Başbakan Binali Yıldırım, ’10 Aralık İnsan Hakları Günü’ dolayısıyla yayımladığı mesajda, "Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 69. yılını kutlamaktayız. Modern insan hakları anlayışının temellerini atan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 69 yıl boyunca insan haklarıyla ilgili çok sayıda sözleşme ve bildirinin ortaya çıkışına rehberlik etmiştir.Türkiye, hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesine yönelik uluslararası çalışmalarda her zaman öncü ülkeler arasında yer almayı amaç edinmiştir. Vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinden, kökenlerine bakılmaksızın, bireysel olarak kanun önünde eşit ve serbest şekilde yararlanmaları devletimizin temelini teşkil etmektedir.İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 69’ncu yıl dönümünde dahi, dünyanın birçok köşesinde değişik boyutlarda insan hakları sorunları yaşanmaktadır. Uluslararası kamuoyunun dünyamızın birçok bölgesinde yaşanan insani trajedilere, göç, iç savaş ve mülteci akımları gibi felaketlere karşı gösterdiği duyarsızlık üzücü ve düşündürücüdür. Aynı şekilde, terörizm, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, ayrımcılık, İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı gibi olgulara karşı da uluslararası toplumun ortak ve etkili tedbirler alabilmesi maalesef hala mümkün olmamaktadır. Bunun en son örneği Kudüs’te olanlar ve Filistinlilere yapılanlar, uygulanan baskılardır. Aynı şekilde Rohinga Müslümanlarına reva görülenler insan haklarının ayaklar altına alınmasıdır. İnsan haklarının geliştirilmesi, korunması ve yaygınlaştırılması için, ülkeler, uluslararası örgütler, kurumlar ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi gereklidir" ifadelerini kullandı.
’15 TEMMUZ’ VURGUSU
Yıldırım, mesajında şunları kaydetti:
"Türkiye karşı karşıya olduğu terör tehditlerine rağmen, şeffaflık anlayışı içinde uluslararası kuruluşlarla insan hakları alanındaki işbirliğini yoğun olarak sürdürmektedir. Aziz milletimiz, 15 Temmuz terörist darbe girişimi sırasında demokrasi ve insan hakları değerlerine bağlılık bakımından tarihi bir başarı sergilemiş, bu değerlere bağlılığının sembolik olmadığını ve gerektiğinde bu uğurda canını feda edecek ölçüde mücadele gösterebileceğini ispatlamıştır.Tüm bireylere insan olmanın onuruna yakışan yaşam standartları sağlamak ve onları haksızlıklara karşı korumak devletlerin asli görevidir. Bu vesileyle, ülkelerin kendi gayretleri ve uluslararası toplumun işbirliğiyle insan haklarının istisnasız dünyanın her köşesinde hakim kılındığı bir dünya düzeni diliyor; Aziz milletimizin ve tüm insanlığın İnsan Hakları Günü’nü içtenlikle tebrik ediyorum."
(İHA)