“Herhangi bir enfeksiyona karşı vücudun verdiği tepkiden kaynaklanan doku hasarı ve organ yetmezliği” olarak bilinen hastalık, mayıs ayında Cenevre’de yapılan Dünya Sağlık Örgütü toplantılarında “önemli hastalıklar” listesine alınmış ve 13 Eylül tarihi, “Dünyü Sepsis Günü” olarak ilan edilmişti. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi de, Türkiye’deki özel, kamu ve eğitim hastaneleri ile eş zamanlı olarak 13 Eylül’de kurum içinde “sepsis” eğitimi düzenledi. Tıp Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ferda Kahveci ve Prof. Dr. Nermin Kelebek Girgin’in verdiği “sepsis farkındalığı, teşhisi, acil tedavisi ve ileri tedavisi” konulu eğitimi Dekan Prof. Dr. Selim Gürel’in yanı sıra öğretim üyeleri, hekimler ve sağlık çalışanları da ilgiyle izledi.
Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferda Kahveci, sepsisin herhangi bir enfeksiyona karşı vücudun aşırı derecede tepki vermesinden kaynaklandığını ve doku hasarına, organ yetmezliğine ve ölüme sebebiyet verebildiğini söyledi. Dünyada her yıl 31,5 milyon kişide sepsis geliştiğinin tahmin edildiğini ve istatistikleri sağlıklı tutulan ABD’de görülme sıklığının her yıl ortalama yüzde 10 arttığını vurgulayan Kahveci, “Sepsis, akciğer kanseri-prostat kanseri-meme kanseri toplamından daha fazla kişide görülmektedir” dedi.
Hastalığın hem hasta hem de sağlık kurumları açısından oldukça pahalı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kahveci, “Yıllık hastane maliyeti 23.7 milyar dolar olan ABD’de sepsis hastalığının maliyeti bütün hastane masraflarının yüzde 6.2’sini oluşturmaktadır” diye konuştu.
Ölüm oranı yüksek
Sepsis gelişen hastaların ölüm ihtimali, hastanın genel sağlık durumu ve yaşı, teşhis koyulma zamanı, tedavinin başlama zamanı, tedavinin yeterliliği, tedavinin yapıldığı sağlık kuruluşunun yeterliliği, hastalığın şiddeti gibi nedenlere bağlı olarak yüzde 20-80 oranlarında değiştiğini anlatan Kahveci, “Ülkemizde sepsis gelişen hastaların hastane ölüm oranları hastalığın şiddetine bağlı olmakla birlikte ortalama yüzde 60 civarındadır. Dünyada her yıl sepsis gelişen hastaların 5.5-8 milyonunun hayatını kaybettiği düşünülmektedir. Hastanelerde gerçekleşen her 2-3 ölümden birisinin sepsis ile ilişkili olduğu gösterilmiştir” dedi.
Sepsisin kişiler arasında ayrım yapmadığını, genç, yaşlı, zengin, fakir, ırk ve cinsiyete bakmaksızın hastane mikropları ile oluşabildiği gibi hastane dışındaki mikroplarla da oluşup ölüme yol açabildiğini anlatan Prof. Dr. Ferda Kahveci, şunları söyledi:
“Sepsis acil tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Sepsise ne kadar erken teşhis konulur ve ne kadar erken tedaviye başlanabilir ise yaşama ve özellikle kalıcı bir hasar bırakmadan kurtulma şansı o kadar yüksektir. Bu nedenle sepsiste teşhis ve tedavinin gecikmeden yapılabilmesi ve böylelikle sepsis görülme sıklığı ile sepsis sebebiyle ölümlerin azaltılabilmesi için sağlık personelinin ve halkın farkındalığı büyük önem taşıyor.”
Prof. Dr. Kahveci, hastalıkla ilgili dünyada çok az araştırma yapıldığını, ölümlerin azalması için araştırma fonlarının arttırılması gerektiğini kaydetti.
Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Kelebek Girgin de, toplantıyı ilgiyle izleyen sağlık çalışanlarına, hastalığın teşhisinin hangi kriterlere göre en hızlı yapılabileceğini anlattı.