"MAKAM, MEVKİ, RÜTBE PEŞİNDE OLMAYACAKSINIZ"
Ankara Arena Spor Salonu'nda gerçekleştirilen 'Millete Vefa Yolunda 20 Yıl' programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Eğer Memur-Sen olmasaydı 28 Şubat'ı açık ifade ediyorum çok daha ağır yaşayabilirdik. Eğer Memur-Sen olmasaydı Anadolu ihtilali dediğimiz 3 Kasım 2002'de başlayan o yeni Türkiye sürecini bu kadar kolay zaferle buluşturamazdık. Buradan genç kardeşlerimize özellikle bir hatırlatma yapmak istiyorum. Gençler, bugünlere kolay gelmedik. Bugünlerin kıymetini bilin. Ama en önemlisi bugünleri muhafaza etmek için bu seviyeleri çok daha yukarı taşımak için her zaman öz güvenli olun. Siz makam peşinde, mevki peşinde, rütbe peşinde olmayacaksınız" diye konuştu.
"BİZE YILLARCA KÜFÜRBAZLARI SANATÇI, DİYE YUTTURMAK İSTEDİLER"
Hiçbir zaman kula, kul olmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Bu bereketli toprakları çoraklaştırmak için on yıllar boyunca çok büyük zulüm ve baskı politikası izlendi. Bu topraklarda adam yetişmesin diye ellerinden geleni yaptılar. Bize yıllar boyunca sahte isimler dayattılar. Birtakım isimleri öne sürdüler. Münevver mi istiyorsunuz, şair, yazar mı istiyorsunuz? İşte onlar bu isimlerdir, dediler. Biz sadece rükuda eğiliriz, başka yerde asla. Şunu unutmayalım. Kula kul olmayacağız. Sadece Hak'a kul olacağız. Hedefimiz bu olacak. Bize on yıllar boyunca küfürbazları sanatçı diye yutturmak istediler. Bize tek sesli, tek renkli diktatörlerin karşısında el pençe divan duran medyayı; gazete budur, televizyon budur diye yutturmak istediler. Bize birtakım örgütleri sivil budur, sivil toplum örgütü budur, diye yutturmak istediler. Bize sahtekarları, şaklabanları, şarlatanları, insanların hem inançlarını hem alın terlerini sömürenlerini din alimi budur, hoca budur diye yutturmak istediler. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanları bize bu şekilde anlattılar. İşte biz en başta bu kirli oyunu bozduk. Bu toprakların çorak olmadığını tam tersine son derece bereketli olduğunu hem Türkiye'ye hem dünyaya gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"RANTIN ELDEN GİTTİĞİNİ GÖRDÜLER, SALDIRIYORLAR"
Türkiye'de inanç ve fikir özgürlüğünün önünü açtıklarını belirten Erdoğan, "Kendimiz için değil, sadece belli bir kesim için değil; 78 milyonun her ferdi için özgürlükleri genişlettik. Onların dayattıkları sanatçılar karşısında biz, kendi sanatçılarımızı dayatalım demedik. Bu ülkede gerçek manada sanatçı yetişsin dedik. Onların operasyon medyaları karşısında biz, kendi medyamızı dayatalım demedik. Bu ülkede medya özgür olsun, rekabet olsun, renkli olsun dedik. Onların fikir dayatmalarına karşı biz de kendi fikrimizi dayatacağız demedik. Bu ülkede özgürce fikir üretilsin, fikirler özgürce ifade edilsin dedik. Onların dayatmacı, sahte, kendi ülkesine ihaneti dahi meşru gören din anlayışları karşısında biz ülkeye; din, mezhep, inanç dayatanlardan olmadık. İnanç özgürlüğünün önünü daha da açtık. İşte bundan rahatsız oldular. Saltanatları, tek adam rejimler, dayatmaları çöktü. Ondan dolayı bugün çok rahatsızlar. Sanatçı, yazar, gazeteci, din alimi denildiğinde akla sadece bunlar geliyordu. Bunlar adeta birer virüs gibiydi. Şimdi bu bereketli topraklardan gerçek sanatçılar, yazarlar, sorumluluk sahibi din alimleri yetişmeye başlayınca altlarındaki zeminin kaydığını gördüler. Rantın elden gittiğini gördüler. Onun için feryat ediyor, onun için saldırıyorlar" şeklinde konuştu.
