Bitlis
İHH Bitlis Şubesi bünyesinde gönüllülerden oluşturulan 65 kişilik ekip, depremden sonra AFAD koordinasyonunda Şanlıurfa ve Adıyaman'a gitti.
Diğer ekiplerle arama kurtarma çalışması yürüten gönüllüler, enkazdan 51 kişiyi sağ çıkardı, 43 kişinin ise cansız bedenine ulaştı.
Depremin ilk gününden 14 Şubat'ta kadar enkazdakilere ulaşmak için çaba gösteren gönüllüler, bu süreçte umutla yakınlarından haber bekleyenlerle hüzünlendi, birçok kişiyi kurtararak mutluluklarına ortak oldu.
İHH Bitlis Arama Kurtarma Başkanı ve ekip lideri Abidin Araboğa, AA muhabirine, depremin ardından ekiplerle toplanma merkezinde bir araya gelerek AFAD koordinesinde bölgeye intikal ettiklerini söyledi.
Önce Şanlıurfa'ya gittiklerini ve enkaz altındaki yaralıları çıkarmaya başladıklarını anlatan Araboğa, şöyle konuştu:
"Yaralılarımızı hızlıca çıkarmaya başladık. Yıkım büyük olduğu için her yere rahat ulaşamadık. Daha fazla yardım ve ekip istedik. Enkazda çalışan sayımızı artırdık. Enkazda çalışırken etrafta ölüsü ve yaralısı olan vatandaşlar vardı. Yorulmadan çalışmak zorundaydık, duygulanamazdık. Orada bizi bekleyenler, yardım isteyenler var. Bize bir kurtarıcı gözüyle bakıyorlar. Çok aşırı yoruluyorduk fakat bir canlı çıkardığımızda bütün yorgunluğumuz gidiyordu. O zaman kendimize geliyorduk. Hiç yorulmamış gibi yine hızlıca çalışıyorduk."
"Çıkardığımız bütün çocuklar, çocuklarımıza benziyordu"
Unutamayacağı anılar yaşadığını, çok büyük acılara tanıklık ettiğini aktaran Araboğa, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çıkardığımız bütün çocuklar, çocuklarımıza benziyordu. Oyuncakları sanki çocuklarımızın evdeki oyuncaklarıydı. Onlara dokunduğumuzda sanki çocuklarımıza dokunuyorduk. Ağlamak istiyorduk ancak ağlayamıyorduk, çünkü etraftaki insanların bize ihtiyacı vardı. Enkazdan çıkarıp gönderdiğimiz 25 yaşlarındaki bir gencin telefonu çaldı, 'annem' yazıyordu. Orada ağlamamak mümkün değildi. 7 gün 24 saat çalışıyorduk. 3-4 gün neredeyse bir şey yemedik. Acıkmadığımızı sanıyorduk ancak 5. gün bir hayırseverin getirdiği yemeği yediğimizde o zaman acıktığımızı anladık. Bütün amacımız bir cana daha kavuşmaktı. İnsanların sarılması, sevinci ayrı bir duygu."
Araboğa, depremden dersler çıkardıklarını, bundan sonra eğitim, ekip ve ekipman sayısını artıracaklarını belirterek, olası depremlerde daha güçlü olmak için çaba göstereceklerini vurguladı.
Tatbikat ve eğitimlerin depremlere hazırlık için önemli olduğunun altını çizen Araboğa, "Enkazdan çıkardığımız insanların yüzde 80-90'ı birbirine sarılarak ölmüştü. Eninde sonunda birbirine sarılmak varsa, sarılmayı son ana bırakmayalım. Birlikte daha güçlüysek, imkanımız ve zamanımız varken birbirimize sarılalım." dedi.
"Ülke olarak çok büyük bir sınav verdik"
Arama kurtarma gönüllüsü Cihan Aytaş da deprem sonrası Şanlıurfa'da Aksu Apartmanı enkazında çalışmaya başladıklarını, 20 kişinin olduğu binanın enkazından biri kız çocuğu olmak üzere 3 kişiyi sağ çıkardıklarını söyledi.
Enkazda çalışırken birlik beraberliğin ne kadar önemli olduğunu gördüklerine dikkati çeken Aytaş, şunları kaydetti:
"Adıyaman'a geçip 9 katlı bir binada çalışacaktık. Orada aileler bizi görünce, 'Akrabamızı kurtarıncaya kadar bize yardım edecek misiniz?' diyerek bizi sahiplendiler. Oradaki enkazı 3 günde bitirdikten sonra farklı alanlara geçtik. Benim izlenimim birlik beraberlikti. Arama kurtarma ekipleri, vatandaşlar ve birimlerle ülke olarak çok büyük bir sınav verdik. Bundan başarılı çıktığımıza inanıyorum.
Hava soğuk olduğu için ailelerin kalacak yerlere ihtiyacı vardı. Bir kişi yanımıza gelerek çadırını kurmamızı istedi. Biz de çadırdan daha önemli işlerimizin olduğunu söyledik. O kişi ağlayarak 'Babam dahil 100 akrabamı kaybettik. Annem var. Binaya gidemiyoruz. Bu nedenle çadıra ihtiyacımız var.' dedi. Bir canlıya ulaşmak için 5 saat belki moloz ve enkazı kaldırıyoruz. Tam yoruldum dediğimiz anda birinin akrabasını gördüğümüzde onların heyecanı ve isteğiyle çalışma hissi oluşuyor."
Gönüllülerden Recep Acar da "Türkiye'de büyük bir afet oldu. 11 şehre sirayet etmişti. Elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık." diye konuştu.