Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen 30. muhtarlar toplantısında konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Milletimiz herhangi bir hususta bize istikamet gösteriyorsa o yolda yürürüz. Geçtiğimiz günlerde bir parti lideri gazilere, esnafa, millete verip veriştiriyor. Neymiş millet kendilerine destek vermiyormuş. Bugüne kadar milletin hayrına bir icraatları olmayana millet neden destek versin. Hem millete hakaret edeceksin hem destek bekleyeceksin. Bu pek de sağlıklı bir ruh hali değildir.
Seçime girmeden iktidara gelmenin yollarını arayacak duruma geldiler. Kardeşlerim seçim demek millete gitmek demektir. Artık bunlar bizim muhatabımız değil. Bizim muhatabımız milletimizdir.
Türkiye'yi doğulu ya da batılı olarak tanımlarsanız doğru ama eksik tanımlamış olursunuz. AB kendi değerleriyle çelişme pahasına ülkemizi istediği kadar dışlamaya çalışsın Türkiye aynı zamanda bir Avrupa ülkesidir. 650 yılı aşkın süredir Avrupa'da devletimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle varız, var olmaya devam edeceğiz. Avrupa genelinde 5 milyon vatandaşımız yaşıyor.
Bizi Avrupa'dan dışlamaya ne Avrupa Birliği kurumlarının ne de ırkçılık hastalığının pençesine düşme tehlikesiyle karşı karşıya olan Avrupa devletlerinin gücü yetmez. Biz Avrupa'da misafir değil, ev sahibiyiz. AB ve bazı Avrupa ülkeleriyle son dönemde yaşadığımız sıkıntılar, güncel siyasi çatışmalardır.
"NE KADAR EKMEK O KADAR KÖFTE"
Şayet ülkemize karşı olan anlamsız husumetini, çifte standardını bir kenara bırakırsa, hemen yarın Avrupa Birliği'ne tam üye olmaya hazırız. Avrupa Birliği, ülkemize söz verdiği ama kasıtlı olarak tutmadığı vize serbestisi, mülteciler için toplamda 6 milyar avro yardım, fasılların açılması gibi adımları attığında, biz de elbette iyi niyetimizi göstereceğiz. Ama artık tek taraflı adım atma dönemi bitti. Hani bizde bir söz var ya; ne kadar ekmek o kadar köfte.
"VERDİĞİMİZ SÖZLERİN ARKASINDA DURURUZ"
Biz Avrupa'ya bunu söylüyoruz. Bize ne verirseniz o kadarını alırsınız. Bizim Avrupa'nın peşinde koşacak takatımız kalmadı. Üzerimizde yarım asırdır süren oyalamacanın yorgunluğu var, çok oyalandık, 53 yıl... Kendi değerleriyle, ilkeleriyle çelişme pahasına Türkiye'ye tavır alan bir kurumun kimseye güven vermesi mümkün değildir. Bugün Türkiye'ye uygulanan çifte standarda, yarın üye devletlerden herhangi birinin de maruz kalmayacağını kim garanti edebilir Onun için Avrupa Birliği meselesinde kararı üye ülkelere ve birlik kurumlarına bırakıyoruz. Şayet Avrupa, kendi üzerine düşenleri yaparsa, biz bugüne kadar verdiğimiz her sözün arkasında dururuz. Aksi takdirde kendileri bilirler.
Batı'yla olan ilişkilerimizi Doğu'ya, Doğu ile olan ilişkilerimizi Batı'ya alternatif görmüyoruz. Tam tersine bu konumumuzu, kendimiz ve dostlarımız açısından birbirini tamamlayan, birbirini bütünleyen ilişkilerin teminatı olarak kabul ediyoruz. Aynı durum Karadeniz ve Akdeniz bölgeleri için de geçerlidir. Her iki denizin dört bir tarafındaki ülkeler, 'kapı bir' değilse de 'denizimiz bir' komşumuzdur.
Halep'e düşen bombalar sebebiyle gözyaşı döken her çocuk, evladına sarılan her anne baba bizim kardeşimizdir. Musul'da, Telafer'de ve diğer şehirlerde, bir yandan DEAŞ'ın, diğer yandan zalimlikte onları aratmayan mezhepçi milislerin zulmü altında inleyen her insan bizim kardeşimizdir. Her kim ki bize 'Buralara karışma' derse bilsin ki aslında 'Kalbinizden bir parçayı söküp atın' diyordur. Biz bunu yapamayız. Geçmişte Afganistan'daki, Balkanlar'daki, Karabağ'daki, Kırım'daki, Kıbrıs'taki zulümlere nasıl karşı çıktıysak, şimdi de Irak'taki, Suriye'deki, diğer bölge ülkelerindeki baskılara aynı şekilde rıza göstermeyeceğiz. Bu duruş, bize tarihin mirasıdır.
"BU ÜLKELERİN HEPSİ SUÇ ORTAĞI"
15 Temmuz, hem bir darbe girişimi hem de işgal ve terör saldırısıydı. Bu ihanetin başını çeken örgütün (FETÖ) asker, polisinden öğretmenine, iş adamından akademisyenine kadar üst düzey yöneticilerinin çoğu yurt dışına kaçtı. Niye kaçtınız Dürüstseniz, samimiyseniz niye kaçtınız Demek ki suçlular. Suçlarını bildikleri için kaçtılar. Bu kişilerin sığındıkları ülkelere ve oralarda gördükleri hüsnü kabule baktığımızda, asıl niyetin ne olduğunu çok daha iyi anlıyoruz. Bu insanları, eğer bu ülkeler bağırlarına basıyorlarsa kusura bakmasınlar, hepsi de suç ortağıdır. Bunu da böyle ilan ediyorum. 'Verin' diyeceğiz, vermeyeceksiniz. Bu ne demektir Hukukta buna yardım yataklık denir. Bunlara, bu ülkeler yardım yataklık yapıyor.
