Uluslararası bir öğrenci değerlendirme sınavı olan PISA, OECD tarafından 15 yaş üzerindeki öğrencilere test ve anket çalışması şeklinde uygulanıyor. Sınavda öğrencilere fen bilimleri, matematik ve okuma alanlarında sorular yöneltiliyor; 3 yılda bir yapılan PISA sınavının sonuçları ise ertesi yıl açıklanıyor.
İŞTE AKP İKTİDARININ EĞİTİMDE GELDİĞİ SON NOKTA
2000 yılından bu yana yapılan PISA’nın OECD tarafından açıklanan 2015 sonuçlarını değerlendiren CHP’li vekil, Türkiye’deki öğrencilerin 2012 yılındaki sonuçlara göre önemli ölçüde sıra kaybı yaşadığını söyledi ve ekledi:
“Türkiye’de 15 yaş grubundaki öğrencilerin 31.2’sinin matematik, fen bilimleri ve okuma ortalamasında çok düşük düzeyde performans gösterdiğini yansıtan 2015 yılı sonuçlarına bakıldığına, listede üst sıralarında yer alan ülkelerde bu oranın yüzde 10’un üzerine geçmemesi ülkemizde durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor.”
3 YILDA 10 SIRA GERİLEDİK
72 ülkeden 540 bin öğrencinin girdiği PISA 2015’te Türkiye’nin matematikte 49., fen bilimlerinde 52, okumada ise 50. sırada olduğunun altını çizen Karabıyık, 2012 sonuçlarına göre Türkiye’nin 9 sıra kaybettiğini ve OECD ortalamasının altında kaldığını; fen bilimlerinde 43. sıradan 52ye, okumada 41den 50ye, matematikte ise 44ten 49a gerilediğimizi dile getirdi.
ALINAN KARARLARIN MERKEZİNDE SİYASİ ÇIKARLAR OLDUKÇA SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ
CHP’li Karabıyık “Bizim çocuklarımız başarısız değil; ancak eğitim sistemindeki yanlışların getirdiği sonuçtur bu. 14 yılda eğitim sistemi katledilmiştir demekte haksız değiliz. Her geçen gün iyileştireceklerine daha da kötüleştiren, müfredatıyla, okul kitaplarıyla, sistemsizlik ve yazboz tahtasına dönüştürülen uygulamalarıyla Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi siyasetin arka bahçesi haline dönüştürmeye devam ettikçe de bu sonuçlar kaçınılmaz olacaktır” sözleriyle iktidarın Milli Eğitim politikalarını eleştirdi.
Türkiye’nin Ulusal Çocuk Politikasına sahip olmadığını hatırlatan Karabıyık, “Biz CHP olarak düzenlediğimiz bir çalıştay ile Türkiye’nin Ulusal Çocuk Politikası’nın nasıl olması gerektiğini masaya yatırdık ve basın ile de paylaştık. Söz konusu çalışmada öncelikle Türkiye’de uygulamadaki yanlışları gösterdik. Bu yanlışlıkların en başında, çocukla ve gençlerle ilgili alınan tüm kararların merkezinde sadece gelecek nesilleri şekillendiren ideolojik çıkarların var olmasıydı. Eğitimi iyileştirmek için tüm çalışmaların yapılması gerekir; ancak burada öncelikle eğitimi siyaset aracı olarak gören zihniyeti değiştirmek gerek” sözleriyle açıklamasını tamamladı.