresin yönetilmesinde en başta kişinin kendisi ile birlikte ailesi ve iş çevresine önemli roller düşmektedir. Ancak kardiyovasküler hastalığı bulunan ya da hastalık gelişme riski yüksek olan kişilerde stres yönetiminin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için yukarıda bahsedilen grubun içerisine doktoru ve gerekli ise profesyonel psikolog ya da psikiyatristin dahil edilmesi uygun olacaktır” diye konuştu.
İHA