Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitap etti. Erdoğan, “BM 73 yıllık geçmişinde küçümsenemeyecek çalışmalar yürütmüş, başarılar elde etmiştir. Ancak zaman içinde BM’nin insanlığın barış ve refah beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığı gerçektir” dedi.
“Güvenlik Konseyi sadece veto hakkına sahip 5 üyenin çıkarlarına hitap eden dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan zulme seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür” diyen Erdoğan, “Filistinlilere uygulayan zulme ses çıkarmayanların, onlara yapılan yardımları kısma konusundaki gayretleri zalimlerin cesaretini arttırmaktadır” şeklinde konuştu.
“Kıblemiz Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz”
Filistin konusuna değinen Erdoğan, “Tüm dünya arkasını dönse bile Türkiye olarak biz mazlum Filistinlilerin yanında yer alamaya ilk kıblemiz Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz. Dünyanın pek çok yerinde etnik temizlikten toplu katliamlara kadar hiçbirimizin görmek istemediği sahneler her gün yeniden karşımıza çıkıyor. Güvenlik Konseyi başta olmak üzere BM’nin yapısında ve işleyişinde kapsamlı bir reforma gidilmesi gerektiğini söylüyoruz. Dünya 5’ten büyüktür derken insanlığın vicdanının ortak sesi olduğumuza inanıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Erdoğan, “Dünya İkinci Dünya Savaşı sonrasının şartlarında değiliz. Burada 194 ülkeden temsilciler var. Niçin 194 ülkenin tamamı BM’nin Güvenlik Konseyi’nde temsil eden durumuna gelmesin? Niçin hepsi daimi üye dönerli olarak konumuna gelmesin sadece 5 üye diğerleri maalesef geçici, onların da orada hiçbir inisiyatifi yok. BM reformunun sadece bütçe ile sınırlı tutulması gerçek sorunların çözümüne katkı sağlamayacağı gibi mutlu etmeyecektir. Bizim anlayışımıza göre dünyanın düzenini kurtuluşunu, mutluluğunu sağlayacak olan adalettir” ifadelerini kullandı.
“Dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı toplam nüfusunun yaklaşık yarısına denk ise sorun var demektir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı toplam nüfusunun yaklaşık yarısına yani 3.6 milyar insana denk ise burada sorun var demektir. Dünyada 821 milyon insan çoğu gece aç bir şekilde uykuya dalarken 672 milyon kişiye obezlik teşhisi konuyorsa burada bir sorun var demektir. Farklı coğrafyalarda 258 milyon kişi daha insani şartlarda yaşamak için yollara düşüyorsa 68 milyon kişi zorla yerlerinden ediliyorsa burada bir sorun var demektir. Afrika’da doğan bir çocuğun ömrünün ilk aylarında ölme ihtimali bu şehirde doğan bir çocuğa göre 9 kat daha fazlaysa burada bir sorun var demektir.”
“Anadolu’nun Konya’dan yaktığı ışıkla dünyada gönülleri aydınlatan Mevlana ‘Adaleti bir şeyi yerli yerine koymak’ yani hakkı sahibine vermek olarak tanımlıyor” diyen Erdoğan, “Gelin bu dünyada her şeyi yerli yerine konulmasını sağlamak için olarak BM’yi insanlığın adalet beklentisinin sözcüsü ve uygulayıcı haline getirelim. Aç ve açıkta kalana el uzatacak, gelecek nesillere umut aşılayacak bir küresel yönetim sistemi kuralım. Bu kürsüde söylenen sözler, yapılan tespitler ancak böyle bir anlam ifade edecektir. Yine Hazreti Mevlana’ya göre, zalim üzerine düşen görevleri yerine getirmeyen kişilerdir” ifadelerini kullandı.
“Ülkemizde okula giden Suriyeli öğrenci sayısı 600 binin üzerindedir”
Erdoğan açıklamasını sürdürdü: “Türkiye, halen uyguladığı küresel ,insani diplomasi ile daha adil bir dünya için elinden gelen çabayı gösteriyor. Sınırlarımız içinde 3.5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla sığınmacıyı dünyada başka örneği olmayan hizmetler sunarak misafir ediyoruz. Sadece Suriyeli sığınmacılar için bugüne kadar harcadığımız tutar 32 milyar doları bulmuştur. Suriye daha önce emniyet altına aldığımız Cerablus, Rai, El Bab, Afrin bölgeleriyle İdlib çatışmasızlık bölgesindeki milyonlarca kişiye de her türlü insani yardımı yapıyoruz. Ülkemizde okula giden Suriyeli öğrenci sayısı 600 binin üzerindedir.”