"FIRAT KALKANI'NIN AMACI HERHANGİ BİR ÜLKE DEĞİL"
"Fırat Kalkanı Operasyonu'nun hedefi de herhangi bir ülke veya kişi değil, sadece terör örgütleridir. Defalarca dile getirdiğimiz bu hususta hiç kimsenin şüphesi olmasın, söylediklerimizi de kimse başka bir şekilde yorumlamasın, başka yere çekmesin.
Fırat Kalkanı operasyonun hedefi herhangi bir ülke veya kişi değil terör örgütleridir. Türkiye tek başına da kalsa terör örgütleriyle mücadelesini sürdürecektir. Bu mücadelede Batı ülkelerinden destek görmek bir yana tam tersine çok ciddi engellerle, engellemelerle karşılaşıyoruz. Avrupa'daki birtakım firmalar, ülkemize askeri malzeme satmayacaklarını açıklıyorlar. 'Kötü komşu, insanı hacet sahibi yapar' derler.
"BU ÜLKE BİR NATO ÜLKESİ"
Biz bu sancıları en başından itibaren yaşadığımız, hissettiğimiz için 14 yıldır kendi ayaklarımızın üzerinde durmamızı sağlayacak bir alt yapıyı kurmaya çalışıyoruz. Bunlar zavallı. Siz bizim Çanakkale destanını okudunuz mu Artık Haçlı zihniyetleri tarih oldu. Yoksa bunu mu uyandırmak istiyorsunuz Böyle bir geri dönüş mü yapmak istiyorsunuz Eğer böyle bir teşebbüsün içerisindeyseniz bu çok yanlış bir şey. Önce kendinizi bir test edin, bu ülke bir NATO ülkesidir. Bir NATO ülkesine karşı 'Biz böyle bir adımı nasıl atarız' diye kendinize sorun. Yanlış yoldasınız, kendinizi test edin doğru yola gelin.
"BU OLAY 40 YILLIK BİR OLAYDIR"
FETÖ ve PKK ile mücadelede kamuda STK içerisinde medyada ciddi bir temizlik yürütülüyor. Hepsi belirlenip ihraç ediliyor. Darbe komisyonunda gelip birileri bir şeyler söylüyor. Bu olay 40 yıllık bir olaydır. TSK'nın içerisine girenler son 14 yıl içerisinde girmediler. 14 yılda general seviyesine nasıl geliyor? Bu iktidara fatura mı kesmeye çalışıyorsunuz? Bu faturanın baş hamili kendileri. BU FETÖ mensuplarını sizler yetiştirdiniz. Bunları görmezden geldiniz. Bu oyunun içerisinde sizler de oldunuz. Şimdi başkalarına fatura kesmeye çalışıyorsunuz. Biz askeri liseleri kaldırıp tüm askeri liselerden Milli Savunma Lisesi'ne girecek dedik. Bütün liselerden Anadolu çocukları gelecek ve girebilecek. Adil devlet budur. O zaman burası nasıl güçlü olacak göreceksiniz, o zaman FETÖ buraya giremeyecek. Rahatılıkla herkes gelecek ve burada okuyacak ve ordumuzun safları çok daha güçlü hale gelecek. Soruşturmaya maruz kalan herkesle ilgili işlemler hukuki incelemeler sonrası yapılmıştır. Terör örgütleri bu işi sulandırmak için uğraşıyor.
Bunların tüm hayatları gibi bu dönemleri de yalan, aldatma, riya üzerine kuruludur. Ama bundan sonra da aynı şeyleri yapacaklar. Şimdi eminim Aralık ayı için, daha sonraki tarihler için yeni yalanlar uydurup, ortalığa salacaklar. Artık hiçbir önemi yok. Hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem de Türk milleti bunların defterini dürmüştür. Sağda solda kalmış olan kılıç artıkları da zaman içinde tespit edilip etkisiz hale getirilecektir. Bundan sonra da aynı şeyi yapacaklar. Kasım ayında bir şey olmadı başka tarihler için başka şeyler uyduracaklar.
"BUNLARIN SUÇ DOSYASI ÇOK KABARIK"
FETÖ gibi PKK için de yolun sonu göründü. Mehmedim her yerde operasyon yapıyor. Şehitlerimiz oluyor ama bedelini ağır ödüyorlar. Bunların kökünü kazıya kazıya bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Doğu ve Güneydoğu'daki kardeşlerime sesleniyorum, birliğimizi bozmayalım. Terör örgütü uzantılarına prim vermeyelim. Doğu ve Güneydoğu'daki kardeşlerim kepenk indirin dediklerinde onlara prim vermemeli. Önce dokunulmazlık istemiyoruz dediler. Dokunulmazlık kaldırılınca Avrupa'ya şikayet ettiler. Dokunulmazlık kalksın diyordunuz, şimdi neden ağlıyorsunuz? Bunların suç dosyaları çok kabarık.
Terör örgütlerinin ağa babaları silahla olmayınca bel altından vurmaya başladılar. Bu milleti bir dolara satın aldığınız piyonlarla karıştırmayın. Bu millet darbenin ertesi günü 2.5 milyar dolar bozdurup ekonomisine yardımcı olmuş bir millettir. Dövizi silah gibi kullanacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. 2008 krizinde 'teğet geçecek' demiştim. Gelişmiş ülkeler etkisinden kurtulamazken Türkiye etkin bir büyüme içerisine girdi.