KOBİ seviyesinde birçok işletme elektrik faturalarının kira fiyatlarına yaklaştığını, hatta geçtiğini belirtirken, 2 bin 500 TL emekli maaşı ile ev geçindirmeye çalışan emekli, işçi ve memurlarımızın neredeyse bin TL’ye yakın gelen faturalarının ise en büyük gider kalemi olduğu ve ciddi sıkıntılar içerisinde hayatlarını idame ettirmeye çalıştığını çok iyi biliyoruz.
Ülkelerarası ekonomik verileri karşılaştırırken, bireylerin alım güçlerini yaşadıkları ülkenin hayat standartlarına ve satın alma güçlerine göre değerlendirmek lazım. Örneğin; Almanya’da minimum asgari ücret brüt bin 621 Euro/ Ay (23.500 TL/Ay) iken, Türkiye’de 5 bin 4 TL/Ay ( 345 Euro/Ay) civarındadır.
Türkiye, 25 Avrupa ülkesi arasında asgari ücret kazancı olarak sondan ikinci olurken, Almanya, Lüksemburg, İrlanda, Hollanda ve Belçika’nın ardından 4. sırada bulunuyor.
Türkiye, 2021 yılında sadece geçen yıl satın alma gücü olarak 10. sırada yer alırken, 8 basamak daha geri giderek bu yıl 18. sıraya gerilemiş. Almanya ise Lüksemburg’tan sonra en güçlü ikinci ülke olmuş.
Almanya’daki KOBİ diyebileceğimiz küçük ve orta işletmelerin aylık ortalama elektrik faturaları aylık cirolarının yüzde 2-5 arasında olurken, Türkiye’de aynı ölçekteki işletmelere gelen elektrik faturalarının aylık cirolarına yüzde 10-15 arasında olduğu gerçeğini bilirsek doğru karşılaştırma yaparak, elektrik faturalarının “neden çok fahiş” olduğu sorusunu irdeleyebiliriz.
Peki, bizde elektrik faturaları neden çok yüksek?
Elektrik faturaları için yapılan son kademe esnafın derdine derman oldu mu?
Son 3 yılda elektrik fiyatlarına yaklaşık yüzde 122 zam yapıldı. Yeni yılla birlikte gelen elektrik zammı sonrası yeni düzenlemenin, düşük tarifeden yüksek tarifeye geçiş için tüketim limitinin aylık 150 kilowatsaat’ten 210 kilowatsaat’e çıkarılması, halka “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” lafıyla birebir örtüşüyor. Kaldı ki birçok küçük esnaf ve işletme zaten 210 kilowatsat’ten fazla elektrik tüketimi yapıyor. Doğal olarak bu kesim yine çok yüksek faturalar ödemeye devam edecek.
Bilindiği üzere haneler yılbaşı zamları ve yeni kademelendirme sonrası 150 kilowatsaat’e kadar olan tüketimlerinde kilowatsaat başına vergiler dahil 1,37 TL’den fiyatlandırılıyor. Bunun üzerindeki her kilowatsaat tüketim için de 2,06 TL ödüyor. Bu sınır şimdi son düzenlemeyle aylık 210 kilowatsaat’e çıkmış oldu.
Genel olarak halkın yüksek elektrik faturaları altında ezilmesi, neredeyse kira öder gibi çok fahiş elektrik faturaları ödemesi birçok ilde tepkilere neden oldu.
Isparta gibi nüfusu 500 bine yakın bir ilimizde kar nedeniyle 2-3 gün hiç elektrik verilememesi, hatta bu nedenle okulların 5 gün süreyle tatil edilerek sorunun hala tamamen çözülememesi ciddi endişeler yaratmaktadır. Kaldı ki 21. yüzyılda bu tür sıkıntılarla dünyada gündeme gelmek inanılır gibi değil!
Eminim, vatanını seven, milletine bağlı, demokrasiyi özümsemiş, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş ve ülkesinin dünyada saygın bir yerde olması gerektiğini düşünen her vatandaş bu durumdan rahatsızdır.
Ülke sınırları içerisinde yaşayan, gündemi takip eden ve satın alma gücünün her gün azaldığını hisseden, yaşayan her kesimden vatandaşın mutsuz olduğunu görüyoruz.
Bu durum sürdürülebilir mi? Belki seçimlere kadar evet, ama sonrasında acilen birçok yapısal reformla ve kanunla insanların kurumlara, adalete ve ekonomiye olan güvenini tekrar tesis etmek gerekiyor.
Dolardaki sert yükseliş (8 TL’lerden çok kısa zamanda 18 TL’lere çıkmasına ortam hazırlanması ve bir gecede 13 TL’lere düşürerek 14 TL’ler civarında sürekli piyasaya döviz sürerek tutulmaya çalışılması), elektrik, doğalgaz ve akaryakıt gibi halkın direkt hissedeceği kalemlerdeki anormal artışlar, EYT, 3600 ek gösterge vb. yıllardır çözülemeyen konuların gündeme tekrar alınmasını seçimin çok yaklaştığının açık belirtileri olarak görüyorum.
İktidarın siyasi hedeflere ulaşmak, bütçe açığını kısmen kapatmak ve düşen oylarını tekrar toparlamak için ciddi vergi oranlarına (ÖTV, harçlar), doğalgaz, elektrik ve akaryakıta sürekli zam yapması seçim öncesi yine iktidarın bu kalemlerde ciddi indirim yaparak oy oranını artırma hedefinin bir parçası olarak karşımıza çıkarsa şaşırmayalım!