“Türkiye’ye daha fazla ve esnek şartlarda destek verilmesini bekliyoruz”
Sığınmacılar konusuna değinen Erdoğan, “Kamplarda kalan sığınmacıların ise ihtiyacın tamamını karşılıyoruz. Buna karşılık dışarıdan aldığımız destek, uluslararası kuruluşlardan 600 milyon dolar. AB’den şu ana kadar fiilen verilen tutar itibariyle, bu bizim milli bütçemize girmiyor. O da 1.7 milyar Euro düzeyindedir. AB’nin, 3 milyar Euro+ 3 milyar Euro tutarındaki destek vaadi proje şartına bağlandığı için yeteri kadar etkin şekilde kullanılmamaktadır. Halbuki biz sığınmacılara verdiğimiz hizmetleri herhangi bir projeye bağlı olmaksızın kesintisiz olarak devam ettiriyoruz. Sığınmacılara sağladığı imkanlarla Avrupa başta olmak üzere dünyanın mülteci akınına önüne geçen Türkiye’ye daha fazla ve esnek şartlarda destek verilmesini bekliyoruz. Bu yıl itibariyle Türkiye insani yardımlarda ilk sırada yer almaktadır. Ekonomik büyüklük olarak dünyada 17’inci sırada yer alıyor olmamıza rağmen, kalkınma ve insani yardımlarda ilk sıralarda bulunmamız bu konuya verdiğimiz önemin ifadesidir” dedi.
“4 bin kilometrekarelik bir alanı milyonlarca Suriyeli için güvenli ve huzurlu bir yer haline getirdik”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki ülkelerin pek çoğunun bünyesindeki radikal grupları ihraç ettikleri yer haline dönüşen Suriye konusunda aktif bir tutum içindeyiz. Gerek Cenevre ve Astana süreçlerine verdiğimiz destekle gerekse sahada oluşturmayı sürdürdüğümüz güvenli bölgeler aracılığıyla Suriye’nin yeniden huzurlu bir yer haline gelmesini sağlamaya çalışıyoruz. Cerablus ve Rai bölgelerini DEAŞ’tan, Afrin bölgesini PKK PYD YPG terör örgütünden temizleyerek 4 bin kilometrekarelik bir alanı milyonlarca Suriyeli için güvenli ve huzurlu bir yer haline getirdik” açıklamasını yaptı.
“Hedefimiz Suriye topraklarının tamamını teröristlerden temizlemek”
“Rusya ile birlikte imzaladığımız Soçi mutabakatıyla, rejimim 3.5 milyon sivilin yaşadığı İdlib çatışmasızlık bölgesine yönelik kanlı saldırılarının önüne geçtik. Daha önce Halep, Hama, Humus, Dara ve Doğu Guta’da yaşanan katliamların İdlib’te tekrarlanmamasını engelleyerek Suriye’de barışa ve siyasi çözüme giden yolu açık tuttuğumuza inanıyoruz. Hedefimiz Münbiç’ten başlayarak Irak sınırına kadar olan Suriye topraklarının tamamını teröristlerden temizlemek. Buradan tüm tarafları, Suriye’de adil ve sürdürülebilir çözüm arayışlarına yapıcı bir anlayışla destek olmaya davet ediyorum”
Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım sergilenmesini istiyoruz. Taktik çıkarları uğruna teröristlere on binlerce TIR ve binlerce kargo uçağı silahla donatanlar gelecekte bunun acısını mutlaka çekeceklerdir. Bir yandan terör örgütlerini desteklemek, diğer yandan kapıları mültecilere kapatmak bunun yükünü de Türkiye gibi ülkelere yüklemek kimsenin geleceğini daha güvenli daha müreffeh yapmaz. Tam tersine bu şekilde ötelenen sorunlar bir süre sonra artık mevcut tedbirlerle üstünden gelinemeyecek boyuta ulaşıyor. Onun için gelin Suriye Irak Afganistan Ukrayna, Balkanlar, Kuzey Afrika, Körfez ve Doğu Akdeniz gibi potansiyel sorun alanlarının çözümü için daha samimi gayretler ve yapıcı gayretler ortaya koyalım. Unutmayınız dünyanın herhangi bir yerinde asgari bir huzur oluşturamazsak hiç kimsenin güvenle yaşayamayın sürdüremeyeceğini bilmeliyiz. Terör örgütlerinin hepsi tüm güçlerini silahlı eylemlerinden almıyor. Bazıları daha karmaşık, daha gizli, daha aldatıcı yöntemler kullanıyor” ifadelerini kullandı.