Kişilerde oluşacak duruş bozukluklarının hayatın ileri dönemlerinde karşılaşılabilecek birçok romatizmal hastalığın, organ bozukluklarının ve ruhsal bozuklukların sebebi olabileceğini söyleyen uzmanlar, ideal duruşla bu tür risklerin önüne geçilebileceğini söyledi. Fizik Tedavi Rehabilitasyon uzmanı Dr. Özcan Alaca, duruşun vücut kısımlarının diziliş ve düzeni olduğunu ‘sabit duruş’ ve ‘hareketli duruş’ diye ikiye ayrıldığını belirtti. Dr. Alaca, kas iskelet sisteminde bir zorlanmaya sebep olmayan, vücudun normal eğriliklerinin korunduğu, eklemlere uygulanan kuvvetlerin dengeli dağıldığı duruşun normal duruş şekli olduğunu kaydetti.
Ayakta durma pozisyonunda baş dik, ileri ve geri eğiklik yapmaksızın yanlardan bakıldığında kulakların tam omuzlar hizasında olması gerektiğini belirten Dr. Alaca şöyle dedi: Göğüs dik durmalı bel ve boyundaki çukurluklar normalden fazla veya az olmamalıdır. Omuzlar dik olduğuna dikkat edilmelidir. İdeal yatış pozisyonunda yatak sert ve düz olmalı, vücut ağırlığı ile yaylanmamalıdır. Baş ve gövde uyum içinde olmalıdır. Yastık ne yüksek nede alçak olsun, boyundaki çukurluğu destekleyecek kadar olmalıdır. İdeal oturma pozisyonunda ise oturma duruşu ayakta durma duruşuna göre daha gevşek bir duruştur. Oturmada yük her iki kalça üzerine eşit olarak dağılmalı, bel ve sırt dik olmalıdır. Oturulan yer yeterli yükseklikte olmalı her iki ayak yere eşit olarak temas etmelidir. Çalışma esnasında öne eğilmeyi önlemek için masaya yakın oturulmalı, arabada ise direksiyona yakın olunmalıdır.
Duruş bozukluğunun olup olmadığının yapılacak basit testlerle anlaşılabileceğini söyleyen Özcan Alaca, yapılması gerekenleri şu şekilde anlattı: Ayağa kalkın ve bir duvarın önünde arkamızı duvara dönerek topuklar duvara yakın sanki boyumuz ölçülecek gibi duralım. Ardından bedenimizin duvarla olan hizalanmasını değerlendirelim. Birinci olarak belimiz duvardan ne kadar uzak? Belimiz duvardan çok uzaksa, bel bölgesi lordozu (içe eğimi) fazla ve bel omurlarına verdiğimiz baskı fazla, bel kasları kısa dolayısıyla bel gergin ve bu durum bel ağrısı ve fıtık için uygun ortam demektir. İkinci olarak, boynumuz duvardan ne kadar uzak? Boyun duvardan çok uzaksa aynı şeyler boyun için de geçerli, ense kasları kısa dolayısıyla gergin ve bu durum boyun fıtığı, boyun ağrısı ve baş ağrılarına hatta migrene sebep olabilir. Üçüncü olarak, omuzlarımız duvara değiyor mu? Omuzlar duvara değmiyorsa sırt bölgesinde kamburluk (kifoz) fazla demektir, bu da göğüs bölgesinin kapanmasına ve böylece nefes kapasitesinin daralmasına sebep olur. Bu üç basit gözlem bize duruşumuzla ilgili genel bilgiyi verir.