Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eğitim öğretimde yaşanan sorunların, çözüm önerilerinin ve taleplerin ele alındığı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “Tüm kademeleriyle bugün başlayan, 2022-2023 Eğitim Öğretim yılının öncelikle hayırlı olmasını diliyoruz. Her eğitim öğretim yılına büyük bir heyecan ve mutlulukla başlayan eğitim çalışanlarımız bu yıl buruk ve kırgınlar, moral ve motivasyonları maalesef düşük. Yeni eğitim öğretim yılına donanımsal olarak hazır olsalar da arkadaşlarımızın kafalarındaki onlarca soru işareti bu hazır bulunuşa ve yeni başlangıcın heyecanına gölge düşürmüştür.” dedi.
“YENİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SORUNLARIN GÖLGESİNDE BAŞLADI”
Bugün buradan eğitim çalışanlarımızın tüm enerjilerini eğitim öğretime öğrencilerine verebileceği çalışma ortamını, barış ve huzurunu sağlayacak olan Milli Eğitim Bakanlığına ve devletimizin üst düzey yöneticilerine sesleniyoruz: Yeni eğitim-öğretim yılı, alım gücünün düştüğü, masraflarının arttığı, iyileştirmelere ve yeni gelişmelere rağmen istenilen seviyeye gelinemediği bir zeminde, sorunların gölgesinde başladı. Millî Eğitim Bakanlığı'nın sürekli olarak eğitimde fırsat eşitliğinden, mesleki eğitimin niteliğini artırmadan, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasından bahsetmesine karşın, alandaki tecrübeleri görmezden gelen, eğitimin paydaşlarıyla yeteri derecede istişare etmeden hareket neticesinde bir türlü istenilen seviyeye ulaşılamıyor ve hedefler akamete uğruyor. Bu tür süreçlerin başarıya ulaşabilmesi için bakanlığın sürdürülebilir politikalar benimsemesi gerekir. Köklü sorunlara kalıcı çözümler ancak kararlı bir iradeyle mümkündür. Bu çerçevede, eğitimin sorunlarına okul bazlı bütçe, donanım, personel ihtiyacının giderilmesi hususlarının yanında, eğitim çalışanlarının ve kamu görevlilerinin ücretlerinde oluşan kayıpları ve enflasyona yenilme riskini giderecek mahiyette mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmasını sağlamak da esas olmalıdır. Her eğitim öğretim yılı başında sadece öğretmenlere verilen Eğitim Hazırlık Ödeneğinin Eğitim çalışanlarının tamamına kapsayacak şekilde genişletilip miktarı artırılarak verilmelidir. Enflasyon karşısında sembolik bir rakama dönüşen (1325 TL) yerine tüm eğitim çalışanlarının yüzünü güldürecek şekilde son bir yılın enflasyon oranında artırılarak verilmesini bir kez daha talep ediyoruz. Eğitim çalışanları birbirinden ayrılmaz bir bütündürler, bu sebeple eğitim çalışanları arasındaki ayrım son bulsun ve Eğitime hazırlık ödeneği eğitim çalışanlarının tamamına verilsin.” diye konuştu.
“ŞUBE MÜDÜRLERİNE MAKAM TAZMİNATI VERİLSİN”
3600 ek gösterge konusuna da değinen Başkan Acar, “6. dönem toplu sözleşme masasında tarihi bir başarı olarak elde ettiğimiz 3600 ek gösterge kazanımında, kapsama şeflerimizin dâhil edilmemiş olması çalışma barışı huzuruna, verimine olumsuz etki etmektedir. Bu adaletsizlik giderilmeli şefler de 3600 ek göstergeden yararlandırılmalıdır. Diğer memur, yardımcı hizmetli ve eğitim çalışanlarının da tazminat oranlarında artış yapılması zorunluluğu ortadadır. Eğitim öğretimin sağlıklı bir şekilde işleyişi ve yönetilmesinde en önemli unsurlardan birisi olan şube müdürlerinin makam tazminatı verilmesi, özel hizmet tazminatlarının artırılması zorunluluk arz etmektedir. Meslek Kanununun getirdiği uzman ve başöğretmenlik düzenlemesinden öğretmenlikten gelen şube müdürleri ve eğitim yöneticilerimiz de faydalanabilecek şekilde düzenleme yapılması zaruri bir durumdur.” dedi.
“ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU; ÖĞRETMENE DESTEK KANUNU OLSUN”
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili de konuşan Acar, “Çalışanlar arasında toplumsal saygınlığı en yüksek kesim olan öğretmenlerimizin sorunlarına yasal dayanak oluşturmak adına 14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğü giren Öğretmenlik Meslek Kanunu sahanın beklentilerinden uzak kalarak, öğretmenlerimizin ve yetkili sendika olarak bizlerin görüşleri dikkate alınmadan hazırlanmış ve kabul edilmiştir maalesef, bakanlığımız yasaya yeterli duyarlılığı göstermemiş, alanın görüşüne başvurulmasına rağmen taslağın virgülüne bile dokunmadan olduğu gibi çıkmıştır. Sendika olarak Toplu Sözleşme teklifimiz esas olsun sınav tartışması son bulsun diyoruz. Bizler yetkili sendika olmanın omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun bilinciyle kanun çıkmadan önce toplu sözleşme döneminde hazırladığımız teklife uygun şekilde 8 yıl süreyle fiilen öğretmenlik yapmış olanlara uzman öğretmen, en az 4 yıl süreyle fiilen uzman öğretmenlik yapmış olan öğretmene ise başöğretmen özel hizmet tazminatı ödenmesini istiyoruz. Çünkü Öğretmenlik mesleği zaten kariyer mesleğidir. Öğretmenlerin 60 yıllık hayali olan ve bir oldu bitti ile yasalaştırılan Öğretmenlik Meslek Kanunu; Öğretmene destek kanunu olsun, öğretmenlerin kâbusu olmasın, Hükümeti ve siyasi partilerimizi sesimizi duymaya, Meclisin açılması ile birlikte yasal düzenleme yapılarak yanlıştan dönmeye çağırıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“PROMOSYONLAR GÜNCELLENMELİ, YHS KALDIRILMALIDIR”
Enflasyon ateşinin sabit gelirlileri tüm şiddetiyle yaktığı bugünlerde alınan banka promosyonlarının anlamını yitirdiği dile getiren Acar, “Promosyonların, eriyip gittiğini görüyoruz. Yapılan üç yıllık anlaşmalar karşılığında çalışanlara ödenen rakamların bir an önce güncellenmesini veya ihalelerin tek taraflı iptal edilerek yeniden yapılması gerektiğini savunuyoruz. Karlılıkta rekorlar kıran bankaların kazançlarını başta maaş müşterilerine borçlu olduklarını hatırlatarak, kayıpları önleyici, müşterilerini tatmin edecek promosyon artışlarını bir an önce gerçekleştirmelerini uğranan zararın telafi edilmesini istiyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan etkin şekilde yürütülmesi için emek harcadığı gerçeği görülmelidir. Görev tanımları görevde yükselme imkânları, ek gösterge hakları olmayan mevcut YHS personelinin diğer hizmet sınıflarına geçirilmesini istiyoruz. Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünden bir kez daha sesleniyoruz YHS KALDIRILMALIDIR; "Huzur, hukuk ve hüküm eksikliğiyle çalışmak zorunda bırakılan YHS ayıbından kurtulmanın zamanı geldi" diyoruz.” diye konuştu.
“ÜNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAVLARI KONUSUNDA SOMUT ADIMLAR ATILMALI”
Unvan değişikliği sınavları ve sözleşmeli öğretmenlik konularıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Acar, “ Memur ve hizmetliler başta olmak üzere, genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında yer alan eğitim çalışanlarının liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde mesleki ilerlemelerini sağlayan en önemli araçlardan biri olan unvan değişikliği sınavları konusunda somut adım atılmalı; sınav ve atama takvimi, Bakanlık çalışma takvimine alınarak belirsizlik giderilmelidir. MEB KİK toplantısında alınan karar gereği Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları takvime bağlanarak 2022 yılı içerisinde gerçekleştirilmeli; sınav takvimi ilan edilmelidir.” diye konuştu.
“SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASINA SON VERİLMELİ”
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının hukuki olmadığını belirten Acar, “Kamu personel sisteminin temel yaklaşımı, insan onurunu öncelemek, insan haklarına saygılı olmak, saygın iş ilkesine dayanan mali, sosyal ve özlük hakları ile çalışma şartları olmalıdır. Bu eksende, öğretmen istihdamında sözleşmeli öğretmenlik dayatması, hukuki olmadığı gibi çalışma ilişkileri yönünden de kabulü ve tahammülü mümkün değildir. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, mesleği ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir. Ücretli öğretmenlik diye bilinen Ek Ders Ücreti Karşılığı derse giren meslektaşlarımıza da yerine derse girdiği kadrolu öğretmenin haklarından faydalanacak bir uygulama olan sigortasının tam ödendiği, asgari ücretin üzerinde bir ücret ve nöbet, belletmenlik ücreti gibi ilave haklardan faydalanmaları sağlanmalıdır. Bütün bunları ortadan kaldıracak kadrolu istihdam esas olmalıdır. 4C, 4B ve Sözleşmeli, ücretli uygulamalarından vazgeçilmeli. Kadrolu istihdam esas alınmalıdır.” dedi.
