Osmanlı İmparatorluğu’na yüzyıla yakın payitahtlık yapmış Edirne’de bulunan Sultan 2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, son yıllarda yerli ve yabancı turistlerin en çok ilgisini çeken mekânlardan biri haline geldi.
Osmanlı İmparatorluğu darüşşifasını günümüzde yaşatan Sağlık Müzesi, bu yönüyle de tek olması ziyaretçilerinin oldukça dikkatini ve ilgisini çekiyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli külliyelerinden biri olan ve Sultan 2. Bayezid tarafından 1488 yılında Edirne’de yaptırılan külliyenin içinde yer alan darüşşifa ve hemen bitişiğindeki tıp medresesi, tarihin en önemli eğitim ve sağlık kurumu olduğunu gösteriyor.
Sağlık Müzesi’nde darüşşifanın aslına uygun şekilde mankenlerle canlandırılarak müzede yer almasıyla adeta gelen ziyaretçiler tarihe tanıklık ediyor. Ayrıca dünyanın en prestijli müzecilik ödüllerinden biri olarak kabul edilen Avrupa Konseyi Avrupa Müze Ödülü’nü 2004 yılında kazanarak, Türkiye’de bu ödülü almış iki müzeden biri olma başarısı elde etmiştir.
Trakya Üniversitesi Sultan 2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, çok önemli bir başarı örneği olarak hem kültür hem de tıp tarihindeki yerini korumayı sürdürüyor. Döneminin en önemli, sağlık, sosyal, eğitim ve dini kurumlarından biri olan Külliye; hastane, tıp medresesi, cami, misafirhane, imaret, hamam ve köprü gibi çok sayıda birimden oluşuyor.
Külliyenin mutfağında hayırseverlerin yardımlarıyla ziyaretçilere yemek ikramları yapılmaya devam ediliyor. Külliyeye gelen ziyaretçiler, müzeyi görmenin mutluluğunu yaşıyor.
“Birçok ziyaretçi ülkemizden ve yurt dışından bizi ziyaret etmeye devam ediyor”
Trakya Üniversitesi Sultan 2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi Müdürü Öğretim Görevlisi Ruhi Pehlivancık, tarihte ilk defa 4 duvar içerisinde bir şifa külliyesinin dizayn edildiğini belirterek, “Külliyemiz Darüşşifası, medresesi, tabhaneleri, imareti ve misafirhanesiyle bütüncül bir külliye konseptine sahip. Darüşşifanın da içinde bulunduğu ve burada çalışacak hekimlerin hemen yan tarafındaki medresede yetiştirildiği, çalışan personelin yemek yiyebileceği imaretin olduğu hasta yakınlarının gelip kalabileceği misafirhanelerin olduğu bir kompleks, külliye buraya dizayn edilmiştir. Dolayısıyla 4 duvar içerisinde ana hizmetleri şifaya odaklanması, bu açıdan tek örnektir. Kıyasla daha önceki darüşşifalara baktığımızda genelde kare, dikdörtgen yapılar karşımıza çıkıyorken, burada artık poliklinik ve yataklı hastane kısmının birbirinden ayrıldığı yepyeni bir mimari model karşımıza çıkıyor. Birçok ziyaretçi ülkemizden ve yurt dışından bizi ziyaret etmeye devam ediyor” dedi.
Bu yılın ilk 3 ayı içerisinde yaklaşık 25 bin ziyaretçi ağırladıklarını ifade eden Pehlivancık, “Edirne İslami yapıları ve kültürel yapılanıyla zengin bir kenttir. Ayrıca burada ihtiyaç sahiplerine ve gelen ziyaretçilere yemek veren bir imaretimiz, mutfağımız var. Hem bu imaret geleneğini yaşatmak istiyoruz hem de yardımlaşma ve hoşgörüyü devam ettirmek istiyoruz. Burada sadece müzecilik faaliyetleri değil, müzede yıllardır yaptığımız birçok etkinlik ile gelen ziyaretçilerimize kendi kültürümüzü medeniyetimizi bu şekilde aktarmaya gayret ediyoruz” diye konuştu.
“Edirne zaten tarih ve kültür şehri”
İstanbul’dan geldiğini belirten vatandaşlardan Okan Kılıç, 2. Beyazıt Külliyesi’ni çok merak ettiğini vurgulayarak, "Osmanlı İmparatorluğu için çok önemli bir yer. Eşimle oğlumla buraları çok merak ediyorduk. Selimiye Camii ve Üç Şerefeli Camii’ni gezdik. Oğlum da tıp fakültesi öğrencisi olduğu için özelikle şifahaneyi çok merak ediyordu. Gezip gördük, çok güzel bir tarihi burada yaşadık. Tarihimizle ilgili bilgiler çok öğretici ve eğitici olduğundan dolayı bütün insanların bu şekilde ülkemizdeki tarihi yerleri görüp kültürümüzü öğrenmesi çok önemli” ifadelerini kullandı.