"GARIN ÖNÜNDEKİ SALDIRI KOLEKTİF BİR TERÖR EYLEMİDİR"
Terör örgütlerinin ittifak halinde ülkeye karşı saldırıya geçtiklerini savunan Erdoğan, Ankara Tren Garı önünde yaşanan canlı bomba saldırısı için 'kolektif bir terör eylemi' diyerek "Şu anda on yıllardır zorbalıkla muhafaza ettiği dayatmacı iktidarları sarsılan kim varsa, millete karşı yeni Türkiye hedefine karşı saldırıya geçmiş durumda. Bazı siyasi partiler, o eski vesayet günlerini özlediği için yeni Türkiye'ye pervasızca saldırıyorlar. Terör örgütleri, isimleri ne olursa olsun PKK, DAİŞ, DHKP-C yeni Türkiye'ye karşı ittifak halinde saldırıyorlar. Ayrı ayrı değil. Hemen burada yanı başımızda, garın önündeki o saldırı kolektif bir terör eylemidir. Bazı sivil toplum örgütleri saltanatları sarsıldığı için, dayatmaları boşa çıktığı için yeni Türkiye'ye taarruz ediyorlar. Bir kısım medya bu ülkede artık renkli bir medya olduğu için, çok sesli; özgür bir medya olduğu için yeni Türkiye'ye saldırıyorlar. Dikkatle bakarsanız hepsinin aynı dili kullandığını, aynı kaynaktan beslendiğini görürsünüz" açıklamasında bulundu.
"ATATÜRK'ÜN KURMASIYLA ÖVÜNEN SİYASİ PARTİNİN GENEL BAŞKANI 'PKK NİYE SİLAH BIRAKSIN?' DİYEBİLİYOR"
Terör örgütlerinin hedefinin Türkiye olduğunu öne süren Erdoğan, isim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirerek "Bölücü terör örgütü güvenlik birimlerimize karşı alçakça, haince saldırılar düzenliyor. Bu ülkenin bir siyasi partisinin hem de cumhuriyetle yaşıt olmakla övünen Atatürk'ün kurmasıyla övünen bir siyasi partinin genel başkanı çıkıp 'PKK niye silah bıraksın?' diyebiliyor. Dikkat edin Pensilvanya medyası ile PKK medyası aynı dili kullanabiliyor. PKK ile DEAŞ aynı istikamet doğrultusunda hareket edebiliyor. Neden? Birbirine benzemez, acaba neden bir araya geldiler bunlar? Çünkü hedefler aynı. Hepsinin hedefi yeni Türkiye; güçlü, büyük, Filistin mücadelesini yüreklice savunan, dünya beşten büyüktür diyebilen bir Türkiye. Dünyada 200'e yakın ülkenin kaderini 5 daimi üyeden bir tanesinin dudaklarının arasından çıkacak sese mahkum eden bir anlayış. Böyle bir şey olabilir mi? Ama şu anda dünya böyle. Erdoğan bunu söylüyor, diye çok ileri gidiyorsun diyenler çıkabilir. Köşelerinde bunları yazanlar olabilir. Onlar ne derse desin biz hakkı tutar kaldırırız o kadar. Sanmayın ki bunlar bana, benim aileme saldırıyor. Bunların hedefi biz değiliz. Bunların hedefi Türkiye'dir, millettir, milli iradedir" dedi.
"TÜRKİYE'YE TEHDİT OLUŞTURMAYA BAŞLAMIŞTIR, GEREĞİ YAPILACAK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tel Abyad'a DAİŞ giriyor. Daha sonra DAİŞ oradan çıkıyor ve Tel Abyad'a bu defa PYD giriyor. Hepsi kolektif bir oyun. Oranın yüzde 95'i Arap ve Türkmen. Yüzde 5 Kürt var. Böyle bir yerde şu anda orası boşaltıldı. Önce ülkemize geldiler sonra tekrar Tel Abyad'a geri döndüler. Dert, orayı kantona dönüştürmek ve ilan ettiler kanton diye. Bu Türkiye'ye artık bir tehdit oluşturmaya başlamıştır. Öyleyse gereğini Türkiye yapacaktır. Bunu herkes bilsin" diye konuştu.