“OKULLARA TAHSİS EDİLEN ÖDENEKLERİN DE ARTIRILMASI GEREKLİDİR”
Acar sözlerine şöyle devam etti: “Öğretmen atama ve yer değiştirme iş ve işlemlerinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sekteye uğratacak düzeydeki tasarım eksiklikleri, öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanamamasına, mağduriyetlerin yanı sıra çalışma barışının bozulmasına ve motivasyon kaybına neden olmaktadır. Dezavantajlı ve elverişsiz şartların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması, rasyonel atama ve yer değiştirme sistemlerinin kurulması, eğitimcilerin en büyük beklentilerindendir. Eğitim kurumu yöneticiliği, profesyonel bir meslek olarak tanımlanıp, münhasır kadrolar üzerinden kazanılmış hakların korunduğu bir düzlemde liyakat ve mesleki ilerleme ekseninde yeniden kurgulanmalıdır. Eğitim kurumu yöneticilerinin iş sağlığı ve güvenliği ile sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde işveren vekili statüsünde olmasından kaynaklı idari para cezalarının yükümlüsü olmaları hakkaniyete ve adalete aykırıdır. Bu yükümlülük kişisel olmaktan çıkarılmalıdır. Okullar arasındaki nitelik farkının sebeplerinden biri de fiziki altyapı ve donanım eksikliğidir. Okulların laboratuvar, yabancı dil sınıfı, bilgisayar sınıfı ve ders kitabı haricindeki öğretim materyali ihtiyacı had safhadadır. Hâlihazırda eğitim kurumu yönetimlerinin kullanımına tahsis edilmiş ödenekler yeterli değildir. Özellikle mal ve hizmet fiyatlarının, etkisi her geçen gün hissedilen enflasyonist bir ortamda sürekli arttığı göz önüne alındığında, okullara tahsis edilen ödeneklerin de artırılması gereklidir. Eğitim-öğretim yılı başlamadan, sınıf ve öğrenci sayısı, personel sayısı gibi kıstaslar esas alınarak her okula ihtiyaçları karşılayacak ölçüde münhasır bir ödenek tahsis edilmelidir. Pansuman tedbir olarak devreye sokulan TYP ise yaraya merhem olamamaktadır. Her sene olduğu gibi bu sene de bu kapsamda okullarımız temizlik personeli bulmakta çok zorlanıyor, #TYP/Toplum Yararına Çalışma Projesi, Okullarımızın Zararına Projesine dönüşmüştür; sınırlama gelmesi dolayısıyla (9 ay) 2017 sonrası çalışmamış olmak gibi. Bu sebeple #TYP şartnamesi mutlaka esnetilmeli, yaraya merhem olacak hâle getirilmelidir. Ayrıca okullarımız muhakkak güvenlik görevlisi de verilmelidir.”
“MÜLAKAT UYGULAMASI KALDIRILMALI, EK GÖSTERDEKİ EKSİKLER GİDERİLMELİ”
Başkan Acar, sözlerini şöyle tamamladı: “Eğitim-öğretim hizmeti esnasında veya verilen eğitim-öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere karşı yasal düzenleme yapılması; hapis cezası verilmesi, eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku çerçevesinde yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır. Öğretmen atamaları için mevcut durumda uygulanan, KPSS ve sözlü sınavdan oluşan atama yöntemi uzun yıllardır devam eden, toplumsal maliyet üreten, mağduriyetler oluşturan kronik sorunlar ve soru işaretleri barındırmaktadır. Öğretmen adaylarının istihdamındaki mülakat uygulaması, adaylar arasında eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir sonuç vermemekte, mağduriyete yol açmaktadır. Bu nedenle, öğretmen atamalarıyla ilgili karar verme süreçlerinde mülakat yöntemi kaldırılmalıdır. İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik sistemi hayata geçirilmeli. Ek gösterge artışındaki eksiklikler giderilmelidir. Bakanlığımızın, eğitim çalışanlarının sorunlarına kayıtsız kalmaması, sahadan yükselen sese kulak vermesi, eğitim paydaşlarının tekliflerini göz ardı etmeden kararları alması, eğitimin niteliğini ve verimliliğini artıracaktır. Beklentiler doğrultusunda atılacak hızlı adımlar, eğitim çalışanlarının yüksek motivasyonla işlerini daha verimli yapmalarını sağlayacaktır. Eğitim-Bir-Sen olarak, Türkiye'nin daha müreffeh olma yolundaki uzun vadeli hedeflerine ancak sorunlarını aşmış bir eğitim sistemiyle erişebileceğine inanıyor; sorunların çözüme kavuşturulacağı bir eğitim-öğretim yılı temenni ederek, bütün eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize başarı dolu bir yıl diliyoruz.”