"EY BENİM KÜRT KARDEŞİM; IRKÇILIK, DİN DEĞİLDİR"
Kobani olaylarını hatırlattığı konuşmasında Erdoğan, Kürt vatandaşlara seslenerek şunları kaydetti: "Kobani'de bu yalanı söylediler. Kobani'den 200 bine aşkın insanı biz Türkiye'de misafir ettik. Ondan sonra benim bundan keyif çattığımı söyleyecek kadar yalan söyleyerek ileri gittiler. Benim Kürt kardeşlerim de bu oyuna geldi. Bu kapıları açan biziz. Onları çadır kentlerde ağırlayan biziz. Ondan sonra bir de Kürtlere bizim 'Kobani elden gidiyor' diyerek güya bunu söylemişim. Bu ifade, benim ifadem değil. Bu ifade, Sayın Obama'nın ifadesidir. Bunu ben anlatıyorum. Bana söylediği ifade, o. Ve biz kapılarımızı açtık. Peşmergeleri kendi topraklarımızdan Kobani'ye biz gönderdik. DAİŞ ile onların mücadelesine orada desteği biz verdik. Ey Kürt kardeşlerim, bu oyunu gel 1 Kasım'da boz. Bu oyuna gelmez. Ey benim Kürt kardeşim, unutma. Rabbim bizi kavimler halinde yarattı. Ama unutma kavimler bir din değildir. Irkçılık bir din değildir, bunu da unutma"
"PARALEL DEVLET YAPILANMASI, PARALEL YAPI TANIMIYORUZ"
1 Kasım günü yapılacak Milletvekili Genel Seçimi için tüm vatandaşları oy kullanmaya davet eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Haftaya pazar çok önemli. 1 Kasım çok önemli. Bizi bölmek, parçalamak isteyenlere 1 Kasım'da inanıyorum ki biz Rabia diyeceğiz. Çok önemli. Tek millet diyeceğiz. Burada Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Roman'ı var; 78 milyon var. Tek bayrak diyeceğiz. Biz, o bayrağımıza alternatif üretenlere 1 Kasım'da diyoruz cevabı verelim. Tek vatan diyoruz. Ve tek devlet. Devlet içinde devlet kabul etmiyoruz. Paralel devlet yapılanması, paralel yapı tanımıyoruz. Milli Güvenlik Kurulu kararımızı aldık. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal görünüm altındaki illegal örgütlere karşı bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
"MESELENİN RECEP TAYYİP ERDOĞAN OLDUĞUNU ZANNEDENLER, BÜYÜK YANILGI İÇİNDE"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim edebimize güvenip hiç kimse edepsizlik yapmaya kalkışmasın. Biz yalan söylemeyiz. Biz iftira üretmeyiz. Biz mahreme, aileye, kutsallara dil uzatmayız. Ama kusura bakmasınlar. Bu edepsizliğe ve bu edepsizlere de meydanı bırakmayız. Biz bu saldırıların, bu ittifakın, bu birbirine benzemezler korosunun bizi değil; Türkiye'yi hedef aldığını görüyoruz. Buna karşı da son nefesimize kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Eğer meselenin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu zannedenler varsa açık söylüyorum. Çok büyük yanılgı içindeler. Hangi partiye oy verirlerse versinler, hangi etnik kökenin mensubu olurlarsa olsunlar Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Roman'ı; hangi mezhepten olursa olsun 78 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının şunu bilmesini istiyorum. Bunların meselesi Recep Tayyip Erdoğan değil. Bunların meselesi yeni Türkiye, güçlü Türkiye. Bunlar Sultan Abdülhamit cennet mekana bunu yapmadılar mı?" diye konuştu.
"BU KRİTİK SEÇİMDE ASLA VE ASLA OY KULLANMAYI İHMAL ETMEYİN"
"Mutlaka sandığa gidin" çağrısında bulunan Erdoğan, "Yeni Türkiye yolunda, bu kritik seçimde asla ve asla oy kullanmayı ihmal etmeyin. Bu bizim namusumuzdur. Bu bizim şerefimizdir. Bu şerefimize bu namusumuza gölge düşürmeyelim. Muhakkak oylarımızı kullanalım. Demokrasiyi, milli iradeyi tehdit edenlere meydanı vermeyin. Bizim sevdamız Türkiye sevdasıdır" dedi.